"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Kasım ve Fatıma

Hürün olayını burada bırakarak, bir gece önce olan önemli bir olayı anlatalım: Muharremin sonuncu gününe Aşura denildiği gibi, dokuzuncu gününe de Tasua denir. Ayın dokuzuncu, Tasua gününün akşamıydı.
İmam Hüseyin, ertesi günü bütün Ehl-i Beytin öldürüleceğini anlamış, hayatının bu son gecesinde kardeşi imam Hasanın ölürken yaptığı bir vesiyeti yerine getirmeye karar vermişti.
İmam Hasan, içtiği zehrin etkisiyle öleceğini hissetiği zaman, imam Hüseyine birçok şeyler vasiyet etmiş ve bunların arasında da: Oğlum Kasımın, kızın Fatimeyi derin bir aşkla sevdiğini biliyorum. Fatime, henüz küçüktür. Evlenecek yaşta değildir. Ama büyüdüğü zaman onu Kasıma ver. Sakın oğlumu mahzun etme… demişti.
Kasım, amcası Hüseyini çok severdi. Onun bu facialı hayatına, memnuniyetle katılmıştı. Fatimeye olan aşkını da kalbinin en derin yerine gömmüştü.
Şimdi imam Hüseyin, imam Hasanın bu vasiyetini hatırlayınca, derhal eşini çağırmış: Çabuk, kızım Fatimeye, en güzel elbisesini giydiriniz. Onu, bir gelin gibi hazır ediniz… demişti.
Kadınlar, imam Hüseyinin maksadını derhal anlamışlardı. Susuzluktan, heyecan ve acıdan üzgün bulunan fatimeyi ortalarına alarak, göz yaşları içinde ona en kıymetli elbisesini giydirmişler, bugünün felaket ve yasını göstermek için yüzüne siyah bezden bir duvak örtmüşlerdi.
İmam Hüseyin, Kasımın elinden tutmuş, çadıra getirmişti. Bu talihsiz sevgilinin elini, bahtsız kızı Fatimein eline vermiş: Sizi, dünyanın en acı felaketi karşısında, birbirinize nikah ederek, birleştiriyorum. Biliyorum ki, bu felaket, pek kısa bir zamanda sizi birbirinden ayıracaktır…. ama, cesur olun. Çünkü, fani dünyanın bütün zevkleri, sevinçleri, elemleri, kaderleri gibi, bu ayrılık da geçicidir. Evet, bugün, ayrılacaksınız. Ama yarın cenneti alada birbirinize kavuşacaksınız. Orada hayat, ebedidir. Siz de ebediyet içinde, gerçek bir mutlulukla, sonsuz bir hayat yaşıyacaksınız… demişti.
Ateşler içinde yanan iki el, birleşmişti. Uzun zamandan beri süren saf ve içten aşkın son ve çoşkun dalgası, bu ateşli eller aracılığıyla birinin kalbinden ötekine geçmiş, bu iki genç ve körpe vücudu, zangır zangır titretmişti.