"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Alevilikte Müzik

Anadulu Aleviliğinin en önemli kurumlarından birisi de müziktir. Dinsel kaynaktan yola çıkarıp giderek sivilleşen Alevi müziği, Türk halk müziğinin kaynağını oluşturur. Zaman içinde, Alevi müziğinin etkisiyle, Sünni kesimde de müzik etkinlikleri oluşmuştur.
Alevi müziği, konu ve işlevine göre ikiye ayrılmıştır. Bunlardan birincisi dinsel tören müzikleridir. Bu müzik türünü yanlızca Aleviler bilmektedir. Alevi cemlerinde yaratılan bu müzik, başlangıçtaki Alevi takkiyesine bağlı olarak gizlenmiştir. Bazı araştırmacıların gizli müzik dedikleri tür budur. Bu müzik, Şamanizmdeki törenlerde kamların/oyunların okuduğu parçaların çağdaş ve Islami biçimi olarak şekillenmiş, gelişmiş ve çok çeşitlenmiştir.
Alevi müziğinin ikinci kolunu ise sivil müzik türleri oluşturur. Bu müzik türleri, Türk halk müziğinin genel parçaları içinde yer alırlar.
Bizim burada üzerinde duracağımız gizli Alevi müziğidir.
Alevi dinsel müziğinin (gizli müzik) belli başlı türleri; şiirin niteliğine bağlı olarak şöyle sıralanabilir: (Örnek olması bakımından verilen şiirlerin yanlız ilk dörtlüklerini yazdık.)
1- Deyiş
Sebest konulu, güncel yaşamı Alevi felsefesine göre tasvir eden ve az da olsa öğretici yönü bulunan müzik ve şiir biçimidir. En yaygın türlerden birisidir. Bazı deyiş örnekleri şöyledir:
Karşıki karlıca dağı gördün mü
Buldurmuş eyyamın eriyip gider
Hiç akan sulardanibret aldın mı
Yüzünü yerlere sürüyüp gider
(…..)
Hatayi (Şah Ismail)
Seyyah oldum şu alemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akam oldu
Kendi efkarımca okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akam oldu
(…..)
Kul Himmet Üstadım
Dostun bahçesine bir hoyrat girmiş
Koru dur hey benli dilber koru dur
Gülünü dererkendalını kırmış
Kurudur hey benli dilber kurudur
(…..)
Pir Sultan Abdal
Cemlerde, deyişlerin yanı sıra, taşlama niteliği bulunan besteler de okunur. Bunların okunması, deyişlerde olduğu gibi törenin başlangıç dönemine denk düşer ve canların ruhen dirilmelerini sağlar. Bu türden, ilginç iki örnek vermek istiyoruz. Şiirler ve bestelerden birisi, günümüzün ozanlarından Derviş Kemale, diğeri Aşık Yenere aittir:
Boşlukta sallanan kürre-i arzın
Dayanak noktası üç olsa gerek
Lakin, hakikatı münkir yobazın
Kafasına sokmak güç olsa gerek
Münkirin farz deyip gittiği Mekke
Kazanmak içindir bir gümüş sikke
Gururla giydiği bere ve takke
Başsız gövdelere tac olsa gerek
Erenler yoluna gönül verenin
Korkusu tükenir Hakka erenin
Gönül kapısında kalbe girenin
Yaptığı en makbul hac olsa gerek
Göz ile görmeden yalan söylemek
Ademi ademden tefrik eylemek
Oruçla namazla cennet peylemek
Tanrının indinde suç olsa gerek
Derviş Kemal der ki yemişsiz taşı
Gözümüzden döktük kan ile yaşı
Kerbelada İmam Hüseyine karşı
Cihat açan Yezid piç olsa gerek
Derviş Kemal
Nurcu nişanını takan
Kızılbaş mı karbaş mı
Memlekete nifak sokan
Kızılbaş mı karbaş mı
Madem günah imiş sazlar
Çalsın sizin davulbazlar
Çember sakallı yobazlar
Kızılbaş mı karbaş mı
Gerici tekkesini giyen
Olmadık herzeler yiyen
Atatürke gavur diyen
Kızılbaş mı karbaş mı
İzmir Menemende esen
İsyan bayrağını asan
Tegmen Kubilayı kesen
Kızılbaş mı karbaş mı
Ölme Pir Sultanım yaşa
Yandı Sivas baştan başa
Eli kanlı Hızır Paşa
Kızılbaş mı karbaş mı
Kerbelanın susuz çölü
Eser durur bir sam yeli
Ehl-i Beyte kıyan deli
Kızılbaş mı karbaş mı
Muaviye hin oğlu hin
Oğlu Yezid ondan hain
İbni Mülcem denen lain
Kızılbaş mı karbaş mı
Aşık Yener öter dalda
Gönlüm yurtseverlik solda
Dönmez hak bildiği yolda
Kızılbaş mı karbaş mı
Aşık Yener
2- Nefes
Daha çok dinsel içeriği bulunan şiirlerin adıdır. Öğüt veren, ders veren, Alevi felsefesini yansitan şiir-müzik biçimi olarak Alevilikte en gelişmiş türdür. Fakat, nefesin de deyiş benzeri müziği bulunur. Kısacası, şiirle müzik iç içe geçmiştir.
