Adil Ali Atalay Vaktidolu
Alevilik, “Elestü Bezmi” (yaradılışın ilki) nden beri vardır. Bunun kavraması zor olduğundan, herkes kendine göre algılar bunu…
Bana göre Alevilik; Doğruluktur, cömertliktir, merhametliktir, hoşgörülüktür, özveriliktir, paylaşımcılıktır, seviciliktir…
Bana göre Alevilik; Özün uyanışıyla başlar, yani Ademin, cennette “Pençe-i Al Aba”yı görüp kendini bilmesiyle başladı. Bunu inanç haline getirenler, kabul edenler ve yaşatanlar Alevi oldular.
Adem ile Havvadan dört kavim geldi: AD kavmi, UD kavmi, LUT kavmi, PUT kavmi.
Şitten üç kavim geldi: Enbiya kavmi, Mürsel kavmi, Evliya kavmi.
Kabilden yanlış, Habilden doğru kavimler oldu.
Her olay zıddı ile bilinir. Yanlış ve doğru o günden kaldı; bugünden yarına da devam edecektir.
Alevilik, İslamın için de mi, dışında mı?
Bana göre Alevilik; Ademin, Şitin, Nuhun, Yakubun, İbrahimin, İsmailin, Yunusun, Yusufun, Musanın, İsanın, Muhammedin, Alinin, Ehl-i Beytin, Mansurun, Nesimiin, Hünkar Hacı Bektaşın, Aşıkı sadıkların, İslamın ve de insanlığın içindedir.
Bana göre İslam insandır; İnsan İslamdır. Çünkü Ademden bu yana tüm peygamberler İslamdır.
Biz, İslam ile müslümanlığı karıştırıyoruz. Yanılgımız buradan başlıyor: Kelime-i Şahadet getirip canını kurtaran sahte müslüman Ebu Süfyan ile Muhammede cansiperane yandaş olan Ali ve babası Ebu Talibi bir tutmak doğru olur mu? Gönüller sultanı Kerbela şehidi imam Hüseyin ile İslam düşmanı zalim Yezidi bir tutmak doğru olur mu?
Müslümanlık adı altında sahtekarlık yapanın, insan kanı içenin, insan hakkı yiyenin, insan öldürerek cennete gideceğim diyenin; insanlığa en büyük hizmeti sunan Edisonu dahi cennete sokmayacak kadar cenneti sahiplenen kara cahilin bulunduğu bir müslümanlığın içinde Alevilik yoktur.
Alevilikte dört kapı kırk makam vardır. Bunu kimse inkar edemez. Fakat bunun özünü de çoğu kişi bilmez. Bir öyküdür, Yunusleyin anlatayım; siz bu kıssadan bir hisse çıkarın:
Dört kapının oğlanları geldiler, gemi hazır idi bindiler. Şeriat oğlanları binemediler. Gemi okyanosa açıldı hepsi onu seyrettiler. İçlerinde biri seslendi, dedi ki: marifeti olanlar denize atlasınlar… Aynı ses dedi ki: inci denizin dibindedir. Denizde yüzenlerin bir kısmı üstte kaldı, bir kısmı dibe indi. Dibe dalıp incileri toplayanlar, döndüler, gemiye bindiler ve hep beraber karaya çıktılar. Herkes başından geçeni anlattı. Şeriat oğlanları: biz gemiyi gördük, dediler. Tarikat oğlanları: Biz gemiye bindik okyanusa dek gittik, dediler. Marifet oğulları: biz denize atlayıp yüzdük, dediler. Hakikat oğlanları ise: böbürlenmediler, getirdikleri incileri ehlini bularak onlara dağıttılar…
Aşık ne güzel demiş: Şeriat var, şeriattan içeri. Tarikat var, tarikatan içeri. Marifet var, marifetten içeri. Hakikat var, hakikattan içeri….
Biz, her ne denli desek ki, yüreğin aştık gördük hepsinin içerisini. Hayır, görmüyoruz onların derinliklerini; çünkü içeriden de içeri var…
Aleviler Kurana bağlı mı, dağil mi?
Bana göre Aleviler; yüzlerce yıldan bari Hak kelamı ile Cem törenlerini yaparlar.
Hz.Muhammed buyurmyş ki:
Benden sonra 157 Aşığım gelecek, Kuranı kendi diliyle söyliyecek….
Bizim Aşıklarımız, Tanrı sözü olan ayetleri (ki, biz ona Hak Kelamı diyoruz) hep kendi dilleriyle söylemişlerdir:
Cem kurulur, aşıklar (Zakirler) Hak Kelamı Arapça değil, Bağlama eşliğinde toplumun anlıyacağı dil ile söyler. Örneğin: Meluli Babanın:
Biziz ebedi ölmeyen
Ölüm için gam yeneyiz
Adem mi gidip gelmeyen
Biz onu Adem bilmeyiz.
Sözlerini Hak Kelamı bilir, şöyle söyleriz:
Hem o demde, hem bu demde
Cümle kemalet Ademde
Bütün alem bir bedende
Ademde dir, Ademde dir….
İnsanın büyüklüğünü bu denli yücelten aşıklar, tıpkı Kuranda insanı yücelten, melekleri Ona secde ettiren Tanrının sözlerini söylerler. “Ben size şah damarınızdan daha yakınım” diyen Tanrıya asla ters düşmezler.
Efendim, derler ki:
Tevil ilmini bilmiyenler, Kuranı çözemezler.
Biz, sözün 72 manası vardır. Arif olanlar, bunun yetmişini atmış, ikisini almışlardır. Bunun biri zahiri, diğeri de batınidir.
Aleviler, hep Kuranın batıni yönüne bakmışlardır. Biz demişiz ki:
Adil Ali, Kuran sende
Bak aynaya oku hem de
Sen seni bildiğin demde
Bildin ise Hak sendedir.