"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 1585

“Hacc (ayları) bilinen aylardır. İşte kim onlarda haccı (kendine) farz ederse, artık hacda kadına yaklaşmak (veya kötü söz söylemek), günâh yapmak, kavga etmek yoktur… “ (el-Bakara: 197)

“Sana yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanların fâidesi için, bir de hacc için vakit ölçüleridir…” (el-Bakara: 189)

Ve İbn Umer (radıyallahü anh): Hacc ayları Şevval, Zu’l-ka’de ve Zu’l-hicce’nin on günüdür, demiştir .

İbn Abbâs (radıyallahü anh) da: Hacc için hacc aylarının dışında ihrama girmemek sünnettendir, demiştir .

Usmân ibn Affân (radıyallahü anh) da; Horasan’dan yâhud Kirmân’dan ihrama girmeyi kerîh görmüştür. ”

1585 Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Biz Rasûlullah’ın beraberin­de, hacc aylarında, hacc gecelerinde ve hacc hâllerinde (Medine’den) çıktık. Nihayet (Mekke’nin hududu olan) Serif mevkiine indik.

Âişe dedi ki: Rasûlullah, sahâbîlerine doğru çıktı da:

— “Sizden her kimin beraberinde hedyi (kurbânı) yoksa ve haccını umreye çevirmek isterse, o (haccını feshedip) umre yapsın! Be­raberinde hedyi bulunan da haccını umreye çevirmesin” buyurdu.

Âişe dedi ki: Peygamber’in bu Öğretmesinden sonra, sahâbîlerinden umreyi alanlar da oldu, terkedenler de bulundu.

Yine Âişe dedi ki: Fakat Rasûlullah ile sahâbîlerinden bir takım kimselerin -ki bunlar kuvvet sahibi kişilerdi- kurbanlıkları beraber­lerinde idi. Bunlar (hacci feshedip) umre yapmaya muktedir değiller­di. Âişe dedi ki: Rasûlullah bu emri verdikten sonra (çadıra) benim yanıma girdi. Ben ise ağlıyordum. Rasûlullah:

— “Ey kadın! Seni ne ağlatıyor ki?” dedi Ben de:

— Senin sahâbîlerine söylediğin sözünü işittim. Demek ki ben umreden (tavaf ve sa’y edemiyerek) men’ olundum, dedim .

Rasûlullah:

— “Senin hâlin nedir ki?” dedi. Ben:

— Namaz kılamıyorum, dedim. Rasûlullah:

— “Bu sana zarar vermez. Sen de ancak Âdem kızlarından bir kadınsın. Allah, bütün Âdem kızları üzerine yazdığı şeyi senin üzeri­ne de yazmıştır. Böyle olunca sen hacca niyetinde sabit ol. Allah sa­na umreyi de nasîb eder” buyurdu.

Âişe dedi ki: Rasûlullah’ın bu (Veda) haccında Arafat’a çıktık. Nihayet Minâ’ya geldik. Ben de artık temiz olmuştum. Sonra Minâ’dan çıktım. (Ve Mekke’ye gelip) Beyt’e ifâda tavafı yaptım. Âişe de­vam edip dedi ki: Sonra Minâ’dan sonuncu dönüşte, Rasûlullah’ın beraberinde yola çıktım. Rasûlullah Muhassab mevkiine gelip, ko­nakladı. Biz de O’nunla beraber orada konakladık. Rasûlullah, kar­deşim Abdurrahmân ibn Ebî Bekr’i çağırdı ve:

— “Kızkardeşini haremden çıkar, (hıll ile harem hududunda) um­re niyetiyle ihram ve telbiye yaptır. (Tavaf ve sa’y ettikten) sonra ih­ramdan çıkınız, sonra buraya geliniz. Ben burada ikiniz benim yanıma gelinceye kadar sizleri gözlüyorum” buyurdu.

Âişe devamla şöyle dedi: Kardeşimle birlikte çıktık. Nihayet (Ten’îm’de) ihrâmlandiktan; tavaf ve sa’yi de yaptıktan sonra, seher vaktinde Rasûlullah’ın yanına geldim. Rasûlullah:

— “Umreyi bitirdiniz mi?” dedi. Ben de:

— Evet bitirdik, dedim.

Bunun üzerine Rasûlullah, sahâbîlerine (Medîne’ye doğru) hareketi ilân etti. İnsanlar hareket ettiler. Rasûlullah da Medîne’ye yönelici olarak yürüdü .

Buhârî dedi ki: Hadîsteki “Dayra”, “Dara yadîru dayran” fiilindendir. Bu fiilde “Dara yadûru davran” dahî denilir. Ve (ma’nâsı) “Darra yadurru darran”dır .