Uyur idik uyardılar
Diriye saydılar bizi
Koyun olduk ses anladık
Sürüye saydılar bizi
(…..)
Pir Sultan Abdal
Vahdet kaynağından dolu içenler
Kanmıştır badeye arap istemez
Hakikat sırrına candan erenler
Ermiştir mahbuba mihrap istemez
Bu yolda can yoktur canan isterler
Gönül kabesinde erkan isterler
Ademe secdeyi her an isterler
Başka bir ibadet sevap istemez
Ariftir Mushaftan dersler okuyan
Tevratı, Incili ezber okuyan
Cemali Mushafı bir bir okuya
Almıştır fermanı, Kuran istemez
Nesimiyem aşkla zar ü zar lan
Ezel ikrarından ber karar olan
Kiramen Katibe yarı gar olan
Üşmüştür defteri, kitap istemez
Kul Nesimi
Alevi felsefesinin özeti sayşiirde özetle şunlar söyleniyor:
1- Bizler, bizi ebedi gerçeğin özüne götürenbirlik dolusunu (içkisini) içtik, bu nedenle şaraba ihtiyacımız kalmadı. Asıl gerçeğe, ebedi gerçeğe ulaşarak sevgiliye (Hakka) kavuştuk; bunun için mihraba gereksinimimiz kalmadı. (Camiye gitmemize gerek yok).
2- Bizim yolumuzda canın önem yoktur, biz cananı (sevgiliyi, ebedi gerçekleri) arıyoruz. Gönlü kabe bilir, gönüle ulaşma yolunun kurallaına uyarız. Biz; bu nedenle, insana secde ederiz; bizim için bundan başka bir ibadet biçmi yoktur.
3- Söylediği sözleri, Tevratan Incilden anlamlar taşıyan Kuranın gerçeklerini ortaa çıkaran, bizleriz. Biz Kuranı, insanın yüzünde bulur ve oraaki Kuranı okuruz. Bize başka bir Kuran gerekmez
4- Bizler, ebedi gerçekler peşinde koşmaktan yanıp yakılan ama yılmayan insanlarız. Ezelden evet dedik ve bu sözümüzden asla dönmeyiz. Biz zaten meleklerle dostuz. Bu nedenle, günh sevap melekleri bizim günahımızı, sevabımızı yazmayı bırakmıştır.
3- Düvaziman (Düvezdeh Imam)
Düvazdeh Imam, farsça, 12 İmam anlamına gelir. İçinde, 12 Imamın adının geçtiği müik türü düvazimam veya düva diye adlandırılmıştır. Bu şiir-müzik türü decemlerin en temel müziklerindenir.
Her sabah her sabah ötüşür kuşlar
Allah bir Muhammed Ali diyerek
Bülbüller gül için figana başlar
Allah bir Muhammed Ali diyerek
(….)
