"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Tevhidde Kendine Dönük Bilinçler Üzerine TA-SIN

Tevhidde, kendine dönük bilinçlerin Ta-Sini şöyledir:
(Elif: Teklik, Tevhid. Hamse: Kendine dönük bilinçler, bir kısmı bir yanda, başka kısmı öbür yanda. Ayn, başlanğıçta ve sonda: Öz.)
Kendine dönük bilinçler, Ondan çıkar Ona dönerler, Ondan işlerler, ama mantık açısından gerekli değildirler.
Tevhidin gerçek öznesi, öznelerin çoğunluğunu aşar geçer; çünkü O, özneye eklenmez, amaçlanana eklenmez ve bu tümcenin adıllarına eklenmez. Adıl işlevindeki sonek, Konusunun değildir; iyelik gösteren «ha», Onun «Ah»ıdır ve bizi birliğin savunucusu kılmayan öbür «ha»dan farklıdır.
Bu «ha» için «vah» dersem; öbürleri bana, «Yazık» der.
Bunlar sıfatlar ve özeliklerdir; kesin, dolaylı bir ilişki bunu deler ve böylece görebiliriz Tanrıyı, varlığın koşullarına bağlı olarak.
Tüm insanlar «parçaları iyi birleştirilmiş bir yapı gibi»dir. Bu bir birlemedir ve Tanrının Tekliği bubirlemenin dışında kalmaz. Ama her birleme, bir sınırlandırmadır ve sınırlandırınca sıfatlar, sınırlandırılmış amaçlara uygulanır. Şu var ki, Tevhid amacı, sınırlandırmaya olanak vermez.
Doğru (el-Hakk), Tanrının kendisi değil de, bulunduğu yerdir.
Tevhidi söylemek, onu gerçekleştirmez, bir terimin sözdizimsel işlevinden dolayı; ve onun gerçek anlamı, eklenmiş bir terimde olunca, bunlar birbirine karışmazlar. Öyleyse o, Tanrıda olduğunda bunlar nasıl karışa bilirler?
Eğer ben, «Tevhid, =ndan çıkar» dersem, o zaman Tanrısal Özü ikilerim ve ondan bir şey çıkarırım ki bu çıkan, onunla birlikte vardır ve aynı zamanda hem bu Özdür, hem değildir. Eğer onun Tanrıda gizlenmiş olduğunu ve onu Tanrının açığa vurduğunu söylersem; o nasıl gizlenmiş olur, madem ki «nasıl» ya da «ne» ya da «bu» yok ve Onun içerdiği bir yer «nerede» yok?
Çünkü «bunda», Tanrının bir yaratımıdır; «nerede» (yer) de öyle.
İkinci bir özeliğe sahip olan, özsüu olamaz. Bir bedenden ayrılmış olmayan, bedenin en az bir kısmına sahiptir. Ruhtan ayrılmış olmayan, ruhtan tümüyle yoksun değildir. Bundan dolayı Tevhid, özümseyicidir.
O zaman bunun ötesine, merkeze (Amaçlananın merkezine) dönelim ve onu, ikincil özeliklerden, özümsemelerden, nitelemelerden, dağılmalardan ve esas özelliklerden (özel sıfatlardan) yalıtalım.
İlk daire, Tanrının eylemlerini içerir; ikinci daire, belirtileri içerir; bunlar, yaratılanların daireleridir.
Merkezdeki nokta, Tevhidi simgeler, ama Tevhidin kendisi değildir. Yoksa nasıl daireden ayrılabilirdi?