(Abdullah Abbas, Peygamberin amcası Abbasın oğludur. abdullah Ömer, ikinci halife Ömerin oğludur.)
İmam Hüseyinin bu kararını duyan Abdullah Abbas, Onu ziyarete gelmişti. Bunlar konuşurlarken, Abdullah Ömer de geldi ve imam Hüseyine: Ya Hüseyin!… Kufelilerin Ehl-i Beyte yakınlıkları fenalıkları bilmez değilsin… Onlar, baban Aliye ve kardeşin Hasana nasıl vefasızlık ettiler, elbette unutmamışındır. Seni davetlerine ve sana yardım edeceklerine önem vermemelisin!…. demiş ve imam Hüseyinle aralarında şu sözler geçmişti:
→Ya Abdullah!… sen benim hakkımda ne düşünüyorsun?…
→Ben, senin hakkında daima iyilikten başka bir şey düşünmem. Sen, ceddin Resulullahın Ravzası bulunan Medineye dönmelisin. Medineliler, sana yardım etmekten çekinmezler.
→Ben Medinede evimde oturmuş, hiç bir şeye karışmadığım halde, Yezidin memurları beni tazik ettiler. yezide biat için bana cebir ve tehditte bulundular. Şimdi, Medineye gider, evimde oturur ve hiç bir şeye karışmasam bile, yine beni kendi halime bırakmazlar. Bir yerde gizlensem. Beni arar, bulurlar ve Yezide biat etmek için ölümle tehdit ederler. Ya Abdullah!… benim, Yezide biat etmemi doğru bulur musun? demişti.
→Abdullah Ömer de: Haşa… Sizin gibi yüksek ahlaka sahip bir zatın, Yezid gibi bir fasık ve facire biat etmesini asla teklif edemem….. demişti.
Abdullah Ömer, gittikten sonra, imam Hüseyin, Abdullah Abbasa: Ya İbni Abbas, sen ne dersin, bir toplum hakkında ki; onlar beni doğduğum yerde ve akrabalarımın arasından sürüp çıkardılar, ceddeim Resullahın ziyaretinden beni yoksun ettiler ve beni öldürmek istediler. Benim ise bir yerde karar edecek halim yok…. Halbuki ben, kimseye fenalık etmemiş; hiç bir şeye karışmamış, kendi evimde oturmuştum.
→Ya Hüseyin!… Sen, insanların en iyisinin oğlusun. Senden uzaklaşanlar, hayatta nasip almazlar. Sana yardım edenlerse, borçlarını eda etmiş olurlar.
İama Hüseyin, İbni Abbasın bu sözlerini duyunca: Ya Rabbi!… Sen tanık ol… demiş! İbni Abbas da: Canım sana feda olsun. Senin bu senin bu sözlerinden anlıyorum ki, kendi şahadetini bana anlatmak istiyorsun ve benden yardım diliyorsun. Allaha yemin ederim ki, senin önünde ölünceye kadar kılıç vursam ve ellerim de kesilmiş olsa; yine borcumu eda etmemiş olurum… demişti.
İbni Abbas, imam Hüseyinin Kufelilerin çağrısına gitmeye karar verdiğini anlamıştı.