Peygamber torunu ve Alinin oğlu Hüseyininyanındaki ailesiyle birlikte katliama uğraması; Araplardan çok Türkler ve Farslar arasında yankı bulmuştur.
Türk Aleviler, ayrıca yüreklerinde yaşatmışlar ve Muharrem ayının onuncu günü meydana gelen bu katliamda şehit olanlara saygılarını sunmak için Muharrem Orucu (Yası/Matem Ayı) tutmuşlardır.
Tutulan bu matem orucunun bir adı da Aşur orucudur. Çünkü; 10 Muharremin bu kadar sevilmesi ve kutsallaştırılması; Türk tarihi açısından aydınlatılması gereken bir konudur.
Hemen belirtelim ki, Türk milleti; kendi kaderiyle İmam Hüseyinin kaderini aynı görmüş, böylece İmam Hüseyini içselleştirmiştir. Bunun çok somut sebepleri vardır:
İmam Hüseyini Kerbelada katleden güç, Emevi devleti idi. Emeviler; bu olaylar durulduktan sonra ordularını Iran üzerinden Orta Asyaya soktular. Arap-Türk Savaşları bölümünde aktardığımız gibi; bu ordular cihat adı altında kutsallaştırdıklarını yağma ve yok etme politikalarını Türk illerinde acımasızca uyguladılar. Zenginliği yağmalanan, erkekleri katledilen, kadınları ve çocukları esir edilip Şama ve Arabistana götürülen Türkler; bu Arap emperyalizmine karşı direniş ideolojisi oluşturmak zorunluluğunu duydular. Böylece, Islam iklimi içinde kendi kendileriyle benzeşen İmam Ali ve İmam Hüseyinin kaderini keşfettiler.din adına sömürgeleştirme yürüten Emevilere karşı, Türkler direnmek için yine Islam sembollü bir kimlik çevresinde birleşme zorunluluğunu hissettiler. Bu da İmam Ali ailesi ve İmam Hüseyin kimliği oldu. Yeni koşullara uymak için Islam dinine giren Türkler; emperyalist Arap kimliğini temsil eden Emevi Sünniliği yerine Ali yandaşlığını (Alevilik) benimsediler. Bu konuda dayanaklarını güçlendirmek için de Hüseyni bir direniş ve mücadele sembolüne çevirip kendilerinkileştirdiler.
Bu yüzden Türkler; Islam çemberine girerken Alevi kimlikli bir Islam anlayışını benimseyerek ve hatta yaratarak girdiler. Şehirlerdeki Türkler; yönetim ideolojisi olan geleneksel Sünniliği öne çıkartırlarken; kırsal kesimdekiler ve göçebeler ise İmam Ali ve İmam Hüseyin çevresinde ördükleri kendi kültürleri ile bağımsız ve şeriat dışı bir Islam oluşturdular.
Aynı olay, Arap sömürgeciliğinin yağmaladığı Fars illerinde de az çok bu biçimde şekillendi.
Bu nedenle İmam Hüseyin; Emevilerin “Mevali/Köle” ilan ettiği Türk ve Fars ikliminde kurtuluş sembolü ve dayanılacak manevi güç olarak sevilmiş, yüceltilmiştir.
Onun macarasına katılmak, kaderine ortak olmak, aslında Türk milletinin kendi tarihinin bu dönemine dönmesi ve Arap sömürgeciliğine karşı çıkması demektir.
Bu haliyle de İmam Hüseyin; artık Türk halkının bir parçası ve kahramanıdır.
Anadolu Alevileri; İmam Hüseyin sevgisiyle; aslında ıste bu tarihi gerçeklere kuvvetli bir vurgu yapmaktadır. İçimizdeki İmam Hüseyin sevgisi, özgürlük aşkımızın çok uzaklardan yankıyan bir ışığıdır.