“Hacc (ayları) bilinen aylardır. İşte kim onlarda haccı (kendine) farz ederse, artık hacda kadına yaklaşmak (veya kötü söz söylemek), günâh yapmak, kavga etmek yoktur… “ (el-Bakara: 197)
“Sana yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanların fâidesi için, bir de hacc için vakit ölçüleridir…” (el-Bakara: 189)
Ve İbn Umer (radıyallahü anh): Hacc ayları Şevval, Zu’l-ka’de ve Zu’l-hicce’nin on günüdür, demiştir .
İbn Abbâs (radıyallahü anh) da: Hacc için hacc aylarının dışında ihrama girmemek sünnettendir, demiştir .
Usmân ibn Affân (radıyallahü anh) da; Horasan’dan yâhud Kirmân’dan ihrama girmeyi kerîh görmüştür. ”
1585 Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Biz Rasûlullah’ın beraberinde, hacc aylarında, hacc gecelerinde ve hacc hâllerinde (Medine’den) çıktık. Nihayet (Mekke’nin hududu olan) Serif mevkiine indik.
Âişe dedi ki: Rasûlullah, sahâbîlerine doğru çıktı da:
— “Sizden her kimin beraberinde hedyi (kurbânı) yoksa ve haccını umreye çevirmek isterse, o (haccını feshedip) umre yapsın! Beraberinde hedyi bulunan da haccını umreye çevirmesin” buyurdu.
Âişe dedi ki: Peygamber’in bu Öğretmesinden sonra, sahâbîlerinden umreyi alanlar da oldu, terkedenler de bulundu.
Yine Âişe dedi ki: Fakat Rasûlullah ile sahâbîlerinden bir takım kimselerin -ki bunlar kuvvet sahibi kişilerdi- kurbanlıkları beraberlerinde idi. Bunlar (hacci feshedip) umre yapmaya muktedir değillerdi. Âişe dedi ki: Rasûlullah bu emri verdikten sonra (çadıra) benim yanıma girdi. Ben ise ağlıyordum. Rasûlullah:
— “Ey kadın! Seni ne ağlatıyor ki?” dedi Ben de:
— Senin sahâbîlerine söylediğin sözünü işittim. Demek ki ben umreden (tavaf ve sa’y edemiyerek) men’ olundum, dedim .
Rasûlullah:
— “Senin hâlin nedir ki?” dedi. Ben:
— Namaz kılamıyorum, dedim. Rasûlullah:
— “Bu sana zarar vermez. Sen de ancak Âdem kızlarından bir kadınsın. Allah, bütün Âdem kızları üzerine yazdığı şeyi senin üzerine de yazmıştır. Böyle olunca sen hacca niyetinde sabit ol. Allah sana umreyi de nasîb eder” buyurdu.
Âişe dedi ki: Rasûlullah’ın bu (Veda) haccında Arafat’a çıktık. Nihayet Minâ’ya geldik. Ben de artık temiz olmuştum. Sonra Minâ’dan çıktım. (Ve Mekke’ye gelip) Beyt’e ifâda tavafı yaptım. Âişe devam edip dedi ki: Sonra Minâ’dan sonuncu dönüşte, Rasûlullah’ın beraberinde yola çıktım. Rasûlullah Muhassab mevkiine gelip, konakladı. Biz de O’nunla beraber orada konakladık. Rasûlullah, kardeşim Abdurrahmân ibn Ebî Bekr’i çağırdı ve:
— “Kızkardeşini haremden çıkar, (hıll ile harem hududunda) umre niyetiyle ihram ve telbiye yaptır. (Tavaf ve sa’y ettikten) sonra ihramdan çıkınız, sonra buraya geliniz. Ben burada ikiniz benim yanıma gelinceye kadar sizleri gözlüyorum” buyurdu.
Âişe devamla şöyle dedi: Kardeşimle birlikte çıktık. Nihayet (Ten’îm’de) ihrâmlandiktan; tavaf ve sa’yi de yaptıktan sonra, seher vaktinde Rasûlullah’ın yanına geldim. Rasûlullah:
— “Umreyi bitirdiniz mi?” dedi. Ben de:
— Evet bitirdik, dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah, sahâbîlerine (Medîne’ye doğru) hareketi ilân etti. İnsanlar hareket ettiler. Rasûlullah da Medîne’ye yönelici olarak yürüdü .
Buhârî dedi ki: Hadîsteki “Dayra”, “Dara yadîru dayran” fiilindendir. Bu fiilde “Dara yadûru davran” dahî denilir. Ve (ma’nâsı) “Darra yadurru darran”dır .