1584- Bize Muhammed ibnu Yûsuf tahdîs edip şöyle dedi: Bize Sufyân es-Sevrî, Kays ibn Müslim’den; o da Târik ibn Şihâb’dan tahdîs etti ki, Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Veda Haccı’ndan evvel- beni Yemen’deki bir kavme vazife ile göndermişti. Yemen’den dönüşümde Peygamber’e Bathâ’da ihrâmlı olarak kavuştum. Peygamber bana:
— “Ne niyetiyle ihrâmlandın?” diye sordu. Ben de:
— Peygamber’in ihrama girişi gibi ihrâmlanıp telbiye ettim, dedim. Peygamber yine:
— “Beraberinde herhangi bir hedy var mı?” dedi. Ben:
— Hayır, yoktur, dedim.
Bunun üzerine bana tavaf ve sa’y etmemi emretti. Ben de Beyt’i tavaf, Safa ile Merve arasını da sa’y ettim. Sonra Peygamber ihramdan çıkmamı emretti. Ben de ihramdan çıktım. Akabinde kavmimden bir kadının yanına geldim. O kadın başımı taradı yâhud başımı yıkadı.
Umer (Halifeliği zamanındaki bir hacc mevisiminde Mekke’ye) geldi ve şöyle dedi: Allah’ın Kitâbı’nı alırsak, o bize (başlama akabinde umre ile haccı) tamamlamamızı emrediyor. Yüce Allah: “Haccı da, umreyi de Allah için tam yapın..” (el-Bakara: 196) buyurdu. Eğer Peygamber’in sünnetini alırsak, o da kurbânı kesinceye kadar ihrama dan çıkmamıştır .