"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Son buluşma

İmam Hüseyin, etrafını çeviren felaket çemberinin her an biraz daha sıkıştığını hissetmişti. Ehl-i Beytin ve sahabının bu felaket çemberi içinde, dayanılmaz azap ve işkencelerle yok edileceğini düşünerek, artık vicdanının acısı son hadde gelmişti.
En sevgili ve zeki kölesi Gulam Farsı çağırarak: Git Ömeri gör. Söyle… Eğer mümkünse, kendisiyle son bir defa konuşalım…. demişti.
Gulam Fars, derhal bir ata binerek düşman karargahına gitmiş; bu emri, Sadın oğlu Ömere bildirmişti.
Ömer, İbni Ziyadan korktuğu için bu buluşmayı birdenbire kabul edememiş ve İbni Ziyadın özel olarak gönderdiğiadamlarını toplayarak bunlarla müzakereye girişmişti. Onlar bu buluşma isteğini, artık imam Hüseyinin teslim olmaya karar verdiğine inanarak: Git, görüş… demişlerdi.
Bunun üzerine Ömer, atına binmiş; imam Hüseyinin karargahına doğru ilerlemişti.
İmam Hüseyin, Ömerin geldiğini görür görmez, yanına kardeşi abbas ile büyük oğlu Ali Ekberi alarak, ona karşı gitmişti. İki taraf, iki karargahın arasında birleşmişlerdi.
İmam Hüseyin, kalbinin elem ve acılarını gösteren bir hüzünle söze girişmişti:
→Ya İbni Sad… Ceddim Muhammde karşı fedakarlıkta bulunan baban Sad ibni Vakkas, sana, sana Ehl-i Beyt hakkında hiç bir şey söylemedi mi?
→Söyledi… Ya Hüseyin!…
→Ne söyledi?… «Ümmeyeoğullarının iğrenç emellerine şu fani dünyanın dört günlük ihtiraslarına tabi ol da, Ehl-i Beyti susuzluktan helak et, mi dedi? Düşünmüyor musun ki, baban, Ehl-i Beyte karşı olan saygı ve sevgisini, her vesile ile göstermişti. Halbuki sen, bunun tersini yapıyorsun. Muhammedin suçsuz torunlarını, şu çorak çöllerde bir yudum sudan yoksun bırakıyorsun. Söyle: Yaptığın bu iş, revayı Hak mıdır?.»
Ömer, başını önüne eğmiş, bir süre düşündükten sonra, ağır ağır cevap vermişti: hakkın var, ya Hüseyin… Ama ne çare ki ben, Yezidin emrindeyim. Eğer onun emirlerine itaat etmezsem, Şamda, Basrada, Kufede bulunan bunca emlak ve akarımı kaybederim.
→Bundan mı korkuyorsun? Tek sen, Ehl-i Beytimle ashabımı şu acıdan kurtar… Hicazdaki bütün emlakımı sana vereyim.
→Ala… Ama, bir şey daha var ki, onu unutuyorsun. Ya Hüseyin…
→Nedir?…
→Yezidin öfkesini… Ondan nasıl kurtula bilirim? Yezidin hükmü, Hicaza da şamildir (kaplayan, kapsayan).
→Ya Ömer!… Şunu bil ki, Allahın öfkesi, Yezidin öfkesinden çok büyüktür. Asıl ondan kork. Asıl ondan titre… Görüyorum ki, dünyanın hırs ve tamahı, senin gözlerini bürümüş. Ama, ceddim Muhammed ve babam Alinin hakkı için söylüyorum ki, sen dünya da, ahirette de mutluluktan yoksun kalacaksın. İki cihanda kötü adlı ve hacil (kederli, üzgün) olacaksın.
İmam Hüseyin, gözlerini çıkarcılık ve ihtiras bürümüş olan bu taş kalpli adamdan hiç bir hayır ve yardım gel