(Şiir, 12 Imamların adını anmadan bitirilmez)
Kul Himmet Üstadım
Divan tarzıyla da çok sayıda düvaziman yazılmıştır. Eski dönemlerde halk bunları anlayabileceği için cemlerde bu tarz yazılmış şiirler de bestelenerek okunmuştur. 16. yüzyıl başlarından bir örnek:
Hamdülillah biz Muhammedten okuduk defteri
Nokta nokta harf be harfbildik rumuz-ı Hayderi
(Tanrıya şükür, bi bilgiyi Peygamberin endiinden aldik. Çünkü bizim bilgimiz İmam Aliye dayanır. O ise peygamber Muhammedin bilgsine ulaşmak için girilecek ek kapıdır.)
Şah Hasan, Şahım Hüseyini, Kerbela meydanının
Merdiyim, sevdim gönülden Abidin ü bakırı
(Ben, Şah (Imam)Hasanın; Kerbela şehidi Şahım Hüseyinnin korkayan yandaşıyım. İmam Zeynel Abbidin ve İmam bakırönüden severim.)
Uymaza hergiz Yezidin kavline ü fiiline
Mezhebim haktır, hakikatcaferiyim caferi
(Ben; Yezidin asla sözüne ve işlerine uymam. Benim yolum gerçek yoldur; çünkü ben Caferiyim.)
Ben Imam-ı Kazımın rahında kurban olmuşam
Şah Ali Musa Rıza destinden içtim kevseri
(Ben İmam Kazımın yolunda kurban olurum. Kevser suyunu (gerçek bilgiyi) ImamMusa Rıza elinden içtim.)
Hem Muhammedtir takitacım serimde aşkar
Gün gibi verdi ziya zahir oluptur envari
(Imam Taki, benim başımın tacıdır. Onun aydınlığı ortaya çıktı ve gün gibi ışık saçtı.)
İlm-i vahdet cavidanı bil Nakidir vaiza
Bir nazar kıl vechim üzre, hat-ı Şah-ı Askeri
(Ey camide nutuk atan vaiz! Vadet bilgisinin sonrasızlığınınkanıtı İmam Nkidir; bunu öğren. Bir kez yüzüme bakarsan göreceksin ki, orada İmam Askerinin yüzü çizilidir. –Benim yüzüm mam Askerinin yüzüdür-)
Mehdi-i sahip-zamandır asl-ü fer-ü müminan
Huccetül kayyum odur, olduk biz anınçakeri
(Bütün müminlerin gücü, övücü ve aslı; zamanın sahibi olan İmam Mehdidir. O tanrının kanıtıdır ve bizler ancak onun hizmetlileriyiz.)
Dünya vü ukbadan el çekmiş feragat kılmışız
Ne hesabı, ne azabı ola yevm-i mahşeri
(Biz bu dünyadan da öbür dünyadan da el çekmiş, vazgeçmiş insalarız. Bizim için; Mahşer günü ne azap, ne de sevap günüdür.)
Hak-ı pa-yi Hadarım, ismim Viranidir benim
Olmuşam bin can ile uş Kanberinin kanberi
(Ben; İmam Alinin ayağının toprağıyım, adımsa Viranidir. Bir değil bin canım bile olsa; bin canımla, İmam Aliye hizmet eden Knbere hizmetli olurum.)
Virani (Viran Abdal)
İki turnam gelir bası çığalı
Eğlenturnam eğlen Ali misin sen
Birisi Muhammed birisi Ali
Sğlen turnam eğlen Ali misin sen
Yoksa Hacı Bektaş Veli misin sen
(….)
Ilhami Dede
4-Mersiye (Ağıt)
Alevi yol büyüklerine ve zelikle İmam Hüseyine ağıt olan bir müzik ve şiir biçimidir. Bu müziğin şiiri; hece ölçüsüyle olduğu gibi aruz ölçüsüyle de yazılmıştır. Muharrem matemiyle ilgili olanlarına da Muharremiye adı verilir.
Kerbelada uçan dertli turnalar
Bakın Hüseyine yarelendi mi
Zalim Yezidlerin kanlı eliyle
Mübarek bedeni parelendi mi
(Oy zalim dünya)
Hüseyine değdikçe hançerler oklar
Arşa direk oldu ahü firaklar
Perişan oldu mu Masum-i Paklar
Evled-ı Aliler zarelendi mi
Derviş Kemal der ki unutma dünü
Canlar Kerbelaya çevirmiş yönü
Muharrem ayında aşura günü
Muhammed ümmeti karelendi mi
Derviş Kemal
Çıkıp dört köşeyi seyran eyleyen
Yaraların bende İmam Hüseyin
Hak için canını kurban eyleyen
Yaralarım bende İmam Hüseyin
(…..)
