Daha Peygamber döneminde başlayan ekonomik-siyasal ayrışmada, toplumcu insanlar, Ehl-i Beytin çevresinde yer aldı. sembol isim de Ali idi.
Hz.Ali çevresinde birleşmek, Aleviliğin ilk çekirdeğini oluşturmuştur. Çekirdek Şia; dürüst, toplumcu, bilgi, eşitlik yandaşı insanlardan oluşuyordu.
Sünni kesimde gerici yazarlar, bu oluşumu, bir Yahudinin gerçekleştirdiğini ileri sürerek Ali ve Şiasını kötülemeye, karalamaya, halk nazarında küçük düşürmeye çalışmışlardır.
Bunun için bir kişi bile uydurmuşlardır. Bu kişi İbnü Emetis-Sevda lakaplı ve Sabaoğlu Abdullah adlı bir hayali varlıktır.
Güya Sabatoğlu Abdullah, Yahudi imiş ama Müslümanları birbirine düşürmek için İslama girmiş. Sonra bu kişi Osman zamanında Alinin yandaşı olmuş ve Osmanın öldürülmesini bile planlamış. Aliye Allah demiş, vb….
Geçmişi Sünni tarihçilerine göre, Ali yandaşı Ebu Zer, Amar, Abdurrahman, Sasaa, Ebu Huzeyfeoğlu Muhammed ile Ebube-kiroğlu Muhammed, Maliki Eşter, işte bu Yahudi tarafından kandırılmış imiş.
Ne yazık ki günümüzde kendisini Alevi yazarı gösteren ve araştırmacı geçinen kimileri de bu Emevi yalanını o iftiracı kitaplardan alıp aynen halkımıza aktarıyorlar. İşte, Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşmesi (Nejat Birdoğan) adlı kitaptan ilgili bölüm: “Seba oğlu Abdullah adlı Müslüman görünümlü bir Yahudi, bu siyasal görünümlere dinsel bir giysi giydirip Sebaiye mezhebini kurdu. Şiiliğin Galiye (abartma) kolundan gelen bu inanç, Tanrıyı her yerde var olan ve her dilde konuşur bir insan biçiminde tasarımlıyordu.”
Sözü edilen dönemde yaygın ve kitaplara konu olmuş bir Şiilik, hele hele Şiiliğin Galiye kolu gibi yapılanma, siyaset, din anlayışı yoktu.
İşin düşündürücü yanı şudur: Sözü edilen Sebaoğlu Abdullah, uydurma bir kişiliktir. Ali ve yandaşlarını küçük düşürmek için böyle bir hikaye yaratılmıştır. Bu kişinin uydurma olduğunu, Murtaza-i Askeri adlı araştırmacı, Abdullah b. Saba Masalı adlı çalışmasında kanıtlamıştır. (Bak: Abdullah bin Saba Masalı – Bir yalancının Düzmeleri, Çev: Abdülbaki Gölpınarlı, İstanbul, 1974-)
Üstüne üstlük bu uyduruk kişiye bağlı olduğı ileri sürülen büyük kişilerin tümü Alinin yanında (Kırklar Meclisi) yer alan en yakın dostlarıdır.
Ebu Zer, İslam dünyasının en gerçek toplumcusudur ve ömrünü zenginleri, güçlüleri, halife Muaviyeyi korkutarak tamamlamıştır.
Yasiroğlu Ammar, Hayatını Aliye adamış ve Muaviyeye karşı Sıffında doksan üç yaşında savaşırken şehit olmuştur.
Ebu Huzeyfeoğlu Muhammed, Peygamberin sohbetine katılanlardan ve Mısırdan gelerek Osmana karşı mücadele edenlerdendi. Onu, Muaviye, kölesine şehit ettirmiştir.
Udeysoğlu Abdurrahman, Osmana karşı Mısırdan hareket eden ordunun komutanıydı. 656 yılında Muaviye tarafından şehit ettirildi.
Ebubekiroğlu Muhammed, hep Alinin yanında bulundu ve onun Cemal ve Sıffın savaşlarında piyadelerine komuta etti. Bu da Muaviye tarafından şehit edildi.
Sühanoğlu Sasaa da Ali yandaşı idi, Sıffında bulunmuştu. Muaviye onu Bahreyne sürmüştü.
Malik-i Eşter, Cemal ve Sıffın savaşında Alinin yanındaydı ve komutanı idi. büyük başarılar kazanmış bir askerdi. Muaviye onu balla zehirleterek şehit etmişti.
İşte, Alinin bu büyük Şiası, Sünni yazarların Emevici zihniyetleri gereği Yahudilere hizmet eden dönekler (dinsizler) gibi gösteriliyor ve Aleviliğin büyük tarihi buraya bağlanarak karalanmak isteniyor.
Araplarda kabileciliğin ve soyun çok önemli olduğunu tarih gösteriyor. Bu topluma yön verecek, insanları etkileyecek kişilerin büyük kabilelerden ve bunların önderlerinden olması şart idi. sözü edilen Abdullahın ise soyu sopu Araplar için hiçbir değer ifade etmemektedir. Böyle bir kişinin o dönemde tarihin gidişini değiştirecek işler yapması mümkün değildir. Böyle olmadığı da kanıtlanmıştır. Ne yazık ki bu yalan üzerine kurulan Alevi ve Ehl-i Beyt düşmanlığı günümüzde bile sürdürülmektedir.