"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Muaviyenin saltanatı

Artık rakipsiz bir hükümdar olan Muaviye, bu büyük zaferden son derece sevinmişti. O gün akşama kadar bütün Kufe halkı ile civarından gelen kabile başkanlarının biatlarını kabul etmişti. Fakat akşam olup da ortada, imam Hasanın küçük kardeşi imam Hüseyini göremeyince, kalbine bir şüphe girmiş: gelsin, Hüseyin de bana biat etsin… diye haber göndermişti Muaviye.
İmam Hüseyin, bu teklifi şidetle red etmişti: ölüme razıyım. Ama, Muaviyeye biatetmem… diye cevap vermişti.
İmam Hasan, kardeşinin bu hareketini tehlikeli görerek, onu biata zorlamak istemişti. Ama, imam Hüseyin, kendisine yapılan bütün tehdit ve ricaları şiddetle reddetmiş, cidden kahramanca bir inat ve ısrar göstermişti.
O zaman, imam Hasan araya girmiş, Muaviyeye giderek: Ya Muaviye!… Hüseyini bundan fazla zorlamak doğru değil… imam Hüseyin, sana biat etmemek için herşeyi göze almıştır. Eğer daha fazla zorlanırsa, kanlı bir arbede çıkabilir. Onun biatını almaktan vaz geç…. demişti.
Çok kurnaz ve tedbirli olan Muaviye, imam Hasanın bu sözlerine hak vermişti. Anlamlı birşekilde gülümseyerek: Pekala.. Hüseyinin durum mukadderatını da, bırakalım, demişti.
İmam Hasan ile Hüseyin: Peygamberin bu iki bahtsız torunu, Ehl-i Beytleri ile, kendilerine sadık kalan beş, on kişiyi toplayarak melul ve mahzun, Medineye dönerlerken, Muaviye de saltanat merkezine dönmüş; parlak bir zafer alayı ile Şama girmişti.
İmam Hasanın bu şekilde hilafetten çekilmesi, Hicaz halkı üzerinde de önemli etkiler yapmıştı. Çoğu Emevilerle meskun olan Mekke şehri ile daima hakkaniyet ve tarafsızlığını korumuş olan Medine şehri arasında yine bir gerginlik baş göstermişti. Bu arada bu iki beldenin birbirine uymayan birer özelliği vardı.
Mekkedeki Emeviler, bütün ticaret işlerini ve servet kaynaklarını ele geçirmişlerdi. Bunun için, büyük bir sefahat ve servetle ömür sürmektelerdi. Zaten eskiden beri Mekkede kumar; içki ve fuhuş adet hükmüne girmişti. İslamiyetin meydana çıkışından sonra, ilk iki halifenin zamanında Emevi asıl zadeleri, eski sefahat hayatını canlandırmışlardı.
Güzel kadınların kapılarının önlerinde uzun uzun ya hey… ler çekilerek serenatlar yapılması adet hükmüne girmişti.
Ümmeyenin kardeş oğulları tarafından bir kumarhane açılmıştı. Dini ve ahlaki yasaklar mübah haline gelmişti.
Medine de ise, ciddi ve faziletkarane bir hayat hüküm sürmekteydi. Medine halkı, zaten eskiden beri ilim ve irfanı severdi. Sıkça verilen dini, ilmi ve tarihi konferansları dinlemekten büyük bir zevk ve lezzet duyarlardı. Özelikle şiir ve musiki, Medinede çok ilerlemişti. Kadın, erkek ve hatta çocuklar bile şiirler söyliyerek birbirleriyle münakaşalara girişirlerdi.
Medine kadınları arasında çok yüksek musikişinaslar yetişmişti. Hatta bunlardan biri, bir gün yanık sesiyle bir şarkı söylerken, vakarıyle ün yapmış olan halife Ömer bile iradesine hakim olamamış; yolda durarak bu kadının şarkısını sonuna kadar dinlemekten kendini alamamıştı.
Mekke, bütün ruhu ve hissiyatiyle, Emevilerindi. Medineliler sadece Ehl-i Beyte karşı büyük bir eğilim ve sevgi beslemektelerdi.
İşte bu hal ve efkarda bulunan iki şehir ahalisi, imam Hasanın hilafeti Muaviyeye bırakmasını, ayrı ayrı telakki etmişler, Mekkeliler büyük bir sevinç gösterirlerken, Medineliler de, büyük bir acı ve üzüntü duymuşlardı.
İmam Hasan, Medineye geldiği zaman, soğuk karşılanmıştı. Karşısına ilk çıkan Medineli: Ya Hasan!… Sen müslümlerin yüzünü kara ettin…. diye bağırmıştı.
İmam Hasan, birdenbire bu hitap karşısında şaşırmış: fakat, sonra kendisini toparlamış: Beni niçin böyle paylıyorsun? Ümmeyeoğullarının birbiri arkasından başkanlığa geçeceğini, ceddim Resulullah keşfetmemiş miydi? Hatta bundan dolayı üzülürken, Cebrail nazil olup (İnna ateyna…) suresini getirmemiş miydi? Kaza ve kaderin önüne kim geçebilir? diye, kendisini savunmak zorunda kalmışdı.
Ama, imam Hasanın verdiği bu cevap, kimseyi tatmin etmemişti. Durumdan etkili olanların şiddetli tenkit ve muahezelerine maruz kalmaktan bizar olan imam Hasan, artık evinin köşesine çekilmiş, münzevi bir hayat geçirmeye karar vermişti.