"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Alevi-Emevi Yönetim Farkı

Alevilikle Emevilik arasındaki yönetim farkı, aslında İslam içinde oluşan iki zihniyeti de açıklaması açısından öğreticidir. Alinin halkın baskısı ile Halife olmasından sonraki tavrı, Alevi toplum anlayışını gösterir. Muaviyenin iktidarı zorla ele geçirmesiyle oluşan yönetim de iktidarlara egemenlik ve yasallık sağlayan Sünni anlayışı yansıtır.
Hz.Ali, Emirülmüminin (İnananların emiri, yönetici) unvanı ile başa geldiği gün, tavrını , zihniyetini açıklayan şu konuşmayı yapmıştı:
“Ey halk! Ben ancak sizlerden biri olan bir insanım. Sizin haklarınız benim de haklarımdır. Sizin yükümlü olduğunuz ödevlerle ben de yükümlüyüm. Ben sizi peygamberinizin izine çağırıyorum. Ve emirolunan şeyleri yaparım. Bilin ki Osmanın verdiği her toprak parçası, Allahın malından verdiği her mal, hazineye geri alınacaktır. Çünklü hiçbir şey hakkı iptal etmez. Eğer kendisinin, hazineden (hazine parasıyla) kadınlarla evlendiğini, cariyelere sahip olduğunu ve ülkelere mal dağıttığını görseydim, onları da geri alacaktım. Çünkü adalette genişlik vardır. Haktan canı sıkılan kimsenin haksızlıktan daha çok canı sıkılır.
Ey halk! Dünya nimetlerine dalıp topraklara sahip olan, nehirler açan, atlara binen ve zarif köpekler edinen bazılarınızı, içine daldığı durumdan alıkoyduğum ve kendilerinin de bildiği haklarına döndürdüğüm zaman, ‘Ebu Talibin oğlu, bizi haklarımızdan yoksun bıraktı. demesinler. Biliniz ki, Peygamberin arkadaşlarından birisi, bu arkadaşlıktan dolayı başkasından üstün olduğunu sanıyorsa, üstün yarın ancak Allah katında belli olur; onun sevabı da ödülü de ona aittir.
Biliniz ki; Allah ve Peygamberine uyan, kurallarımızı kabul eden, dinimize giren ve kıblemize dönen herkes İslamiyetin tanıdığı hakların ve sınırların kapsamına girer. Çünkü siz Allahın kullarısınız; mal da Allahın malıdır ve aranızda eşit bölüşülecektir; bu malda birisinin diğerine üstünlüğü yoktur. Sakınanlar için Allah katında sevap vardır.” (Seyyid Kutubdan aktaran Mehmet Emin Bozaslan: Hilafet ve Ümmetçilik Sorunu, s. 39-40)
Hz.Alinin toplumcu, eşitlikçi, adaletli fikir yapısını bu konuşma açıkça göstermektedir.
Hz.Ali, konuşmakla kalmamış, Beytülmalı (Hazineyi) Müslümanlar arasında eşit biçimdedağıtmıştır. Bu tutum Arap egemenlerini kızdırmış ve onların, “Nasıl olur da kölem ile bana aynı miktarda para verirsin!” diye karşı çıkmalarına yol açmıştır. Talha ve Zübeyrin isyan gerekçeleri arasında bu da vardır.
Hz.Alinin bu eşitlikçi tutumu, Arap beylerinin Muaviyeden yana tavır takınmalarına yol açmıştır.
Muaviye, yönetim ve toplum anlayışını ise iktidara gelir gelmez Kufede halka yaptığı konuşmada şöyle açıklamıştır:
“Ey Kufe halkı! Ben namaz, zekat, hac için mi size karşı savaştım? Sizin namaz kıldığınızı, zekat verdiğinizi, hacca gittiğinizi biliyordum. Siz istemediğiniz halde, Allah bu dileğimi bana verdi. Biliniz ki bu fitnede dökülen bütün kanlar ve ziyan olan bütün mallar heder olmuştur. (Barış için) Kabul ettiğim bütün şartlar, şu iki ayağımın altındadır. (Age, s. 43)”
Muaviye, Medine halkına da şunları söylemiştir: “Vallahi, ben bu işi sizin beni seveceğinizi ya da başkanlığıma sevineceğinizi bilerek almadım. Ben bu işi, sizi bu kılıcımlazorlayarak aldım. Gönlüm, size karşı Ebu Bekir ve Ömer!inki gibi davranmamı istedi; ama ben ondan şiddetle nefret ettim. Osmanın izinde yürümek istedim, onu da gönlüm kabul etmedi. Onun üzerine, sizin de benim de çıkarımız bulunan bir yola koyuldum. Bu da birlikte yemek içmektir.
