1488 Bize Atâu’bnu Yesâr tahdîs etti ki, o, Ebû Saîd el-Hudrî’den şöyle tahdîs ederken işitmiştir:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), günün birinde minber üzerine oturmuştu; biz de O’nun etrafında oturmuştuk. Bu hâlde Peygamber:
— “Benden sonra dünyâ çiçeğinden ve dünyâ zînetlerinden önünüze açılacak ni’met bollukları, hayât sahneleri sizin için korkmakta olduğum şeylerdendir” buyurdu.
Bunun üzerine sahâbîlerden biri:
— Yâ Rasûlallah! Hiç hayr ve ni’met, şerr ve mefsedet getirir mi (ki korkuyorsunuz)? Diye sordu.
Peygamber (vahiy bekleyerek bir müddet) sükût etti. O soran kimseye sahâbîler tarafından:
— Senin sânın nedir ki Peygamber’e suâl soruyorsun? Halbuki O sana kelâm söylemiyor, denildi.
O sırada biz, Peygamber üzerine vahiy indirilmekte olduğunu gördük. Râvî Ebû Saîd dedi ki: Peygamber, dökmekte olduğu bol teri alnından sildi ve suâl soran kimseyi över bir edâ ile:
— “Soran nerededir?” diye sordu. Ve sonra şöyle buyurdu: “Hakâkaten hayr ve ni’met, şerr ve mefsedet getirmez (fakat sebeb olabilir): Baharın bitirdiği otlardan (zehirli) bir kısmı vardır ki, o (yiyeni) öldürür yahut ölüme yaklaştırır. Lâkin yeşil ot böyle değildir. Onu otlayan hayvan, ölüm tehlikesinden korunmuştur. Bu hayvan, o yeşil otu yer, iki böğürünü şişirince bahar güneşini karşılar. Kolayca fışkısını çıkarır, bevleder, genişler. Yine bol bol yer. İşte bu dünyâ malı da yeşil ot gibi çekicidir, tatlıdır. Bu ni’metten miskîne, yetime, vatanından ayrı düşmüş yolculara sadaka veren zengin müslümân ne hayırlı kişidir!” (Râvî ihtiyat ederek:) Yâhud Peygamber’in buyurduğu gibidir: “Şu muhakkak ki haksız; haram mal toplayan hırslı kimse de dâima yiyen, bir türlü doymayan obur gibidir. Kıyâmet gününde bu mal, kendi sahibinin cimriliğine şâhid olacaktır”.