"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

“Ey Yezid geçersen Şahın eline…..”

Gözcü, bir ceylan çevikliğiyle cemevinin kapısından içeriye daldı. Yüksek sesle, hatta saygı sınırını da aşarak:
* Asesler Pirim!… Asesler köye baskın yaptılar. Geliyorlar! diye bağırdı.
Pir Sultan, gayet sakin, bağlamasını yanında, duvara yasladı ve şöyle dedi:
* Erenler hiç bozuntuya vermeyin. Hiçbir şey yokmuş gibi davranın. Sakin sakin oturun. Lambaların bir kaçını da söndürün. Bakalım ne olacak sesinizi çıkarmayın.
Pir Sultanın dediğini yaptılar. Bu arada, kadın-erkek cemevinin zula yerinde saklı kazma, kürek, sopa ne varsa birer tane eline alıp olası bir saldırıya karşı önlem aldılar. Atların nal sesleri ve köpek ulemaları iyice yaklaştı. Belli ki, asesler doğru cemevine geliyorlardı. Daha önce, yaptıkları anlaşmaya göre, baskın sırasında Pir Sultan öne çıkmayacak, sade bir talip gibi davranacak; aseslerle Müslüm konuşacaktı. Fakat ne var ki, ihbarı komşu köyün mollası yapmıştı ve Pir Sultanı çok iyi tanıyordu. Bir gün önce, kendi bulunduğu köyde gizlice cem töreni düzenleyen Pir Sultanın, bugün İslimde olacağını öğrenmişti.
Asesler, oldukça kalabalıktı. Karanlıkta saymak olası değildi, fakat kırk atlıdan fazlaydı. Büyük bir gürültüyle gelip cemevinin çevresini sardılar. Müslüm başta olmak üzere, birkaçı dışarıya çıktı. Aseslerden biri, elindeki meşaleyi tutuşturarak, ortalığın aydınlık olmasını sağladı. İslimlilerin yüzü tam olarak seçilemiyordu. Asesbaşı gözlerini tek tek yüzlerinde gezdirdi. Pir Sultan yoktu. Öfkeli bir şekilde sordu:
* Pir Sultan nerede?
Köylünün, beklemediği bu soru karşısında nutku kurudu. Demek ki Pir Sultanın geldiğini öğrenmişlerdi.
Müslüm öne çıktı:
* Pir Sultan mı, ne Pir Sultanı? diyebildi ancak….
Bu yanıt aseslerin hiç hoşuna gitmedi. Pir Sultanın burada olduğu kesindi. Molla aldanacak adam değildi. Asesbaşı, hızla atından indi. İki yardımcısı da aynı şeyi yaptı. Birinin elinde meşale vardı. Asesler içeriye girdi. Pir Sultan ayağa kalkmış, öylece duruyordu. İçeride bacılar da vardı.
* Sen ha! diye kükredi asesbaşı. demek, hakkında verilmiş fermanları çiğneyip, gittiğin sürgünden döndün ha! geldiğin yetmiyormuş gibi, bir de kadınlı erkekli cemevlerine kapanıp, lamba söndürüyorsunuz? Sizi Rafizi Kızılbaşlar sizi! İşte şimdi katlin vacip olmuştur Pir Sultan! Bakalım bu defa yakanı nasıl kurtaracaksın?
Pir Sultan, gözlerini asesbaşının gözlerine dikerek şöyle seslendi:
Lanet olsun sana ey Yezid pelit
Kızılbaş mı dersin, söyle bakalım
Biz ol aşıklarız ezel gününden
Rafizi mi dersin, söyle bakalım.
Ey Yezid, geçersen Şahın eline
Zülfikarın çalar senin beline
Edeple girdik biz kırklar yoluna
Kızılbaş mı dersin, söyle bakalım
Bektaş-ı Veliye kul kurban olduk
Varlık istemeyiz, yokluğu buldu
Gönül kabesinde namaza durduk
Kızılbaş mı dersin, söyle bakalım.
Yuf etti erenler, ey münkir size
İftira ettiniz sizler de bize
Muhammed sizleri taş ile eze
Rafizi mi dersin, söyle bakalım.
Asesler dondular sanki, nefes almamacasına Dedeyi dinlediler.