Burhan
Düştü Hüseyin atından sahra-yı Kerbelaya
Cibril git haber er, Sultan-ı Enbiyaya
5- Naat (Övgü)
Özellikle Aliyi ve peygamberi öven şiirlerdir. 12 İmam ve Hacı Bektaş Veli için de naat yazılmıştır. Bunların kendilerine göre besteleri vardır. Naatın zıttı olarak, Yezid ve soyuna, Mervan ve soyuna lanet çeren bir tür daha vardır. İmam Alinin doğum günü olan 21 Marttaki Neruz Bayramı, Alevilerin kutlu günlerindendir. Nevruziyye adı verilen şii-müzik türü bu olguyla ilgilidir. Bu türü de naatın içine katabiliriz.
Yolcu oldum yola düştüm
Yollarım Ali çağırır!
Bülbül oldum güle düştüm
Güllerim Ali çağırır
(…..)
Pir Mehmet
Evvel, ahir dilimizde harf-i bismillah Ali
Zahir ü batında gördük küntü kenzullah Ali
(Hz.Ali; Kuran, besmeleden, besmele de “b” harfinde, “b” harfi ise altında bulunan noktadan ibarettir. Ben işte o noktaım demiştir. –Arap “b” harfinin altında nokta bulunur.- Ozan burada, buna işaret ediyor ve İmam Alinin, hem zahir anlamda, hem batın anlamda Tanrının bilgi hazinesinin taşıyıcısı olduğunu vurguluyor.)
Önümüzde ardımızda, sağımızda solumuzda
Kanceru kim azm kılsak sümme vechullah Ali
(Sağa, sola, öne arkaya nereye bakarsak bakalım, gördüğümüz Tanrının yüzü olan –onun görüntüsü olan- Alidir.)
Yatmada, oturmada ve durmada hem gitmede
Hem kadem, menzil be menzil fi sebilullah Ali
(Her yerde, her noktada duran ve giden Alidir. O Tanrı yolunda verilendir.)
Yerde gökte ayda günde cümleten eşyada ol
Berrü bahre şöyle dolmus Hak veliyullah Ali
(Yerde,gökte, her varlıkta beliren Alidir. Kara ve denize dolan, onları oluşturan Tanrının velisi olan Alidir.)
Ey Virani men ledün ilmine sen açtın gözüm
Gördün anda harf be harf tevil-i lmullah Ali
(Ey Virani, sen Tanrısal bilgiyi aralamaya başladın. Ve orada; harf harf, Tanrının ilminin yorumlanmasının Ali olduğunu anladın.)
Virani
Zulmet deryasını nur edip gelen
Hızır Ilyas, Şah-ı Merdan Alidir
Garibin, mazlumun halini bilen
Hızır Ilyas, Şah-ı Merdan Alidir
(……)
Şükrü Metin
6- Zülfikarname
Bu şiir türü, Alinin yigitliğini ve kılıcı Zülfikarın keskinliğini anlatır. Temeli, La fete illa ali; la seyfa illa Zülfikar biçimindeki adistir. Aliden üsün yiğit, Zülfikardan keskin kılıç yoktur; anlamındadır.
Zülfikarnameler, özellike bu sözün dörtlük sonlarında yinelenmesiyle oluşu.
7- Miraçname (Miraciye)
Bu müzik; Miraç olayını anlatan şiirle iç içedir. Peygamberin Miraca gidişi, yolda önüne arslanın çıkması, yüzüğünü arslana vererek geçmesi, geri dönü Kırklar Meclisine varması söylencesi anlatılır.
Çok değişik bestelerle, bu olay renklendirilmiştir. Miraçnamenin en ünlüsü, “Ali bizim şahımız, Kabe kıblegahımız / Miractaki Peygamber, o bizim padişahımız!” dörtlüğü ile başlayan Bektaş Çelebinin bestesidir ki her cemde mutlaka okunur.
