Ensvane, keseyi daha kuvvetle gögsünde sıkıyor ve mırıldanıyordu: Bu para, ölünceye kadar beni açlıktan kurtarmaya yeter; ya Mervan!… bu parayı gerçekten bana veriyorsun, sana söylediğim acı sözlerin hepsini geri alıyorum….
→Ya Ensvane!… mutluluğa kavuşmak ve felakete uğramak… bunlar, biraz da insanların kendi elindedir… Ben, bana söylediğin acı sözleri, affediyorum ve şimdi, sana soruyorum: Bu paranın üç, beş, hatta on katını kazanmak ister misin?…
→Ya Mervan!… vaktiyle beni ilk günaha sürüklediğin gibi, bu günde aklımı başımdan alıp beni deli etmeye mi geldin?
→Hayır, Ensvane… sana hiç bir kastım yok… ben, sadece sana bir iyilik etmeye geldim. Yanlız şu var ki…bu iyilik karşılığında senden bir hizmet isteyeceğim….
→Benden bir hizmet mi?… şu halde sen çıldırmışsın, Mervan!…
→Niçin?…
→Benim koca bir günlük hizmetimin karşılığı, ancak bir avuç hurmadır.. beş yüz yıllık ömrüm olsa ve bu beş yüz yılı da sana hizmete ayırsam, gene bu paranın karşılığını ödeyemem…
→Hayır… hayır… senden beklediğim hizmet, büsbütün başka… öyle, yıllarca hizmete ihtiyaç yok. Ancak beş, on dakikalık bir iş…
→Hey Allahım! Aklımı sana amenet ediyorum… beş, on dakikalık hizmet için bir kese dolusu para?… bu, hiç inanılır şey mi?…
→Gel şuraya, karşıma oturda sana anlatayım. Ensvane, keseyi koynuna sokmuş, Mervanın karşısına oturmuştu…
Mervan ciddi bir durum alıp sesini hafifleterek sormuştu:
→Her gün, birçok evlere girip çıkıyorsun, değil mi?
→Evet…
→Bunlar arasında, tabii Hasanın evine de uğrarsın. Orada da bazı işler yaparsın?…
→Hangi Hasanın?…
→Canım… imam-ı Alinin oğlu… Sabık halife…
→Haftada iki, üç gün oraya da uğrarım, yarın gidip çamaşırlarını yıkayacaktım…
→Ala… şu halde, Hasanın zevcesiyle görüşürsün, değil mi?…
→Tabii…
→Sanırım, bunlardan Eşasın kızı Cude ile iyi görüşürsün…
→Zaten beni işe çağıran odur…. zavalı kadın, bana, hem iş gördürür, hem de derdini yanar.
→Derdini mi yanar?….
→Evet… Hasanın zevcesi Cude kadının bayağı derdi var….
→Çok ala… şu halde, senin işin çok kolaylaşıyor Ensvane:
→Hangi işim?…
→Dur, şimdi söyliyeceğim… Fakat, o işi söylemeden önce seni uyarayorum: sana sağlıyacağım servetin yanında, bir de şu hançer var… söyle bakalım, o serveti mi tercih edersin, yoksa bu hançeri mi?….