"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Yunus Emrede Ali Sevgisi

Şiirlerinde açıkça anlaşıldığı gibi Yunus Emre, Batıni (Alevi) düşüncelerle yoğrulmuş bir ozandı. Gerçekte Yunus Emre, şiiri, düşüncelerini yaymak ve açıklamak için propaganda malzemesi olarak kullandı. Görüşlerine o denli yürekten ve sağlamca bağlıydı ki, bu çoşku; en güzel şiirler haline geldi.
Yunus Emre, Hacı Bektaş Velinin düşüncelerini şiire dökerken, Aleviliğin manevi lideri kabul edilen Aliyi de sevgiyle, saygıyla anar.
Bu saygı ve sevgi, sıradan bir Müslümanın Aliye duyduğu sevgiden de ötedir.
Yunus Emre, Anadoludaki Alevi felsefesinintemeli olan Alevi söylencelerini, olduğu gibi almış, şiirlerinde sembol olarak kullanmıştır. Bu durum, Yunusun gerçek bir Alevi olduğunu kanıtlamaya yeter…
Örneğin, Yunus bir şiirindeşöyle der:
“Sabr ile kanaati
Verip idim bunlara
Kırk kişi bir gömlekten
Başın çıkaran benim
O kırklardan birine
Eşter çaldım idi
Kırkından kan akıtıp
İbret gösteren benim”
Yunusun bu şiirinde anlattığı olay, Kırklar Meclisidir. Aleviliğe özgü çok meşhur ve temel kavramlardan birisidir. (Bölümüne bak.)
Yunus Emrenin Alevi geleneğine göre yazılmış bir başka şiiri de şöyle:
Yetmiş bin yıl önceden
Yarattı Muhammedi
Kendisi aşık oldu
Bahane bir yıldızdan
O yıldız ki var idi
Nerdeyse Adem canı
Ya bunca peygamberler
Anlamadım ağızdan
Burada Yunusun değindiği Alevi söylencesi, Muhammed ile Alinin aynı ışıktan yaratıldığına ilişkindir ve çok bilinir. (Bölüm: Erkan…)
Yunus Emre, bir başka şiirinde, bu Alevi inancını şöyle anlatır:
O ki beni beklerdi
Her nerdeysem saklardı
Aşk urganı ucundaki
Kandildeki candaydım
Yine bir şiirinde:
Arşta idi seyranımız
Nurdan idi seyvanımız
Onda bu bizim canımız
Mustafa canında idi.
Alevi inanışına göre, Peygamber ile Ali aynı ışıktan yaratılmıştır. Yunus da bunu yineliyor.
Yunus bir şiirinde Ehl-i Beyten söz eder:
“Tanrı arslanı Ali
Sağında Muhammedin
Hasan ile Hüseyin
Solunda Muhammedin”
Bir başka şiirinde Yunus, Aliyi överken, bilinmezleri ancak onun çözeceğini söyleyerek, Aliyi herlesten üste çıkartır. Yani bilgi şehrinin kapısı olarak onu görmüştür.
Yürü var ebsem ol sen
Ne simsarlık satarsın
Ali gibi er gerek
İş bu sırra eresi….
Söz konusu sır, hakikat basamağıdır. Onun bilgisi ise velayetle ortaya çıkar. Aliise velidir. Bu bilgiyi taşır.
Muhammed Ali sevgiyi Yunusta bütün sevgilerden üstündür.
“Muhammedi yarattı
Mahluka şefkatinden
Hem Aliyi yarattı
Müminlere fazlıdan”
Bu benzeri şiirlerden, Yunus Emrenin Alevi olmanın ötesinde, Alevi dedesi olabileceği gerçeği ortaya çıkıyor. Hacı Bektaş Veli nefesini Taptuk, Emre aracılığıyla alması, onun dede icazeti aldığının işareti sayılabilir. Zaten bir şiirinde kendisinden dede diye söz etmesi bunu kanıtlıyor:
“Yunus Dedem aşklıdır
Eksiklidir, miskindir
Her kim yemez mahrumdur
Hanını Muhammedin”
Alevi inancının temeli olan dört kapı kırk makam inancı, Yunusta aynen dile getirilir.
“Dört kapıdır, kırk makam
Yüz altmış menzili var
Ona erene açılır
Velilik derecesi”
Yunus Emrede tasavvuf düşüncesi, Alevi inancına bağlı olarak yürür. Bu nedenle Yunus Emre, Sünni karekterli mutasavvıflardan ayrılır. Onda temel olan, Alevilik inancı ve felsefesidir.
Yunusu Tahrip
Yunus Emrenin Divanına, daha sonradan, onun olmayan bazı şiirlerin, “Yunus” mahlası ile sokulduğu anlaşılıyor. Yunus Emreyi koyu Sünni gösteren bu şiirler, eski Yunus Divanlarında bulunmaz. Bu durumda, “Çıkmış Islam bülbülleri, öter Allah Allah deyu!” biçimindeki şiirlerin sahte olduğu ortaya çıkar.
Yunus Emreyi Sünni göstermek gayretindeki Nakşibendilerin ve öbür Sünni tarikatların eseri olan bu şiirler, ne yazık ki daha sonra bazı yazmalarda Yunus adına kaydedilmiş ve “sahte Yunus”ların gerçek Yunus gibi görünmelerine yol açmıştır.
Bugün bazı antolojilerde bile gördüğümüz bu sahte Yunus şiirleri, çoğu insanı Yunusun dünya görüşü hakkında kuşkuya düşürerek tahribatını sürdürmektedir.
Yunusun şiirlerinin genel havasına uymayan, onun felsefesine ters düşen sahte Yunus sayısının 7yi bulduğu sanılmaktadır. Bunlar Yunus Emrenin ününden etkilenen, basit taklitçilerdir.
Unutmamalı ki, Yunus Emrenin “Cennet cennet dedikleri, bir ev ile birkaç huri/Isteyene ver sen onu, bana seni gerek seni” şiiri 16. yüzyılda Şeyhülislam Ebusuud Efendi tarafından “tam kafirlik” belgesi sayılmış, bu şiiri okuyanların katledilmesi için fetva verilmiştir. Bu konudaki ayrıntılar fetvalar, “semah” maddesinde verildi.