Alevi firiyatının oluşmasında temel olan okul, Iraktaki Kufe Okuludur. Gerçi Kufe halkı Ali de dahil Ehl-i Beyt ailesine ikide bir ihanet etmiştir ama İslam içinde egemen kesime direnme fikri, Kufede yeşermiş ve hemen Mısıra sıçramıştır. Mısır halkının çoğunluğu başlangıçta Alevi iken zamanla bu durum tersine dönmüştür.
Kufe kaynaklı isyanlar, gerek Emeviler döneminde gerek Abbasiler çağında sürekli olarak görülmektedir. Buradaki Aleviler, 683ten itibaren “Tevvebin Hareketi”ni yaratarak Emevi Devletinde büyük sarsıntılar yaratmışlardır. Üstüne üstlük burası Alinin başkenti olarak, muhalefet merkezi kimliğini de kazanmıştır.
İkinci büyük okul ise Horasan bölgesi ve Meşhedir.
Meşhed, Alevilerin 12 imam diye kabul ettiği imamlardan sekizincisi olan İmam Rızanın makamıdır.
Emeviler döneminde büyük baskılar gören Ehl-i Beyt üyeleri, kendilerini ya Kufeye ya da Farslıların ve Türklerin bulunduğu bölgeye doğru yönlendirilmişlerdir. Kufenin Arap yönetim merkezine yakınlığı ve sıkı kontrolü, burayı barınma alanı olmaktan çıkartınca, Ehl-i Beyt doğuya yönelmiş ve Horasa, hatta Türkmenistan topraklarında yaşama alanı aramışlardır.
Bu yüzden daha sonraki yüzyıllarda Türklerin arasında Ehl-i Beyt soyundan aileler görülmeye başlanmıştır. İmam Rıza da fikrini yayabilmek için Türklerin arasına doğru gitmiş ve Meşhedde Hakka yürümüştür.
Horasanın ikinci özelliği ise, Horasan Erenlerine kaynaklık etmesidir. Türkler, Horasan bölgesinde Ehl-i Beyt fikriyatı ile karşılaşmışlar ve bundan etkilenmişlerdir. Horasan merkezli okulun yeri, Meşhed olmuş, burada ders görüp Aleviliği benimseyen Türk önderleri, batıya doğru gitmişler ve Anadoluda da Horasan erenleri olarak kabul edilmişlerdir.
Horasana kutsallık katan, İmam Rızadır.
Horasan Türklerin ve Farslıların ortak mekanı olarak Arap emperyalizmine direnişin de olduğu bir alandır.
Burası, aynı zamanda Arap emperyalizminin doğudaki en önemli merkezinin (Örneğin Merv) bulunduğu bir bölgedir.
Araplar İranı, Türkmenistanı ve Türkistanı yağmalamak için burada üstlenmişlerdir.
Buna karşın Türk ve Fars halkları birleşerek Arap muhalefeti ile ciddi bir güç oluşturdular ve 750 yılında Emevi Devletini bu güçler yıktılar. Ebu Müslimin de Horasanlı olduğu düşünülürse, buradan gelen insanların “eren/evliya” kabul edilmelerindeki anlam daha da aydınlanır. Anadolu Aleviliğinde Ebu Müslimin ayrı bir yeri vardır ve onun adına efsaneler yaratılmıştır.
Horasanla birlikte anılan diğer bir Alevi okulu da İranın Kum Kentinde gelişmiştir. Kum Kenti, İmam Rızanın kızkardeşi Masumenin yattığı makamdır. Kent bu yüzden Aleviler tarafından tıpkı Meşhed gibi kutsal kabul edilmiştir.
Kum Kenti bugün de Şianın temel okullarının bulunduğu bir merkezdir. İran İslam Devrimini kuran ideoloji de bu kentte oluşturulmuş, sonra ülkeye yayılmıştır. Günümüzde Anadolu Alevileri için Kum Okulunun artık bir değeri kalmamıştır. Çünkü; orada Ayetullahlar, Sünnilikten daha katı olan bir Şiilik imal etmiş ve özgürlükçü Alevilikten kesin biçimde kopmuştur.
Aleviliğin Türklerce yaratılan büyük bir okulu ise Erdebilde ortaya çıkmıştır. Şeyh safiyüddin isimli bir alimin burada oluşturduğu okul 15. yüzyılın bitiminde İranda büyük bir Alevi devletinin doğmasına yol açmıştır. Anadoluyu etkileyen asıl okul işte Hazarıngüneyindeki Türk kenti Erdebilde ortaya çıkan bu okul olmuştur.
Horasan Erenleri dediğimiz Türk velilerin yarattığı diğer okul ise Orta Anadoluda şekillenen Hacı Bektaş Veli Okuludur. Bu okul; sadece Anadoluda kalmamış; Balkanlarda da Romanya, Macaristan, Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk, Bosna gibi geniş coğrafyada Türk kimliğini İslami bir örtü altında yaşatmıştır. Bugün de bu çoğrafyada Türk kimliği daha çok işte bu okul tarafından yaşatılmaktadır.
Anadolu Aleviliğinin Türk Aleviliği biçiminde tanımlanması, genelde Erdebil ve Hacı Bektaş okullarının ürünü olmasından kaynaklanmaktadır. Erdebil Okulunun Anadoludaki etkisi Şah İsmail Hatayi ile doruğa çıkmış; bugünkü cem töreninin bile açılıp bağlanması onun nefesleri ile sınırlandırılmıştır. Safevi-Osmanlı çatışması ile Hacı Bektaş Veli Okulunun etkisi yeniden genişlemiştir. Bu iki okul da Horasan Okulunu, arkasında hissetmiştir.
Günümüzde de Sufi Sürekleri denilen ve Şah İsmail çizgisine bağlı oçaklarla Çelebiler arasındaki ayırım sona ermiş; merkez de Hacı Bektaş Veli kabul edilmiştir. Bu gelişme; Alevilik açısından da çok hayırlı sonuçlar yaratmış; birlik ancak bu merkez çevresinde şekillenmiştir. Bu birlik oluşturma halen sürmektedir. Günümüz Alevilerinin ve Bektaşilerinin tümü Hacıbektaş ilçesinin Aleviler için bir eğitim üssü haline getirilmesini istemektedirler.