"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Sünni, Şii ve Alevi inanç Farklılıkları

İslam dini tektir. Tapılacak ilahı Allahtır. Peygamberi, Resulü Ekrem Muhammed Mustafadır. Kitabı Kuran-ı Kerimdir.
İnanç sistemi çeşitlidir: Bugün yapılan saptamalara göre, islam içinde 120 dolayında mezhep, 400 dolayında tarikat vardır. Bir din bu denli çok ayrışmaz. Eğer ayrışıyorsa, onları olduğu gibi kabul etmek gerekir. Bugün Türkiyede resmen kabul gören ve yasal güvenceye alınmış bulunan Sünni şemsiye altındaki Hanefilik, Şafiilik, Hanbalilik, ve Malikilik bile birbirinden farklıdırlar. Örneğin: Hanefi; el sıkışırsa abdesti bozulmaz, ama Şafiinin abdesti bozulur. Zaten farklı olmasalardı, değişik adlarla kendilerini ifade etmezlerdi. Ancak, ortak özelikleri şeriatçılıkları (kuralcılıkları) dır. Namaz başta olmak üzere beş şartın yerine getirilmesi esastır.
Namaz, bir ibadet şeklidir; dinin vazgeçilmez bir parçası değildir. Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife, bu konuda şöyle demektedir:
“Bir kimse, bir ayakkabıya tapar ve onunla Tanrıya yaklaşırsa bunda bir kötülük yoktur. Namaz, dinin parçası değildir.”
Oysa köktendinciler, kendi inanç ve ibadet biçiminden başkasına “yanlış” gözle bakıyorlar. Günde beş vakit “Rabbin Alemin” diye dua edip bütün alemlerin Rabbı olan Allaha iman eden bu inanç sahipleri; Hıristiyanların, Yahudilerin, Süryanilerin, Alevilerin, kiliselerde, havralarda, sinegoglarda, cemevlerinde kendi inanç ve ibadet biçimleriyle Tanrıya yakarışlarını gözardı ediyor, makbul saymıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen ve inanmayanlara yaşama hakkı tanımıyorlar….
Anadolu Alevisi de kendini İslam içi kabul eder. Aynı Tanrıya ve Peygambere inanır. Ancak, İslam içi olmakla beraber katı kuralcı (şeriatçı) değildir. Marifetçiliğiyle şeriatı yumuşatıcıdır. Hakikatçıdır. Değişmeyi, gelişmenin önkoşulu sayar. Sünni İslamın beş şartını yerine getirmez. Camiye gitmez, namaz kılmaz, Ramazan orucu tutmaz ve Haca gitmez…
Peki ne yapar?
Anadolu Alevisi farklı inanır, ibadetini farklı yapar. Çalışmayı, “eline, beline, diline sahip; kul hakkına saygılı” olmak koşuluyla en büyük ibadet sayar. 48 cumalık yapar. Kış aylarına denk gelen 12 cumayı, cemevinde ibadetle geçirir. Cemdeki 12 Hizmet, Alevinin ibadet biçimini oluşturur. Bu ibadet biçiminde Bağlama, Deyiş, Gülbeng (dua), Semah, Müsahiplik (Yol Kardeşi tutmak), dara durmak, dara çekilmek, sorgulanmak, yargılanmak (Halk mahkemesi), kadın erkek birlikteliğiyle Tanrıya yakarış vardır.
Hacı Bektaş Veli söylemiyle: “Ve hem Tanrıya kendi özünden bilmek” vardır. 12 yası matem (Muharrem orucu) tutmak vardır. “her ne arar isen kendinde ara, Kudüste, Mekkede, Hacda değildir” inancı vardır. … İnsan özünü paklarsa, (nefsini terbiye ederse) gönlü Kabe olur; “Ben kuluma Şah damarından daha yakınım” diyen Tanrıyı gönlünde bulmuş olur…
Alevilerin halka namazında, Kamil insana niyaz vardır…. Aslında Sünni inanç sahipleri de farkında olmadan Kabeyi ziyaret ettiklerinde onun çevresinde toplanıp halka namazı kılarlar. Ama bunun bilincinde olmazlar. İnsan gönlünü Kabe bilen Alevi inancı, her insana yönelişte Kabeyi görür, insanı kıblegah yapar… gönüle yön gerekmez; her yer ona dönük ve ona yakındır. Gönlün hızı, güneşin hızından da fazladır. Yeter ki insan, onu taşımasını bilmiş olsun….
Alevi, gönül kırmaz. “Senin dinin sana, benim dinim bana” anlayışıyla din, dil, ırk, mezhep ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın 72 milleti bir göz ile bakar. İsteyen namaz ile Tanrıya ibadet eder. İstiyen kilisede veya havrada, sinegogda, cemevinde kendi ibadet biçimiyle Tanrıya karşı kulluk görevini yerine getirir; bunlara Alevilerin itirazları olmaz: hepsine saygı duyar…
Anadolu Alevisi, Arap toplumundaki İran Şiiliğinden de farklıdır. Özelikle Alinin namazından ziyade, Onun mertliğinden, yiğitliğinden, insani yanından, temizliğinden, saflığından, adeletinden, merhametliğinden, bilim şehrinin kapısı oluşundan, “Konuşan Kuran benim” deyişiyle “Çocuklarınızı zamana göre yetiştirin” söyleminden etkilenir… Cemde cemal cemale (yüzyüze) oturur, kamil insana niyaz eder. İnsana olan saygıyı ve sevgiyi, Tanrıya olan saygısının ve sevgisinin önkoşulu sayar. Kul hakkını, Tanrı hakkı bilir. Kulu incitmez. Kulu öldürmeyi ise, Tanrıya asilik, Tanrıya şirk (ortak) koşuculuk sayar…
Demokrasi, tahammül rejimidir. Hangi inançtan ve hangi düşünceden olursak olalım, farklılıklarımızla birbirimizi kabul etmek zorundayız. Bu farklılıklarımızı, toplumumuzun bir zenginliği olarak kabul etmeliyiz. Bunları dışlamak veya asimile etmek gibi yanlış yola sapmadan, bunlarla birarada yaşamasını öğrenmek zorundayız. Değil ise iç barışı koruyamayız; siyaseti kirlilikten kurtaramayız; temiz ellere toplumu teslim edemeyiz; kısa olarak: hiç bir alanda birlik beraberlik ve adeleti sağlayamayız.