"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Müslimin çocukları

İbni Ziyad, Müslimin iki küçük oğlunun Kufede bulunduğunu işitir işitmez, hemen emir vermiş: Bu çocuklar derhal bulunsun… bana getirilsin!… demişti.
Kahraman Müslimin al kanları henüz kurumadan, iki suçsuz evladının da bulunması için İbni Ziyadın adamları, hemen o anda aramaya girişmişlerdi.
Her tarafta tellallar bağırmış, Müslimin çocuklarını saklayanlar ölümle tehdit ve yerlerini haber verenlere mükafatlar vaat edilmişti.
Mükafat vaadi, yine bir takım casus ve fitnecileri harekete geçirmişti.
Ehl-i Beyt taraftarlarının birçokları sorgulara çekilmiş; yeni bir zulüm baş göstermişti. Bu iki suçsuz çocuğu, kıymettar birer emanet gibi evinin kuytu bir köşesinde saklayan Kadı Şureyh; evinin basılacağını ve çocukların bulunacağını düşünerek, çok acılı dakikalar geçirmekteydi.
İşte tam bu sırada Basradan gelen bir kervanın, şehir kenarına konarak ertesi gün Medineye hareket edeceğini haber almış, bu iki kıymetli emaneti, bu kervanla Medineye göndermeye karar vermişti.
Çocuklara bu kararı bildirmek için onları yanına getirmişti. Mensup oldukları hanedanın bütün seçkin niteliklerine sahip olan bu zeki ve hassas çocuklar, Kadı Şureyhin odasına girip de, onun kederli ve üzgün yüzünü görür görmez: Ya Şureyh!.. bize niçin böyle bakıyorsun? Gözlerinde, bizden gizlemek istediğin yaşlar var…. Yoksa babamıza bir halmı oldu? demişlerdi.
Kadı Şureyh, artık kendini zaptedememişti. Bu iki suçsuz yavruyu bağrına basarak, ağlamya başlamıştı.
Çocuklar birbirine sarılmışlar, acı göz yaşları dökerek: Bu garip diyarda babamızdan yoksun kaldık. Şimdi biz ne yapacağız! diye feryat ve figana başlamışlardır.
Kadı Şuereyh, onları güçlükle teskin ve teseli edebilmiş: Size bütün hayatınızda, babanızın yokluğunu hissettirmek istemezdim. Fakat görüyorum ki, hayatımı bile sizin uğrunuzda feda etsem, yine sizi savunamam… Burada, büyük tehlike içerisindeyiz. Sizi bu tehlikeden kurtarmak gerek. Onun için bağrıma taş basacağım. Bu acı mecburiyetle sizden ayrılacağım. Kufe yakınında bulunan kervan başkanına teslim ederek, sizi Medineye yollayacağım.
O kadar sevdikleri babalarının feci ve kanlı akıbetini öğrenen çocuklar, artık ondan ümitlerini kestikleri için: Evet, bir an önce Medineye gidelim. Hiç olmazsa anamızın kolları arasında kalbimizin acılarını dindirelim… demişler; kervana katılmayı uygun bulmuşlardı.
Kadı Şureyh; bu iki yavruyu Esad adındaki kölesine (Bazı tarihler Esad, Kadı Şureyhin oğlu diye yazarlar.) teslim etmiş; kent dışındaki hurmalıklar altına konmuş olan kervana göndermişti.
Esad, bu çocukları kervan başkanına teslim edecek; her biri için de yüzer dirhem verecek, bu iki suçsuz yolcunun rahatça seyahatlerini sağlayacaktı.
Esad, çocukları almış; tenha yollardan dolaşarak, şehir dışına çıkarmıştı. Hurmalıklara giderek kervanı aramış, ama bir saat önce hareket eden kervanın taze izlerinden başka bir şey bulamamıştı.
Esad, çocuklarla kısa bir müzakereye girişmişti. Onları, tekrar şehre getirmek istemişti. Fakat çocuklar; İşte, kervanın izleri görülüyor, biz koşar, yetişiriz… demişler; bir an önce analarına kavuşmak için bu fikirde ısrar etmişlerdi.
Esad, daha fazla ısrar etmemişti. Çocukların gözlerinden öperek onları Hakkın mukadderatına bırakmak zorunda kalmıştı.
Çocuklar, izleri takip ederek çöle atılmışlardı. Fakat biraz sonra yollarını şaşırmışlar, ağlaya ağlaya şehre dönmek zorunda kalmışlardı. Tam kente girecekleri zaman da, İbni Ziyadın casusları tarafından yakalanmışlardı.
İbni Ziyad, çocukların yakalandığını duyar duymaz, derhal huzuruna getirtmiş, kendisi sorguya çekmişti ve sonra, bu iki suçsuz yavruyu, Darülemarenin zindanına attırarak Yezide derhal bir mektup göndermiş; biri henüz yedi, öteki de sekiz yaşında olan bu iki küçük tutuklu hakkında, ne muamele yapacağına dair direktif istemişti.