8- Devriye
İslam inancına, Çin-Hind dinlerinin bir katkısı olan tasavvufun temel ilkelerinden birisin “devir nazariyesi” oluşturur. Kurandaki “Allahtan geldik Allaha döneriz.” İşaretinde şekillenen b teoride, ruh, madenler, bitkiler, hayvanlardan geçerek insandan bedenleşir. Sonra da Allaha yönelir ve onda kaybolur ki buna fenafillah makamı denilir. Allahla birlikte olmak bekabillah amaçtır. Ruhun bu dolaşımını anlatan devriyeler, hululreenkarnasyo fikirlerini de içeren bir yapıda ortaya çıkabilir. Tasvvufun bu katkısı, Aleviliğin felsefi zenginliğini oluşturan direklerden birisidir.
Cihan var olmadan, ketm-i Ademden
Hak ile birlikte yektaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demeden
Yaptım tasvirini nakkaş idim ben
(…..)
Şiri (Bektaş Çelebi)
9- Taşlama
Taşlama, halk edebiyatında ve dinsel edebiyatta önemli bir şiir türüdür. Kişilerden düzene, doğadan hayvanlara kadr geniş bir yelpaze içinde taşlama yapılmıştır. Alevi edebiyatında taşlama, daha çok Sünni ideolojiye yöneliktir. Burada bir savunma tavrı da göze çarpar.
Zahida yanaşma semt-i salata
Çok girip işleyip ol yandan geçtim
Değişme cenneti iki rekata
İkisi de senin ben andan (ondan) geçtim
Zahit dinin kaydın edeli zail
Rah-ı hakikate olmuşuz vasıl
Ol küfr-i zülfüne olalı mail
Seyr-i ruh ü din üimandan geçtim
Sofi muhabbete nedir inadın
Eşek deyü daim söylenir adın
Al eğer can ise bugün muradın
Zahmi gibi ben de bu candan geçtim
Zahmi, 19. yy
Bende-i Al-i Resule taş atan ey bi-haya
Kavm-i batılsız, advet sinenizde var daha
Ümmet-i peygamberiz dersiz, edersiz iftira
Pişuvanızdır Muavi, bu değil asla hafa
Mayeniz Süfyanilerden buldu çün neşv ü nema
Kasdınız Al-i Resule eylemek hala çefa
Dürri, 19. yy
Zühd ü riya ile olan ibadet
Hatadır Hazret-i Settare karşu
Böyle namaz ile olmaz ümmet
Hiç kimse Ahmaed-i Muhtare karşu
Harabi, 19. yy
10- Şathiyye
Alevi aşıkların coşup kendilerinden geçtikleri anda dile getirdikleri görüşleri içeren şiir türüdür. Erenlerin bu nutukları, atm bir aşkınlığı anlatır. Bu şiirlere zahiren bakılırsa; kesinlikle söyleyenin dinsizliğine ve katline hükmedilebilir. Büyük gerçeküstücü ozanımız, Abdal Musa Dergahında pişen Kaygusuz Abdalın aşağıdaki çok ünlü şathiyesi böyle bir eserdir:
Yücelerden yüce gödüm
Erbabsın sen yüce Tanrı
Bu Allahlığı nereden
Satın aldın kaça Tanrı
Ali ile bir olmuşsun
Bir mektepte okumuşsun
Ali olmuş hafız kelam
Sen okursun hece Tanrı
Kıldan köprü yaratmışsın
Gelip kullar geçsün deyü
Hele biz beri duralım
Yiğit isen geç a Tanrı
Yaratmışsın bağ ü cennet
Kulların etsinler sohbet
Cehennemi niçin yaptın
Be akılsız koca Tanrı
Unuttun diye namazı
Bizi ateşe atarsın
Ku yanması abes değil
Gel bas kızgın saca tanrı
Senin kulların anılır
Anası atası ile
Anan yoktur baban yoktur
Benzersin bir piçe (hiçe?) Tanrı
Seni her yerde görürüm
İçin dışını bilirim
Sırrın halka faş ederim
Halin olur nice Tanrı
Kaygusuzum der buradan
Cümle mahluku yaradan
Kaldır perdeyi aradan
Güzelim bilece Tanrı
Kaygusuz Abdal
Hemen belirtelim ki bu eserler; özünde Sünni Islam anlayışının tasarlayıp dayattığı Allah kavramı ve cennet-cehennem inancına yönelik eleştirilerden ibarettir. Batıni Islam anlayışını benimseyenler; zahiri Islam anlayışını hep tenkit etmişlerdir. Ozam kimi zaman çoşunca böyle yükeerde uçabilmiştir.
