* Ey ahali! Duyan duymayan kalmasın, duyanlar duymayanlara söylesin. Kadı divanı fetvası, Vali divanı fermanıyla Banazlı Pir Sultan, Sivasın dışına sürülecektir. Onu üç gün geçtikten sonra, Sivas hudutları dahilinde görenlerin en kısa zamanda durumu devlet görevlilerine bildirmeleri gerekiyor. İhbarı yapanlar mükafatlandırılacak, gizleyenler ise en ağır şekilde cezalandırılacaktır…. Duyduk duymadık demeyin….
Çığırtkanlar, bu çağrıyı gün boyu Sivas sokaklarında gezerek tekrarladılar. Aynı duyuruyu kasaba ve köyler de ilan ettiler.
Pir Sultan Abdal zindanda, hiçbir şeyden habersiz kadı divanına çıkarılacağı anı bekliyordu. Kendisi için verilen karardan haberi yoktu.
Zindancıbaşı ve iki ases, Pir Sultanın kapatıldığı hücreye geldiler. Hücrenin kapısı dökme demirdendi. Karanlıkta göz gözü görmüyordu. Pir Sultan geceyi orada geçirmişti. Asesler duvardaki idare lambalarını yaktılar. Ortalık iyice ışıdı. İçerisini keskin bir yağ kokusu sardı.
Pir Sultan hiç oralı değildi. Zindancıbaşı diklendi:
* Kalk bakalım Pir Sultan! Asesler seni götürmeye geldi. bakıyorum da yerini beğenmiş gibi davranıyorsun.
Pir Sultan, yavaş yavaş ayağa kalktı. Aseslerden birisi, ellerine zincir vurmaya kalkıştı, diğeri bırakmadı. Heyecandan nasıl davranacaklarını bilmiyorlardı. Pir Sultanın ağır gölgesi, onları ezim ezim eziyordu…. Dede, bu duruma bıyık altından güldü. Yeri titretircesine yürüdü. Asesler peşine takıldılar.
Pir Sultan:
* Ases efendiler, nereye gidiyoruz? diye sordu.
Aseslerden biri:
* Kadı divanına Pir Sultan, diye yanıtladı.
Birlikte hızlı adımlarla kadı konağına vardılar.
Sarı Kadı ile Kara Kadı oturmuş bekliyorlardı. Yanlarında asesbaşı ve müftü de vardı. Pir Sultan içeriye girince telaşlandılar. Gerçi aralarında onu fazla konuşturmamaya karar vermişlerdi, çünkü konuşursa kendilerini güç durumda bırakıyordu. Ama yine de heyecanlandılar.
Pir Sultan şöyle dedi:
* Neden çarşafa dolandınız Kadı efendiler? Nedir sıkıntınız? Haydi kararınızı açıklayın da başımıza gelecekleri bilelim!
Kara Kadı kararı tebliğ etti:
* amma da acelecisin Pir Sultan! Çarşafa falan dolandığımız yok. Seni Sivas hudutları dışına sürgün edeceğiz. Bir daha buralara dönmeyeceksin. Sivas hudutları içerisinde görülür de yakalanırsan derhal idam edileceksin. Bunu böyle bilesin.
Sarı Kadı, Dedenin yüzüne bakamıyordu.
Pir Sultan, düğüne-bayrama gönderiliyor gibiydi. Başka bir şey söyleyip söylemiyeceğini sordu:
* Hepsi bu kadar, yanıtını alınca, geriye dönüp kapıya doğru yürüdü. Hızır Paşa ile burun buruna geldi. hızırda benz bet kalmamıştı. Bütün gece uyumamış, geçmişle bugünün arasında gidip gelmişti:
* İnatlığı bıraksaydın da bu duruma gelinmeseydi olmaz mıydı, Pirim?, dedi usulca… Pir Sultan acı acı güldü. Acıdı Hızır Paşaya… Şöyle seslendi:
Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Dervişlik ulu dernektir
Görene büyük örnektir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi?
Pir Sultan, Ali Şahımız
Hakka ulaşır rahımız
On iki imam katarımız
Uyamazsın demedim mi?