"Enter"a basıp içeriğe geçin

Etiket: 2. Doğanın etkisinde değişim

Her ülkede büyük cinslerin türleri, küçük cinslerin türlerinden çok değişir

Herhangi bir florada olduğu gibi, bir ülkenin bitkileri bir yanda büyük cinsler (yani birçok türü içerenler) ve öte yanda küçük cinsler olmak üzere iki çeşit bölüme ayrılırsa, birincilerin çok yayılmış ve sık rastlanan ya da başat olan türleri daha çok içerdiği görülür. Bunun böyle olması öngörülebilir; çünkü aynı cinsin birçok türünün herhangi bir ülkede bulunması olgusu, yalnız bu bile, o ülkenin organik ve inorganik koşullarında o cinse elverişli bir şey olduğunu gösterir; ve, bundan ötürü, büyük cinslerde, ya da birçok türü içerenlerde, bununla orantılı olarak daha çok sayıda başat tür bulunmak gerektiğini kestirebiliriz. Ama bu sonuca varmayı engelleyen birçok neden vardır; elimdeki cetvellerin büyük cinslerde bunların daha küçük bir çoğunlukta olduğunu göstermesi beni şaşırttı. Burada, engelleyici nedenlerden yalnız ikisini anmak istiyorum. Tatlı-su ve tuzlu-su bitkileri, genellikle, çok geniş alanlara yayılmıştır ve onlara çok sık rastlanır, ama bu, onların yaşadıkları ortamın doğası ile bağlantılı görünmektedir ve bunun, türün bağlı olduğu cinslerin büyüklüğü ile az ilişkisi vardır ya da hiç ilişkisi yoktur. Bundan başka, oluşumun aşağı basamaklarındaki bitkiler, genellikle, oluşumun daha yukarı basamaklarındakilerden çok daha yaygındır; ve burada da cinslerin büyüklüğü ile yakın bir ilişki yoktur, ilkel oluşumdaki bitkilerin neden çok yayıldığı, Coğrafi Dağılım konusuna ayrılan bölümde tartışılacaktır.

Türlerin yalnızca daha belirgin ve iyi tanınan çeşitler olduğunu düşünmek, her ülkedeki büyük cinslerin türlerinin küçüklerinkilerden daha çok çeşidi olduğunu öngörmeme yol açtı; çünkü nerede yakın hısım türler (aynı cinsin türleri) oluşmuşsa, orada birçok çeşit ya da başlangıç halindeki tür de, genel bir kural olarak, oluşma durumundadır. Büyük ağaçlar yetişen yerde fidanlara da rastlamayı bekleriz. Değişim (variation) ile bir cinsin birçok türünün oluşmuş olduğu yerde, koşullar değişime elverişli idi demektir ve bundan dolayı, koşulların değişime genellikle hâlâ elverişli olduğunu umarız. Öte yandan, her türün özel olarak yaratıldığını düşünürsek, çok türü olan bir grupta neden birkaç türü olandan daha çok çeşit meydana geldiğini açıklayan belirli bir gerekçe yoktur.

Bu öngörünün doğruluğunu sınamak için yirmi ülkenin bitkilerini ve iki bölgenin kınkanatlı (coleopterous) böceklerini, bir yanda büyük cinslerin türleri ve öte yanda küçüklerinkiler olmak üzere, aşağı yukarı eşit iki grupta sıraladım ve büyük cinslerin bulunduğu gruptaki türlerin, küçüklerin bulunduğu gruptakilerden daha büyük oranda bulunması olgusu burada da hiç değişmeden ortaya çıktı. Üstelik, büyük cinslerin birkaç çeşidi olan türlerinin çeşitlerinin ortalama sayısı, küçük cinslerin türlerininkilerden her zaman daha büyük oluyor. Ayırım bir başka türlü yapılınca ve birden dörde dek türü olan küçük cinslerin tümü sıralamadan çıkarılınca, bu sonuçların ikisi de değişmeden kalıyor. Türlerin yalnızca çok belirgin ve kalımlı çeşitler olduğu görüşü için bu olguların anlamı besbellidir; çünkü aynı cinsin birçok türünün oluşmuş olduğu yerde, ya da, deyim yerindeyse, tür üretiminin etkin olduğu yerde, bu üretimin hâlâ etkin olduğuna, özellikle yeni türler üretme sürecinin yavaş geliştiğine inanmamız için her türlü gerekçe vardır. Çeşitler başlangıç durumundaki türler olarak görülürse, bu, kesinlikle doğru olur; çünkü elimdeki cetveller, genel bir kural olarak, bir cinsin birçok çeşidinin oluştuğu yerde, o cinsin türlerinin gösterdiği çeşitlerin, yani başlangıç durumundaki türlerin sayısının ortalamadan büyük olduğunu açıkça bildiriyor. Bu, bütün büyük cinsler bugün de çok değişiyor ve böylece türlerinin sayısını artıyor, ya da küçük cinslerin artık hiçbiri değişmiyor ve türlerini artırmıyor demek değildir; durum böyle olsaydı, teorim için çok yıkıcı olurdu; üstelik yerbilim (geology) de, küçük cinslerin çağlar boyunca sık sık büyüdüğünü ve büyük cinslerin de sık sık doruklarına ulaşıp gerilediğini ve ortadan kalktığını açıkça göstermektedir. Burada belirtmek istediğim şey, bir cinsin birçok türünün oluştuğu yerde hâlâ birçoğunun oluşmakta olduğudur; ve bu, kesinlikle yürürlüktedir.