İslamiyetteki cennet ve cehennem inancı başta Yahudilik olmak üzere; bölgede ortaya çıkan eski dinlerdeki öte dünya inancının sürdürülmesinden başka bir şey değildir. Yahudilikte bu inancın ilk belirtileri M.Ö. VI. Yüzyılda görülmüştür. Bunun oluşumunda Mecusiliğin önemli etkisi olmuştur. Mecusilerin peygamberi Zerdüşt, sık sık insanların hesap günü hesap vereceklerini söyleyerek Kurandakine çok benzeyen bir öte dünya (ahiret) yaklaşımına girer.
Mazdeizm denilen bu dindeki öte dünya inancı Müslümanlığa çok etki etmiştir. Çünkü Müslümanlıkta yer alan sIrat Köprüsü, bu köprünün altında yer alan yakıcı cehennem anlatımı, Mazdeizmde aynen yer alır.
Zerdüşt inancında Ayrılık Köprüsü anlamına gelen Sinvant Köprüsü vardır. Köprünün bir kılıcın ağzı gibi keskin ve ince olduğu anlatılır. İşte inançsızların ruhu, dünya ile ahireti birleştiren bu köprüden geçerken cehenneme düşer.
Sinvant Köprüsü, Mecusilikten Müslümanlığa hiç değiştirilmeden aktarılmış ve adı da Sırat Köprüsü yapılmıştır.
Yunus Emre, XIII. Yüzyılda şeriatçılar tarafından halkı korkutmak için çok kullanılan Sırat Köprüsü olgusunu açık biçimde reddetmiştir. Bunu, şathiyelerinden birinde şöyle dile getirir:
Sırat kıldan incedir
Kılıçtan keskincedir
Varup onun üstüne
Ecler yapasım gelir.
XVI. yüzyıl Alevi dedesi ve ozanı olan Pir Sultan Abdal da bir şiirinde şöyle der Sünni tutuculara: