Seyit Ali Sultan Dede, bir an önce Pir Sultan Abdalı Banza göndermek istiyordu. Ancak Pir Sultanın cem vemaat yönetmesi için evlenip, musahip tutması gerekiyordu. İstiyordu ki, girişimi kendisi başlatsın. Ballıhanla olan yakınlığını biliyordu ama, yine de üçüncü bir şahsın, birinci derecede rol oynamasını istemiyordu. Bu nedenle de “Bir bildikleri vardır” diye düşünüp, sabırla bekliyordu. Elbet günün birinde, Pir Sultan gelecek, töreye uygun bir şekilde, Ballıhanı kendisinden isteyecekti. Kaldı ki, kendisi Sofuların saldırıya uğradığı gün gerekeni söylemişti.
Nitekim öyle oldu. dergahta cem yapılmadığı bir akşam, Pir Sultan, yakın arkadaşı Ali babayı alıp Seyit Ali Sultan Dedenin huzuruna gitti. İlkin ilgisiz şeyler konuşuldu. Sonra da sıra asıl konuya geldi.
Ali Baba, daha önce defalarca kız istemiş bir kişinin olgunluğuyla, Ballıhanı babasından istedi ve o gece ikrar verildi. İkinci günü de, dergaha yakın tüm canlar çağrılarak onlara şerbet içirildi. Bu bir anlamda Pir Sultanla Ballıhanın nişanlanmasıydı. Bir ay sonra da bir düğün yapıldı ki, dillere destan!….
Herkes Pir Sultan Abdalı evlendirmenin verdiği çoşkuyla güldü, eğlendi. Bu arada dem-cem de ihmal edilmedi. Köylerden gelen konuklar üç gün üç gece oturup, muhabbet ettiler. düğün süresince, halkın sosyal ve ekonomik sorunları da hemen hemen hiç gündemden düşmedi.
Belirlenen süre sona erince, Elazığın Sün köyünden gelen bir dede, Pir Sultanla Ballıhanı karşısında dize getirdi ve hazırda bulunan canların huzurunda, onların nikahını kıydı. Dede ikrar aldıktan sonra, şu gülbengi okudu:
“Bismi Şah Allah Allah…
Hak erenler, bu birleşmeyi mübarek eylesin,
Bu nikahı kutlu kılsın.
Eşleri nihayetül ömür mutlu kılsın;
Ömürleri uzun, rızıklarını bereketli,
Evlatlarını hayırlı ve merhametli eylesin.
Nikah, Muhammed Mustafanın sünnetidir,
Mübarek olsun.
Allah Allah!…
Dünya ve ahiret, isteklerinize kavuşun.
Aranızda sevgi ve yakınlık daim olsun.
Aranıza fitne ve ayrılık girmesin.
Zehranın, Adem ile Havanın yakınlığı gibi olsun.
Hayırlı evlatlar ile sevinip mutlu olasınız.
Soyunuz yeryüzünde daim kala.
Allah size uzun ömürler ihsan eylesin.
Sizleri ve bu mecliste bulunan herkesi, iki cihanda aziz eylesin.
Hak teala, halkımızısonsuz eyleyip, hayırlı uğurlu yıllar versin.
Sizleri ve soyunuzu, halkımıza ve yurdumuza hayırlı etsin.
Merdinizi, elin namerdine muhtaç etmesin.
Hak, sizlere, insanlığa hayırlın işler nasip eylesin.
Allah yardımcınız, Pir yol göstericiniz olsun.
Gerçeğe demine Hü!”
İkisininde gözlerinde mutluluk akıyordu.
Dede:
* Mutlu olsun inşallah.
* Sağol Dede.
İlkin Ballıhan, sonra Pir Sultan, Dedenin elini öptüler. O da onları gözlerinden öptü.