Anadolu Alevilerinin erkane yordamı
Ve felsefesi ile Safevi felsefesi ve yolu başlangıçta aynı idi. bu etki. Özelikle eskikaynaklarda, Şeyhlerin Şahı unvanı ile anılan ve bugün Alevilerin Şah Ibrahim Veli dedikleri Ibrahim zamanında artmış görünüyor.
Şah Ibrahim, Hoca Alinin oğludur. pirliği 1428-1447 yılları arasındadır. Hoca Ali zamanında, Anadolu Alevi kesimi arasında başlayan çalışmalar, Şah Ibrahim zamanında, kuvvetlendi, yayıldı… Anadolu Alevileri, bu ocağa aktı. Hacı Bektaş Ocağının yanında, Anadoluda ikinci ve kuvvetli bir ocak oluştu.
Bu ocak, Alevi düşüncesini, doğrudan doğruya iktidara getirmeye çalışmıştır. Siyasi içerikli ve militan tavırlı Safevi Aleviliği, Osmalı baskısı altındaki Türk köylü ve göçebeleri arasında hızla yayıldı. Şah Ibrahimden sonra posta geçenler, Aleviliğin dinsel yönünü ikinci plana indirip siyasal mücadeleye giriştiler.
Anadolu Alevileri için iki Veli vardır. Bunlardan birisi Hacı Bektaş, diğeri Şah Ibrahimdir. Şah Ibrahim Veli, Anadolu Alevilerinin büyük bölümü tarafından veli bilinir. O, Imamların (12 Imam) bilgisinin sürdürücüsü kabul edilir.
Şah Ibrahim veli ölünce (1447) postuna, oğlu Şah Cüneyd oturdu. Safeviler Cüneyden itibaren siyasi ışmalara başladılar. Cüneydin siyasal çalışmaları ve iktidara göz dikmesi nedeniyle amcası cafer ile arası açıldı. Babasının müritlerini çevresine topladı.
Azerbeycan, Doğu Anadolu ve Iranın öteki bölgelerine müritler gönderdi; yer yer isyanlar çıkardı. Karakoyunlu Hükümdarı Cihan Şah, bu isyanlar yüzünden onu sınır dışı etti. Cüneyd de, anadoludaki Aleviler arasında çalışma yapmak için 2. Murata başvurdu; fakat bu isteği kabul edilmedi. 2. Murat, bazı hediyeler yollayıp Cüneydi geri çevirdi. Cüneyd, Karamanoğullarına gitti. Amacı anlaşıldığından burada da tutunamadı. İçel bölgesinde, Batı Anadoluda, Kuzey Suriyede bulunan Türkmen aşiretleri (özellikle Varsaklar) arasında propagandaya girişti. Bir emirlik kurmak istedi. Memluk Sultanlığının işe karışmasıyla başarıya ulaşamadı. Trabzon Rum Devletini ortadan kaldırıp bu devletin toprakları üzerinde bir devlet kurarak amacını gerçekleştirmek istediyse de başaramadı. Bundan sonra Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasanın yanına gitti. Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şaha karşi Cüneydin taraftarlarından yaralanmak isteyen Uzun Hasan, kız kardeşi AlemŞah Hatunu onunla evlendirdi (1458). Cüneyd, bundan sonra Erdebile döndü. Müritleiyle Dağıstana hakim olan Şirvan Hükümdarı Halil ile yaptığı savaşta öldürüldü (1460). Ondan sonra posta oğlu Şah Haydar oturdu. Pirliği 1460-1488 arasındaydı. Cüneydin yarıda kalan ışmalarını devam ettirdi. Uzun Hasanın kızıyla evlenerek durumu kuvvetlendirdi. Müritlerine On Iki Imamı ifade eden 12 dilimli kızıl taç giydirdi, sarık sardı. Bu yüzden tarikatın mensuplarına “Kızılbaş” veya “Haydari” denildi. Haydar, babasının intikamını almak üzere, Şirvan Hükümdarı Ferruh Yesarın üstüne yürüdü; fakat savaşmeydanında öldü (1488).
Bundan sonra bu aile hakkında takibata başlandı. Uzun Hasanın oğlu Sultan Yakup 1490da ölünce, Akkoyunlu ailesi arasındaki sultanat mücadelesinde, safevilerin nüfuzundan yararlanmak isteyen Akkoyunlu Hükümdarı Rüsten Bey, Istahar kalesinde tutuklu bulunan Şah haydarın oğullarını serbest bıraktı ve Erdebilde yerleşmelerine izin verdi. Safevi postuna Şah haydarın oğlu Şah Ali geçti. Pirliği, 1488-1494 arasındadır. Alinin döneminde Safevi ailesinin Akkoyunlular üstündeki nüfuzu arttı. Şah Ali, müritleriyle Terbizden ayrıldı, fakat onun çevresinde toplananların çokluğu Rüstemi kuşkulandırdı. Aliyi de geri çevirmek için kuvvetler gönderdi. Yapılan çatışmada Ali öldü.
