Cudenin kalbindeki kin, gayiz ve ihtiras ateşleri alevlenmişti. Bir gün, fırsat bularak bir abaya bürünmüş. Ensvanenin evine gitmiş, orada Mervan ile görüşmüştü.
Mervan, Ensvanenin sözlerini tekrar ettikten sonra, bu sözlerin tutulacağına dair Cudeye teminat vermiş, ondan sonra da, meşin bir kese içinde bir mendil göstererek: Hasanı zehirlemek hususunda, katiyen güçlük çekmeyeceksin… Şu mendili al… Onun vücudunu bununla sil, yeter…. Bu mendildeki zehir, derhal Onun vücudunun muhtelif noktalarına yayılarak, onu öldürecek; seni de dünya mutluluğunun en yüksek mertebesine eriştirecektir…. demişti.
Cude, nefsi ile uzun bir mücadele geçirmişti. Zevci (Eş, kadını) imam Hasana karşı kalbinde hissettiği kızgınlığın etkisine yenilirken, buna başka bir kuvvet de katılmıştı.
Vaktiyle, Nehrivan savaşında, Cudenin akrabasından bazıları, imam Alinin askerleri tarafından kılıçtan geçirilmiş ve bu da bütün aile efradı gibi, Cudenin kalbinde vakit vakit acısı hissedilen acı meydana getirmiştir.
İşte şimdi, bu etkiler altında kalan Cude, Mervanın teklif ettiği cinayeti kabul etmiş: Pekala… Bu işi yaparım… Ancak şu var: Hasan artık eskisi gibi bana rağbet etmiyor. Bu mendili kullanmak için onu odama davet edersem, şüphelenebilir ve davetimi reddedebilir… onun için başka bir araca baş vuralım. Ona ya bir şey yedirelim veyahut bir şey içirelim… diye cevap vermişti.