"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Alevi Felsefesinde Insan

“Insan, konuşan Kurandır.”
“Insan, kıbledir. Secde edilecek makamdır; mihraptır…”
“Secde eyle ademe Iblis gibi ar eyleme
emr ü nehyin bil Hakkın mekanın inkar eyleme”
Mirati
Alevilik, insani bir duruştur.
Alevi felsefesinin merkezinde insan vardır. Bütün çabalar insana yöneliktir. İnsan kutsal olduğuna inanılır ve bu nedenle de apayrı bir değer verilir. Dinsel kaynaklı olan kutsallık, zamanla dünyacıl hale gelmiştir. İnsan kutsal olduğu, Kuranda açık açık yer alır. Bu felsefenin dinsel boyutunu çözebilmek için, bazı, Kuran ayetlerini aktaralım.
Tin Suresi (95) 4: Biz, insanı en güzel şekilde yarattık. 5: Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık. 6: Yanlız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz sevap vardır.
Bakara Suresi (2) 30, 32, 33, 34: Özet: Bu ayetlerde, Ademin yaratılması, meleklerin ona zorunlu olarak secesi ve Şeytanın secde etmemesi anlatılır.
İnsanın meleklerden bile kutsal olduğunu vurgulayan bu olguya çok önem verildiği için, başka surelerde de geniş geniş anlatılır.
Araf Suresi (7) 71, 72, 73, 74: (Özet: Şeytanın insana secde etmemesi….)
Kaf Suresi (5) 16: And olsun ki, insanı biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadığını biliriz. Biz ona Şahdamarından daha yakınız.
Nisa Suresi (4) 79: (Ey insanoğlu) Sana ne iyilik gelirse Allahtandır; sana ne kötülük gelirse kendindendir.
Taha Suresi (20) 43: (Ey Musa) Firavuna gidin; doğrusu o azmıştır. 44: Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt dinler veya korkar….
Necm Suresi (53) 38: Kimse kimsenin günah yükünü yüklenmez.
Necm Suresi (53) 39: Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi…
Hadid Suresi (57) 10: (…) Içinizden, Mekkenin fethinden önce sarf eden ve savaşan kimseler; daha sonra sarf edip savaşan kimselerle bir değildirler; berikiler, daha üstün derecededirler.
Tahrim Suresi (66) 1: Ey peygamber; eşlerinin rızasını gözeterek Allahın sana helal kıldığı şeye niçin kendine yasak ediyorsun?
Tahrim Suresi (66) 10-11: (Özetle: Peygamber karıları cehenneme, Firavunun karısı cennete gidebilir. Yani, insanlar yaptıklarıyla değerlendirilirler.)
Fecr Suresi (89) 12: O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin? 13: O geçit; bir köle ve esir azat etmek, 14-16: Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır. 17: Sora, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametli olmayı tavsiye edenlerden olmaktır.
Leyl Süresi (92) 17-18: Arınmak için malını veren, en çok sakınan kimse, ondan (cehennemden) uzaktır.
Duha Suresi (93) 9: Öyleyse, sakın öksüze kötü muamele etme. 10: Ve sakın bir şey isteyeni azarlama.
Zilzal Suresi (99) 7: Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. 8: Kim zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.
Kuranda Sad Suresinin 71. ve 72. ayetlerindeki şu bölüm dikkat çekicidir. “Rabbim, meleklere şöyle demişti: Ben çamurdan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan ona üflediğim zamansecdeye kapanın.”
Bu anlatım, insanın Tanrının ruhunda üflenilerek yaratıldığını; yani insanın kutsal olduğunu açık açık ortaya koymaktadır.
Kuranın çizdiği insan potresiningenel özellikleri şudur:
1- Insan, kutsaldır.
2- Insanı Tanrı kendi ruhundan üfleyerek şekillendirmiştir. Yani, insanın manevi varlığı (iç dünyası) Tanrınınki ile aynıdır.
3- Insan bütün yaratıkların en güzelidir.
(Bir rivayete-hadise göre Muhammed, Miracda Allahı sakalsız, tüysüz genç, yakışıklı bir civan biçiminde görmüştür.)
Burada anlatılan insana taban tabana zıt tanımlar da Kuranda vardır. Aleviler; Kuranda insanı yücelten ve merkeze koyan ayetleri öne çıkartırlar.
İnsan yorumunda, iyi-kötü çelişkisi açık açık ortaya çıkar. İnsanın, iyilik yoluyla Tanrıya özdeş bir konuma gelebileceği vurgulanırken; kötülük yoluyla da en aşağılık yaratık haline düşebileceği söylenir…
Alevi felsefesinde insan, genelikle olumlu yönleriyle değerlendirilir… Alevilerin altıncı Imamı Cafer-i Sadık, insanı şöyle tanımlar: “Insanın biçimi Allahın halketme, yaratma gücünü dışa vurduğu en üstün tanıklıktır. İnsan, Tanrının kudret eli ile kaleme aldığı kitaptır. Hikmet ile bina ettiği mabettir. Bütün kainattaki suretlerin bir araya getirilişidir.”
Bu insani biçim, gerçek insan, büyük insan, yüce nefis, ilk akıl, yüce kalem, yüce halife (Tanrının yeryüzündeki halifesi), kutuplar kutbu olarak adlandırılır.
Hz.Peygamber bu gerçekliği şöyle dile getirmiştir: “Allah, Ademi kendi suretinden yarattı.”
Sonra şöyle demiştir: “Allahın ilk yarattığı, benim ve Alinin nurudur. Biz aynı nurdanız.”
Alevi inancında, Muhammed ve Aliaynı nurdandır. Birisi yeşil nur (Hz.Muhammed) birisi de ak nur (Hz.Ali). Bu nur kronolojik tarihin dışındaki zaman içinden, son peygamberle birlikte dünyevi zaman içine girmiştir. Bu nur, uhammede nübüvvet (peygamberlik) nuru, Alide velayet (imamet) nuru olarak biçimlenmiştir. Fakat, bu durum, tek hakikatin iki yüzüdür. Tek varlık halinde Muhammed Ali gerçeği vardır. Peygamberin ölümü ile nübüvvet (peygamberlik) halkası bitmiştir. Fakat, Ali ile başlayan velayet sürüp gelmektedir. Anadolu Alevileri; bu kavramı kendi eski dinindeki “Kün-Ay” (Gün ve Ay) inanışı ile bağlantılamıştır.
a- Insanlık, Tanrı dostu velileri (velayetin temsilcilerini) her zaman bağrında taşıdığı için kutsaldır.
b- Bu velilerin Tanrısal ışıkla donattığı (irşad ettiği, aydınlattığı) topluluk da, Tanrısal kutsallığa ortak olur. Dolaysıyla imamların (12 Imam) bilgisine muhatap olan Alevi insanı, kutsal bir nitelik kazanır. Bu kutsallık, bir tür Tanrının niteliklerine bürünme sayılabilir. Alevilik, aydınlanmayı bütün bireyleri için geçerli sayar.
Aleviler, imamların bilgilerinin varisi oldukları için Tanrısal aydınlanmaya baştan kavuştuklarını ileri sürerler. Bu da onların tarık-i nazenin (ince yol), tarıkün necat (kurtuluş yolu) kesiminden olduklarını gündeme getirir.