Bundan sonra Iran Alevileri ve Anadolu Alevileri pir olarak Şah Haydarın diğer oğlu Şah Ismaili kabul ettiler. posta oturan Ismail, daha 7 veya 8 yaşında idi. Kardeşi Alinin ölümü üzerine, tarikatın müritleri onu Geylanda Lahican kalesine saklandılar. İsmail, Akkoyunlu hükümdarı Rüstemin öldürülmesinden sonra, 13 yaşında olduğu halde, büyükbabası, Uzun Hasanın bıraktığı devletin başına geçmek için, gizlendiği Lahicandan ayrıldı (1499). Doğu Anadoluya geldi, yanında birkaç yüz müridi vardı. Sonra Erzincana ulaştı. Anadoludaki Alevi Türk boylarından “Rumlu, Ustacalı, Tekeli, Şamlı, Zülkadirli, Varsak, Çepni, Arapkirli, Turgutlu, Bozcalı, Ecirli, Hınıslı” boyları onun çevresinde toplandılar. Şah Ismail; “Çapanlı, Karamanlı, Avşar, Kaçar” gibi boyları da yanına aldı. anadoluda topladığı Alevi askerlerle 1500de Irana döndü. Arranın Şirvanın bir kısmını ele geçirdi. Azerbeycan üstüne yürüdü; Akkoyunlu Elvend Mirzayı, Nahcivanda yendi. Mirza, Diyarbakıra kaçtı. Ismail de Tebrize döndü. Bu şehri, safevilerin ilk başkenti yaptı ve saltanat tacını giydi. (1501). Şah Ismail bundan sonra Irakı Arabı aldı ve fars hükümdarı Murat Beyi. Hemedanda yendi (1503). Şiraz ve Bağdatı aldı (1504).
Akkoyunlu soyundan olanları öldürttü. Kurtulanlar Dulkadırlılara sığındı ve geri kalanlar Mısır ve Osmanlı ülkesine kaçtılar. Şah Ismail,Fars ve Irak hükümdarı Murat Beyin Dulkadırlı Alaüddevleye sığınması üzerine, Elbistana yürüdü. Alüddevle korktu, Turna Dağına çekildi. Şah Ismail, harput ve Diyarbakırı aldı (1507). Sultanatını kuvvetlendiren Ismail, Aleviliğe aşırı derecede bağlandı.
Sünni mezheplere karşı şiddet kullandı. Camilerde ilk üç halifenin lanetlenmesini emretti. Komşu devletlerde, özellikle taraftarlarının çok olduğu Anadoluda, Alevi propagandasına girişti. Özbek Hanı Şeybanının üzerine yürüdü. Mervde yapılan savaşı kazandı; Özbek Hanı öldü. İsmail, bundan sonra batıda Osmanlı ve Memluklara karşı faaliyete geçti. Alevi propagandasını etkili şekilde geliştirdi. Anadoluda Yavuz Sultan Selim tahta geçince, Alevilere karşı saldırı başlattı ve saptanılan Alevilerin çoğunu öldürttü. Sonra da Iran seferine çıktı. Şah Ismail ve Yavuz Sultan Selim 1 Ağustos 1514te Çaldıranda karşılaştılar.
Osmanlı ordusu, sayıca fazlaydı. Ayrıca ateşli silahları ve topları vardı. Yapılan savaş, Şah Ismailin yenilgisiyle sonuçlandı. 1. Selim, Tebrize geldi. azerbeycan, Diyarbakır ve Doğu Anadolu, Osmanlı ülkesine katıldı.
Şah Ismail, 1524 yılında ölünce yerine oğlu Şah Tahmas geçti. Artık iktidar olan ve kuvvetli bir devlet kuran Alevilik, egemen olmanın sancısını yaşamaya başladı ve kısa süre sonra da tutuculaştı. Devleti kuran Kızılbaşlar; yönetimden dışlanmaya başladılar.
Şah Ismail, Türk Kültürünü yaşattı
Şah Ismail zamanında, Irana, Türk kültürü egemen oldu. Türk unsurların olaganüstü ilgi görmesi, Anadoludan Irana alt katmanlar arasında büyük göç dalgasının doğmasına neden oldu. osmanlı Devleti bunu engellemek için elinden gelen bütün yasaklamaları uygulamaya koydu.
Şah Ismail zamanında, Iranda sarayın resmi dili Türkçe oldu. devletler arası yazışmalarda Türkçe kullanıldı. Osmanlı sarayında “kaba Türk” “akılsız Türk” eşek Türk” diye horlanan Türkler, Şah Ismailin yanında baş köşede idi. yönetim kademeleri, halktan insanların elindeydi. Sarayda halk ozanları bulunuyor, bunlar türküler okuyorlar, Şah Ismail, beyleriyle birlikte ok atarken, geride duran ozanlar koçaklamalar söyleyerek onlarüyor, tam anlamıyla Dede Korkut geleneği yaşatılıyordu. Alevi kültürünün alt katmanları üzerindeki etkisini yansıtan Dede Korkut Öyküleri, adından da anlaşılacağı gibi “dede” kültürüne bağlı idi. bir dede olan Korkut Ata, Oğuz boyları arasında, Alevi dinsel liderlerine verilen “dede” unvanı ile anılmıştır. “Korkut”. Alevi dedesidir. Bunların geleceğini en iyi biçimde Şah Ismail sürdürmüştür. Şah Ismail, bizzat yazdığı içli, sade, akıcı şiirlerde Türk insanınınduygularına tercüman olmuş ve halk tarafından çok sevilmiştir. Şah Ismailin şiirleri, Türkçenin gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur.
O dönemde, mollaların yerini dedeler almıştı. Şah Ismail zamanında, Iran şiiliği baskı altına alınmış ve Türk kültürünün baskısıyla, bugünkü Anaduluda yaşayan Aleviliğin benzeri bir sistem saraya kadar girmişti….
Safevi Devleti, 1736 yılına değin yaşadı. Fakat 17. yüzyılın başlarından itibaren saray, Şii Acem mollaların etkisinde kaldı. Türk Aleviliği baskı altına alındı, eritildi ve yok edildi. Acemlerin, Iranda egemen olmasından sonra ise buradaki Alevilik iyice iğdiş edildi.