Alevilğin Sünnilikten farklı olduğunu göstermek için una bene çok nutuk söylenmiştir. Örneğin Seyyid Ali Sulatn (Kııl Deli Sultan) şu beyitinde bunu dile getirir:
Biz bir ayet okuruz hiç Kurana benzemez
Bu bizim imanımız bir imana benzemez
Elbette Sünni Islam; bu tür şiirleri dinsizlik saymıştır. Yunus Emrenin kafir ilan edilmesinin sebebi de şathiyeleridir.
11- Muharremiyye
Bu şiir türü; Muharrem ayını ve özellikle de Aşurayı, İmam Hüseyinin şehit edilişini anlatır. Muharremiye; oruç sırasında matemiçin okunan ve çoğu da besteli olan bir türdür. Alevi fikrinin Anadoludaki en güçlü temsilcilerinden birisi olan Yunus Emre de koyu bir Ehl-i Beyt dostu olarak Muharremiye yazmıştır.
Ayetler ile bilinen
Her yerde hazır bulunan
Cennet içinde salınan
Hasan ile Hüseyindir
Bunda Aşura eyleyen
Hem ruhunu şad eyleyen
Anda şefaat eyleyen
Hasan ile Hüseyindir
Muhammeddürür dedesi
Gayet oldu ol gün ıssı
Evliyalar serçesmesi
Hasan ile Hüseyindir
Kanlı gömleğinı alan
Düşmanın karşı duran
Yezide kılıçlar salan
Hasan ile Hüseyindir
Yunus eyder onda kalan
Bu dünyanın sonu viran
Kerbelada şehit olan
Hasan ile Hüseyindir
Muharremiye, saray edebiyatının da bir ürünü olarak gelişmiştir. Divan edebiyatında karşımıza daha ağdalı bir dille çıkar. Halk ozanların da kimi zaman, bu türü Divancılar gibi işlemişlerdir.
Alı kamer (ay) devredüben geldi Muharrem mahı (ayı)
Sen de gel mümin isen eyle bugün ah ü vahı
Görmedi didiler (gözleri) nur-ı Resullahı (Peygamberin nurunu)
Fikretmediler en sonra Huzurullahı
Ah şehid etti Yezid, nesli mutahhar (soyu temiz) Şah-ı
Lanet-i Hakka seza oldu ebed vallahi
Sonsuza kadar Allahın lanetine uğradı vallahi
(….)
Zahmi
12- Nutuk (Öğüt / Pendname)
Alevi ozanların öğüt niteliğindeki şiirleri ile hikmetli sözleri nutuk olarak adlandırılmıştır. Saygın bir dal olarak kabul edilmiştir. Erenlerin sözleri (nutukları) ve nazarı (bakış) kutsal kabul edilmiştir.
Sana yerden gökten büyük nasihat
Gördüğün ört görmediğin söyleme
Erenlerden pirden budur emanet
Gördüğün ört görmediğin söyleme.
(….)
Azbi
13- Nevruziyye
Bu şiir türü, Nevruz günü ve Nevruz törenlerinde okunurdu. Nevruzda yapılan cemlerde mutlaka bu konu işlenirdi. Alinin doğum günü sayılan Nevruz; Türk kültürünün Orta Asyadan beri taşıdığı kutsal günlerden birisidir. 21 Martı 22 Marta bağlayan gecede (eski yılbaşı) Nevruz törenleri yapmak kuvvetli bir gelenek idi.
Lamekan ilinden bir sada geldi
Nevruzunuz canlar mübarek olsun
Kalbi müminana bir safa geldi
Nevruzunuz canlar mübarek olsun
Veladet günüdür Hak Mürtezanın
Şemşir-i kudretle ol Kibriyanın
Nare-yi Haydar tek açıp dehanın
Nevruzunuz canlar mübarek olsun
(…..)
Didari
14- Semah Müzikleri ve Semah
Anadoluda cem törenlerinin parçası olarak yapılan semah, müzikle iç içedir. (Ayrıntılı bilgi için deyimler bölümüne bakınız.)