Kufe eşrafından bir kısmı, vaktiyle hem imam Aliye, imam Hasana yaptıkları muamelenin vicdan azabını çekiyorlardı, üzerlerinde bu lekeyi silmek istiyorlardı.
Süleyman Huzai adında biri, başa geçmiş; Bu fikirde bulunan eşrafı, evine davet etmişti ve onlara: Yezid, imam Hüseyini şidetle takip ediyormuş. Onun için imam Hüseyin, bütün Ehl-i Beyti toplayarak Mekkeye nakletmiş, böylece kurtulmuş….. Fakat Yezid, bu takipte devam edecek; sonunda Onu ele geçirecek, öldürecektir. Biz bu fırsatı kaçırmayalım. İmam Hüseyini, Ehl-i Beyti ile buraya çağıralım. Önce onun hayatını kurtaralım. Sonra da, müslümanların başına musalat olan Yezidi ortadan kaldırmayı düşünelim… demişti.
Süleymanın bu teklifi, dinleyenlerin hoşuna gitmiş, hemen oradan imam Hüseyine bir de davetname yazılmasına karar verilmişti.
Yazılan mektup fevkalede etkiliydi. Bu toplantıda bulunan Kufeliler, eski hatalarını itiraf ederek, acıklı bir lisanla imam Hüseyinden af istemekte ve Kufeye geldiği takdirde, tamamiyle emniyet ve canlarını, uğrunda feda etmeye hazır olduklarını yazmaktalardı.
İmam Hüseyin, aldığı bu mektuba cevap vermemişti. Mektubu getirenlere, ne evet, ne de hayır demişti. Çünkü, Mekkede Yezidin adamlarının tazyiki son haddi buluncaya kadar sabretmeye karar vermişti.
Fakat Kufeliler, imam Hüseyinin peşini bırakmıyorlardı. Bu mektuptan sonra, kufe eşrafından iki kişi (Beşir ibni Musbirissaydani ve Abdurrahmanilarhi) Mekkeye gelerek, imam Hüseyinin huzuruna girmiş ve ayaklarına kapanarak: Ya Hüseyin!… Bizim hatamız çoktur. Fakat senin af ve keremin bizim hatamızdan daha büyüktür. Sen, Resulü Ekremin torunu ve imam Alinin oğlusun. Alem, zulüm ve delalet içinde kalmıştır. Bize imamet edecek başka kimse yoktur… gibi sözlerle, imam Hüseyinin hissiyatını kışkırtmaya başlamış ve Kufe eşrafı tarafından yazılan elli mektubu imam Hüseyine vermişlerdi.
Bu mektuplardan sonra birçok mektuplar daha gelmişti. Kufeliler, eskide yaptıklarından dolayı utanç ve acı duyarak üst üste ricalarını tekrar etmişler; muhtelif araçlarla imam Hüseyine yüz yirmi mektup ve bir çok ricalar göndermişlerdi.
İmam Hüseyin, Kufelilerin bu ısrarına karşı onlara şu cevabı yazmıştı:
«Mektuplarınızı aldım. Bana ve hanadanı nübüvvete gösterdiğiniz sevgi, malumum oldu. babama ve kardeşime reva gördüğünüz hareketlerden pişman oldunuz. Davetinize uymayı farz bildim. Amcam oğlu Müslim bin Akiyli tarafınıza gönderdim Ona yapacağınız biat bana yapılmış demektir.
«Müslim, gerekirse direktifi size verecek ve bana durumu bildirecektir. Ben de geç kalmaz, Kufe tarafına gelirim..»