Haşimilerin ezeli düşmanı olan Emeviler, imam Alinin iş başına geçtiğini görür görmez Osmanın Osmanın ölümünü bahane ederek derhal harekete geçmişlerdi.
İmam Ali, vilayetler halkını tedirgin eden zulüm ve suüstimalleri ortadan kaldırmak için ıslahata başlar başlamaz, bütün Emevi memurlar isyan etmişlerdi.
Asilerin başına Suriye valisi, Ebu Sufyanın oğlu Muaviye geçmişti. Muaviye, bütün Emeviler gibi, zengindi. Uzun yıllar, Suriye gibi mamur ve ticareti çok bir vilayete bulunduğu için, serveti büsbütün artmıştı.
Muaviye , bu serveti sayesinde kendisini büyük bir taraftar topluluğu sağlayabildiği gibi, üçretli askerlerden kurulu bir ordu da hazırdı.
Muaviyenin bu isyanı imam Aliyi çok üzmüştü. İslam arasında kan dökmekten son derece sakınan imam Ali, Muaviyenin isyanıteskin edecek tedbirler düşünürken, başka bir zorluk da baş göstermişti.
Kufe ve Basra halkı, imam Aliye baş vurarak valilerin azillerini ve onların yerine Kureyş kabilesinin en ünlü erkanından Talha ve Zübeyrin atanmalarını istemişlerdi. (Talha ile Zübeyr, imam Alinin yakın akrabaları idi. Onlar, Osman zamanında, Osmanın akrabalarının iş başına geçtiğini görmüş, kendileri de imam Ali zamanında birer vilayete vali olacaklarını sanmışlardı. Ama, imam Ali, akrabalarından ziyade, halkın menfaatinidüşündüğü için bunları vali yapmıştı.)
İmam Ali, bu imtizamkarane isteği redetmişti. Bununüzerine derhal durumlarını değiştirmişlerdi. Önce Mekkeye, sonra da Iraka kaçan bu iki adam; halkın imam Aliye olan sevgisini düşmanlığa ve isyan şekline çevirmeye çelışmışlardı.
Aynı zamanda eski bir ayrılık ve kızgınlık dolayısıyle, Muhammedin zevcelerinden, Ebu Bekirin kızı Ayşe de asilere katılmış ve onların başına geçerek, imam Alinin hilafetten düşürülmesi için faliyete başlamıştı.
İmam Ali, bu suretle üç kuvvetli isyan cephesiyle sarsılmıştı.bütün bu isyanları doğuran hırs ve menfaat olduğu için bunları teskin etmek kolay değildi….
Nitekim, bu hareketlerden vaz geçilmesi ve boş yere İslam kanının dökülmemesi için; imam Ali tarafından verilen öğütlerin bir yararı görülmemişti. Müttefik asiler, büyük bir ordu toplayarak, imam Aliye karşı saldırıya geçmişlerdi.
İmam Ali, öğüt kar etmeyen düşmanlara karşı savaşmaya mecbur kalmıştı. Derhal topladığı bir ordu ile, Huzeybe mevkiinde muhalif orduyu karşılamış; fakat, birdenbire savaşa kalkışmamıştı. Yeniden birtakım anlaşma çareleri aramaya başlamıştı. Düşman ordusunun karşısına geçerek, Talhayı çağırmış: ya Talha!… Ben, hilafet makamına zorla geçmedim. Hatta geçmekte istemedim. Benden daha ehlisini bulursanız, o makama onu geçirin; önce ben biat edeyim, dedim. Ama, sizler ısrar ettiniz. Bu ağır yükü, omuzlarıma yüklettiniz. Bana en önce biat eden sen değil misin? (imam Aliye en önce Talha biat etmişti. Talhanın bir kolu Uhud savaşında aldığı yaradan çolak kaldığı için, ilk biatın sakat bir adam tarafından yapılması, bazı kimseler tarafından uğursuz addedilmişti.) Şimdi neden bana muhalefet ediyor, boş yere İslam kanının dökülmesine sebebiyet vermek istiyorsun? diye bağırmıştı.
Talha, bu sözlere verecek cevap bulamamıştı. Boynuna asılı olan kılıcını çıkarıp bir tarafa fırlatarak, derin bir üzüntü içinde, ordunun gerisine çekilmek zorunda kalmıştı.
İmam Ali, Zübeyre de seslenmiş; onu da üzecek sözler söylemişti. Zübeyr de bu sözlerden çok üzülmüş: Pekala…. Ben davamdan vazgeçiyorum. Mekkeye dönüyorum, demiş ve hemen devesine binerek Mekke yolunu tuymuştu. (Talha, bir taraf çekildiği zaman, “Ayşeénin adamlarından Mervan: Asileri, Osmanın öldürülmesine teşvik edensendin. Sonra da onun kanını dava ederekbizi buralara getirdin. Şimdi Alinin sözleri üzerine, bir tarafa çekildin. Bu dönekliğin cezasını görmelisin, diye uzaktan onun üzerine bir ok çekmiş, Talhayı öldürmüştü.
Zübeyre gelince; o da meydanını terk ederek, üzgün bir halde, Medineye dönerken, yolda eski hasımlarından Amr bin Cürmur kendisini bastırarak başını kesmiş; bu kesik başla kılıcı, imam Aliye getirmişti. İmam Ali, Zübeyrin kanlı başını görünce, son derece üzülmüş; katilin başını bir kılıç darbesiyle uçuruvermişti.)
Ayşe ordusundaki Emeviler, Talha ile Zübeyrin üzülerek ayrıldığını görünce, bunun asiler üzerinde fena bir etki yapmaması için: imam Alinin sözlerine kapılmayan…. Osmanın ölümüyle ilgilidir. Katilleri,kitap ve sünnet üzerine öldürmesi gerekirken, bunu yapmadı ve onlara göz yumdu…. gibi sözlerle halkı çoşturmaya başlamışlardı.
Artık iki ordu birbirine girmişti. Kısa bir savaştan sonra, imam Alinin ordusu büyük bir üstünlük kazanmıştı. Muhalif ordunun merkezinde ve bir deve üzerinde esir edilen Ayşe, imam Alinin huzuruna getirilmişti. (Bu savaşta Ayşe, deveye bindiği için, bu savaşa Cemel (deve) savaşı denildi.)
İmam Ali, Ayşeyi saygı ile karşıladıktan sonra: ya Ayşe!…. Sen Resul-ü Ekremin sevgili eşlerindensin. O, ümmetinin bir kılına bile hata gelmesini istemezdi. Halbuki sen, Onun, bunca ümmetinin kanlar içinde can vermesine sebebiyet verenlerle birleştin. Yarın mahşer gününde Onun huzuruna hangi yüzle gideceksin? demişti.
Ayşe, ellerini yüzüne kapatarak: keşke Ümmi Selmenin öğütlerini dinleseydim. (Ayşe, muhalefet meselesine”Ümmi Selmeyi de katmak istemişti. Bu akıllı kadınsa, Ayşeye katılmak şöyle dursun; onu bu fikirden vazgeçirmek için bir hayli öğüt vermişti. Ama Ayşe, İmam Aliye olan eski bir kırgınlığına mağlup olarak intikam hislerinden vazgeçememişti.) bu anda kalbimi ateşler içinde yakan şu acı pişmanlığı duymazdım… diye feryat etmiş ve bir daha böyle işlere katılmayacağına dair imam Aliye söz vererek Medineye çekilmişti.