Hiç kuşkusuz ki, bugün 4 mezhep diye öne çıkartılan yolların kurucuların da Ehl-i Beytin İslam içindeki önemini, vazgeçilmezliğini biliyorlardı. Onlar, bu gerçeği eserlerinde ya doğrudan ya da dolaylı olarak dile getirdiler. Ebu Hanife, Ehl-i Beyt yoluna bağlılığı yüzünden canını verdi. İmam Şafii bir şiirinde şöyle diyor: “Ey Peygamberin Ehl-i Beyti… Canab-ı Allah sizin sevginizi Kuran ile indirerek farz kılmıştır. Size bu şan ve erdem elbette yeter. Size salavat getirmeyenin salatı (ibadeti) batıl sayılır.”
İbadetin olmazsa olmaz şartı, peygambere ve Ehl-i Beyte (Ali Muhammede) salavat getirmnektir.
İbadette Ehl-i Beyte yönelik selamlama kisaca şöyledir:
“Allahümme salli ala Muhammed ve ala Ali Muhammed!” (Allahın selamı (kutsaması) Muhammede ve ailesine (Ehl-i Beytine) olsun.)
Sünni Müslümanlar, günde beş kez Ehl-i Beyti böyle ulamaktadırlar. Kısacası, Ehl-i Beyt sevgisi, saygısı namazın bir parçası haline getirerek bütün Müslümanlar için olmazsa olmaz bir kural halinde sunulmuştur. Bu haliyle de bütün Sünniler Alevi olmaktadırlar. Lakin o dört mezhep mensupları bunun hala bunun farkında değiller.