Siz beni en iyiniz olarak kabul etmeseniz bile, ben başkanlık görevinde sizin için en iyisiyim.”
İşte, iki kişi, iki zihniyet, iki Müslüman, iki din anlayışı….
Elbette Muaviye birdenbire ortaya çıkmamıştı. Onu böyle büyüten de Halife Osman olmuştu.
Osman, hazineyi akrabalarına yağmalatmış, bütün önemli valiliklere onları getirmişti. Bundan başka Arap kabile reislerine ve ileri gelenlerine fetedilen topraklara gitme, oralardan mal edinme hakkını vermişti. Ebu Bekir ve Ömer zamanında yasaklanan bu talancı-yağmacı tavır, Osman tarafından hayata geçirilince Arabistanda çalışıp kazanmadan her taraftan kazanç elde eden boş bir aristokrat sınıf ortaya çıkmıştı (Seyyid Kutubdan, Age, s. 37)

Osmanın yanlı tutumu ve Kuran konusunda yaptıkları yüzünden ayaklanma başladı. Seyyid Kutub, bu olguyu değerlendirirken diyor ki:
“(…..) Genelikle o ayaklanma Osmanın, daha açıkçası Mervanın (Osmanın başbakanı) ve onun arkasındaki Emevilerin tutumundan İslam ruhuna ve yönetimine daha yakındı. Osman için şu mazereti buluyoruz: Kötü tesadüfler kendisini halifeliğe getirdi. Çünkü Emevi topluluğu çevresinde bulunuyordu. Kendisi de seksenine yaklaşmış güçsüz bir ihtiyardı.
(….)
Osmanın kişiliğinde İslamın ruhu itham etmemiz güçtür. Fakat onun hatasını da affetmemiz o ölçüde güçtür. Çünkü, açıktır ki, üçüncü Halifenin mal dağıtımındaki tutumu, müsteşarı Mervanın tutumu ve onun görevlerin çoğunu Emevilere vermesi, bütün bunlar tarihin gidişini etkileyen birtakım genel durumlar yarattı. Artık mesele, bir ferdin rolünden ibaret değildi, ağırlığı ve itici gücü olan birtakım durumlara yol açtı.
Osman, fiilen Emevi Devletini ayakta bırakarak gitti. Bunun, her yerde, özellikle Şamda onlara imkan ve İslam ruhundan uzak olan Emevilik ilkelerine ortam hazırlamakla yaptı. Böyle olmasaydı, Muaviye sonradan Halifeye (Hz.Aliye) karşı çıkmak için tehlikeye atılmayacaktı. Çünkü, Muaviyeyi Muaviye yapan Osmanın 13 yıllık iktidarıydı. Çünkü bu iktidar onun eline para gücünü, ordu gücünü ve devlet gücünü toplamıştı (Seyyid Kutubdan, Age, s. 38-39)
20. yüzyılda İslam dünyasının en önemli düşünürlerinden birisi sayılan Mısırlı Seyyid Kutubun bu değerlendirmesi, iki zihniyeti göstermesi açısından öğreticidir.
Alevilik, Aliye bağlılık olarak Muaviye karşıtlığı biçiminden yükselirken, adaletsizliğe, zorbalığa, eşitsizliğe karşı da yükselen bir hareket olmuştur.
Bugünkü Alevi kimliğini neden Ali sembolünün belirlediğini yukarıdaki örnek göstermektedir.
Muaviye ise Peygamberin davranışlarını (Sünneti) hayata geçirdiğini iddia ederek kendisince bir yol icat edecektir.