Cude, imam Hasanın su içtiği zehirledikten sonra, önce odasına çekilmiş, sonucu beklemişti. Zeynepin ağlayarak imam Hüseyinin odasına koştuğunu görür görmez, derhal sessizce evi terk etmiş, doğruca Ensvanenin kulübesine gitmişti.
Mervan, orada beklemekteydi. Cude, koşmaktan ve heyecandan bitkin bir halde kulübeye girince, aralarında şu kısa konuşma geçmişti:
→Ne haber, Cude?…
→Bitti. Her şey bitti. Artık Hasan, son demlerini yaşıyor.
→Kaçmak için hazır mısın?…
→Hazırım…
→Haydi…
Mervan Cudeyi elinden tutmuş, orada bağlı olan hecine (bir nevi deve, cevik deve) doğru sürüklemişti.
Peygamberin sevgili torunu, kan kusarak can verirken: onu zehirleyen eşi, Mervanın hecine sıçramış, bu cinayet ortağına sımsıkı sarılmış: Sür, Mervan…. Bu felaket çevresinden bir an önce uzaklaşalım!…. demişti.
Mervan, hissiz bir kahkaha atmış, başını arkasına çevirerek: Yani… mutluluğa bir an önce kavuşalım, değil mi? diye cevap vermişti.
Cude ile Mervan, kuş gibi uçan hecinin üzerinde Şama doğru gidedursunlar, imam Hasanın ölümü, Medinede birtakım önemli olaylara sebebiyet vermişti.
İmam Hasanın evinden taşan feryad-u figan, Medinenin her tarafına yayılmıştı. Herkes, katilin kim olduğunu öğrenmek istemişti. Ama, imam Hasanın evinde bulunanların hiç biri buna açık cevap verememişti.