Aradan oniki yıl geçti. Pir Sultanın Senem adında bir kızı, Seyit Ali, Pir Mehmet, Er Gaip adında üç oğlu dünyaya gelmişti.
Babasının yoğun mücadelesi sürerken, Senem hıç bir şeyden habersiz, altı yaşına basmıştır. Babasını çok az görüyordu. Pir Sultan, Banazdan yola çıkıyor, kimi zaman altı ay, kimi zaman bir yıl sonra dönüyordu.
Bütün Anadoluyu adım adım gezip, Türkmenin derdini dinliyor, çareler öneriyor; Kızılbaş-Bektaşi süreğinin gelişip güçlenmesi için çaba gösteriyordu.
Bu arada İstanbula kadar gidip, orada olup bitenleri de incelemeyi ihmal etmedi.
Bir dotun peşine düştüm ezelden
Ay geçti yıl geçti yetişemedim
Bilmem benim çilem ne zaman biter
Ay geçti yıl geçti yetişemedim
Bin bir hayal kurdum kendi kendime
Aklım ermez bu dünyanın fendine
Gitmek istiyorum kendi dengime
Ay geçti yıl geçti yetişemedim
Şahım arşa çıkmış yeri zordadır
Her zaman bakarım gönlüm yardadır
Kul hakkın yemişler emek zaydadır
Ay geçti yıl geçti yetişemedim
Garez etti bana içimde ateş
Sordum sual ettim bu nasıl gidiş
Yüz gülüp geçti dedi uç yetiş
Ay geçti yıl geçti yetişemedim
Pir Sultanım içerimde köz yanar
Ancak dost elinde bu ateş söner
Şerbet ver sevdiğim içerim yanar
Ay geçti yıl geçti yetişemedim
Türkmenler, tahsildar ve aseslerin yarattığı terörün altında ezim ezim ezilirken, tefeciler de köylünün sırtına ikinci bir yük bindiriyorlardı… Tefecilerin başına ise, Sivas sancağının yöneticileriyle yakın ilişkileri olan Veysel adında bir tüccar çekiyordu. Veysel aslında bir Türkmen oğluydu, fakat yoldan çıkmıştı.
Hızır, gece-gündüz demeden, dergaha hizmet veriyordu. Severek, aşkla…. Bu arada, Kızılbaş ve Bektaşiliği bütün boyutlarıyla öğrenmeye çalışıyordu. Hırsla bir kişiliğe sahipti. Dergahtaki diğer canlarla adeta yarışıyor, öne çıkmak için, zaman zaman büyük hatalar da yapmıyor değildi. Kimi zaman Pir Sultana gereksiz yere yaltaklandığı da gözden kaçmıyordu.
Seyit Ali Sultan Dedeye gelince, O Senemin doğduğu yıl, Hakka yürümüş; yerine dergahta pişen amcası oğlu Murtaza Dede geçmişti. Ümmühan da, Çorumdan bir dede oğlu ile evlenmiş, çoluk-çocuğa karışmıştı.