"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Cude

Ensvane, doğruca imam Hasanın evine gitmişti. Cudenin odasına girerek: Ya Cude!… Şamdan, amcamın oğlu geldi. Yarın, onunla önemli bir işimiz var. Onun için hizmetine bugün geldim… dedi ve Cudenin verdiği çamaşırları yıkamak için işe girişti.
Ensvane, Cudenin hoşuna giderdi. Çünkü, o, bir taraftan da birtakım tuhaf fıkralar anlatırdı. İşte şimdi de Cude, onun karşısına geçmiş: Haydi bakalım Ensvane… birkaç hikaye söylede dinleyelim…. demişti.
Ensvane, etrafına göz gezdirdikten sonra, ciddi bir tavır alarak: Ya Cude!… bugün sana hikayeden değil, gerçekten söz etmek isterim… diye cevap verdi.
Ensvanenin ciddi bir tavırla söylediği bu sözler, Cudeye hayret vermişti. Onun, karşısına çömelerek sormuştu:
→Gerçekten mi?…
→Evet…
→Ne gibi gerçekten?
→Bunu söylemeden önce, senden teminat isterim.
→Ne teminatı?…
→Söyleyeceğimi hiç kimseye sölemeyeceğine dair.
→Anamın, babamın ve bütün kabilemin üzerine yemin ederim.
→Öyleyse, bana biraz daha yaklaş, iyice dinle: Şamdan gelen halamın oğlu, halife Muaviyenin sarayında seyistir. Halife onu, , oğlu Yezidinhizmetine vermiştir. Onun için halamın oğlu, çok zamanlarını Yezidin yanında geçirmektedir…. Bilir misin Cude: bir gün Yezid, sarhoşluk arasında, yanında bulunanlara ne demiş?… Mutlaka eşim, Hasan veyahut kardeşiHüseyin aleyhine bir şey söylemiştir….
Hayır…. hayır… Halamın oğlunun söylediğine bakılırsa, dünyanın en büyük servet ve saltanatı içinde yaşayan Yezid; Medinenin bir köşesine çekilen ve senin gibi güzelliği gözler kamaştıran bir eşi varken, her gün bir karı tazeleyen Hasanla katiyen meşgul değilmiş… işte Ensvane, bu gibi sözlerle Cudein aklını çalmaya çalışıyordu.
→E… o halde Yezid neden söz etmiş?
→Senden….
→Benden mi?… Ne münasebet!…
→Halamın oğlunun söylediğine göre, senin ne müstesna bir güzelliğe malik olduğundan söz açılmış , Yezid, dayanamamış; «Cude benim eşim olsaydı, gözlerini çevirip de başka bir kadının yüzüne bakmazdım. O, tam bu saraylarda, bu debdebe ve saltanat arasında yaşamaya laik bir kadındır. Ne yazık ki, Hasan gibi birisine düşmüş… Zavallı kadın her gün üstüne gelen ortaklar içinde kim bilir ne acı azaplar çekiyor….» diye bağırmış.»
Ensvanenin bu akıl çalar sözleri karşısında şaşırıp hayrette kalmış; ne cevap vereceğini şaşırmıştı.
Cudenin yüzüne göz ucu ile bakan kurnaz Ensvane, onun bir anda sarsıldığını görür görmez, bu fırsatı kaçırmamıştı: Ya Cude!… Yezidin bu sözlerine karşı, ne düşündüğünü bilmem…. ama, ben genç ve senin gibi güzel bir kadın ve özelikle senin gibi, kocam tarafından her gün ayrı bi istiskale maruz kalsaydım, Yezidin bu teklifini cana nimmet addederdim… Malum ya, şu dört günlük dünyanın sonu, nihayet ölüme dayanıyor…. İnsan bu dünyaya sevmek ve sevilmek ; zevk ve mutluluk içinde ömür geçirmek için gelmiştir. Senin gibi taze bir gülün, burada, bu izbe, dar ve karanlık odalarda solup gitmesine, ne Allah razı olur, ne de kul. Şimdi, senin gibi bir kadının hakkı, kocası tarafından çoskun bir sevgi ile sevilmek…. Cennet gibi sarayların ve bahçelerin içinde huriler gibi salınıp gezmektir…. Ne yazık ki, sen burada, iki günde bir, yeni bir sevgiliden zevk alan Hasanın abası altında, o nazenin ömrünü israf ediyorsun… demişti.
Bu sözler Cudeye büsbütün şaşkınlık vermişti. Uzun uzun düşündükten sonra, derin derin içini çekmiş, mütevekkil bir lisanla: Ne yapalım Ensvane?… Kısmet…. diye cevap vermişti.
Cudenin fikrini bu mecraya sokan Ensvane, artık günlerce onu tamamıyle kendine ram(bayun eğen, kendini başkasının boyunduruğu altına sokan) ettikten sonra: Artık sana açıkça söyliyeyim Cude: Dünyanın en büyük ikbal ve saadeti, ayaklarının ucuna kadar gelmiştir. Şamdan buraya gelen, benim halamın oğludeğil; halife Muaviyenin gizli yakınlarından olan Mervandır. Muaviye, bu adamı mahsus senin için göndermiştir. Hasanı zehirleyip de vücudunu ortadan kaldırırsan, Muaviye, hem sana elli bin dirhem verecek, hem de oğlu Yezidi sana nikah edecektir…… Bana inanmazsan, gel, Mervan ile görüş…. demişti.