Bu kollardan biri, uzaktan, deveye binmiş bir süvarinin geldiğini görmüş, ona doğru ilerlemişti. Süvari, Türk şivesiyle söylenen bir Arapça ile; imam Hüseyini görmek istediğini söylemiş ve derhal imam Hüseyinin yanına getirilmişti. Bu adamın adı Durmazdı (Teberi tarihi).
Durmaz: Ya Hüseyin!… Sizi almaya geldim. Bizim köyümüz birkaç mil uzaklıkta, sarp ve kayalık bir yerdir. Orada düşmanın zafer bulması ihtimali yoktur. Kabilemizin hepisi de babanız imam Aliyi seven Türklerdir. Seni, rüzgar gibi uçan devemle düşmanın içinden kaçırırım… demişti.
Bu sırad, imam Hüseyinin sahabeleri arasında bulunan Türkler, baş başa vermişler; hareretli müzakereye girişmişlerdi. Bu Türkler, Azerbeycanlı Müslim ile onun oğlundan imam Hüseyinin en sadık dostlarından sayılan Gulam Sad Hüseyin adını taşıyan Kutlamışla, imam Hüseyinin özel hizmetlerine bakan Firuzandan mürekkepti.
Bunlar; kendi aralarında yaptıkları bir müzakereden sonra; gecenin karanlığından yararlanarak imam Hüseyini gizlice kaçırmaya karar vermişlerdi.
İmam Hüseyine karşı beslediği sonsuz aşk ve sevgi ile ünlü Müslim, imam Hüseyine gelmiş, Durmazla gitmesi için pek çok ricada bulunmuş ve: Ya imam!… Burada hep beraber bir ölüm cemberi içindeyiz. Bizim, yaşayıp ölmemizin hiç önemi yok. Onun için, kendimizi düşünmüyoruz. Ancak seni ve Ehl-i Beyti kurtarmak istiyoruz. Sen buradan çıkarsan bu adamlar artık Ehl-i Beyte kastedemezler… demiş ve imam Hüseyinin öteki ashabı da bu hususta ısrarda bulunmuşlardı.
Durmaz, yine söze karışarak: Yel gibi uçan, bir hamlede düşman saflarını aşmaya muktedir olan devemle, müsaade et, seni alayım, köyümüze kaçırayım. Orası, bir kartal yuvası gibi sarp ve kayalıktır. Bizi orada kimse bulamaz. Bulsa da, kolay kolay ele geçirmeyi başaramaz. Bir süre orada saklanırız. Sonra, doğruca Horasana veya Azerbeycana kaçarız… demişti.
İmam Hüseyin, bu sözleri büyük bir memnuniyetle dinlemiş; sonra, gülümseyerek, Durmazın sırtını okşamış: canabı Hak, Ceddim Muhammed senden ve senin neslinden hoşnut olsun. Sadakatine teşekür ederim… Ama, artık buradan bir adım bile uzaklaşmak, benim için mümkün değildir… diye cevap vermişti.
Durmaz, imam Hüseyini götürmeyi başarmayınca, yine gecenin karanlıkları arasından sıyrılarak, köyüne dönmüştü.