Araştırmacı Haydar Teberoğlu, Seyyid Mehmet Abdal Ocağına ilişkin birbirleriyle çelişen bilgiler aktarmaktadır. Teberoğluna göre, Seyyid Mehmet Abdal, Abdal Musanın büyük kardeşidir. Hasan Gazinin oğludur. Hoy kentinde dünyaya gelmiştir.
Anadoluya gelmeden önce, Karaçuk Dağlarında musahibi Seyyid Cabbar Baba ile birlikte bir “Cevher Taşı” getirmiştir. Caber Aşiretinin Piri olarak onlarla birlikte Anadoluya gelmiştir. Hacı Bektaş Veli dergahında “Kilerci” olarak hizmet görmüştür. (Seyyid Cabbar Baba; imam Muhammed Bakırın soyundandır. Ali Hadi Babanın oğludur. h.666, m.1273 tarihinde Şabanözünün Çapar Köyüne yerleşmiş; h.698, m.1303 yılında vefat etmiştir).
Hünkar Hacı Bektaş Veli ölmeden önce halifelerine yurtluklar dağıtırken; Seyyid Mehmet Abdalı Çerkeş tarafını İslamlaştırmak üzere görevlendirmiştir. Diğer halifelerin Horasandan getirdikleri Kösegileri Anadolunun değişik yörelerine atarken, Seyyid Mehmet Abdalın da Karaçuk Dağlarından getirdiği “cevher taşını” Çankırı tarafına fırlatmış.
Seyyid Mehmet Abdal gelip taşı Çankırı-Orta ilçesine bağlı Evrateli (Erenlerin Zikir yaptıkları yer anlamına gelir) Köyünde bulmuş. Bu köy Osmanlı Padişahı II.Mahmut döneminde “Avrateli” adını almış. Cumhuriyet döneminde de Doğanlar Köyüadını almış.
Teberoğlunun iddiasına göre Seyyid Mehmet Abdalın kardeşleri şunlardır; “En büyükleri Mehmet Abdal, Hıdır Abdal, Güvenç Abdal, Gani Abdal, Abdal Musa ve Yakub Abdaldır” (Seyyid Mehemmed Abdal Velayetnamesi s.24).
Yine Teberoğluna göre Seyyid Mehmet Abdal, talipleri olan Ceber Aşireti ile birlikte 1227 yılında Anadoluya gelmiş.
Eğer Seyyid Mehmet Abdal, Hasan Gazinin oğlu ise, takriben 1225 yılında Hoy kentinde doğmuştur. Çünkü: Abdal Musanın babası Hasan Gazi, amcası oğlu Hacı Bektaş Veli ile yaşıttır ve 1215-1219 yılları arasında Yeside Ahmet Yesevi okulunda okumaktadır. 1219 yılında Moğollar bölgeyi işgal edince, bu okulda okuyanların çoğu batıya doğru kaçtılar. Hasan Gazi, Hacı Bektaş Veli, Sarı Saltuk, Mengücek beyi Behram Şahın oğlu Muzaferettin Şah… Yesiden batıya kaçarak, Van Gölünün doğusunda bulunan Hoy kentine geldiler. Abdal Musanın dedesi Haydar Gazi, daha önce Horasan Nişaburdan ayrılarak gelip Hoya yerleşmişti. Hatta Horasanın işgalinden sonra Nişabur Dergahının son Piri Baba İlyasda Hoy kentine gelmişti.
Baba İlyas, 1231 yılından sonra gelip Amasya İlyas Köye yerleşti. Velayetname ve Aşıkpaşaoğlunun anlatımlarından anlıyoruz ki, Hacı Bektaş Veli ve kardeşi Menteş, bu tarihten sonra Anadoluya geliyorlar. Onun amacı oğulları Hasan ve Hüseyin Gaziler de 1231 yılından sonra Hoydan Anadoluya gelip Malatyaya yerleşiyorlar. Eğer Seyyid Mehmet Abdal, Hasan Gazinin oğlu ise, 1231 yılından sonra gelip Malatyaya yerleşmiş demektir.
Ayrıca yukarda kardeş diye gösterdiği Hıdır Abdal, Karaca Ahmetin oğludur. ve ayrı bir ocak sahibidir. Bu ocağı Erzincan Kemaliye Ocak Köyündedir. Hıdır Abdal Ocağı bir Düşkünler Ocağıdır.
Keza Güvenç Abdal ve Gani Abdal da ayrı ayrı ocak sahipleridir. Alevi geleneklerine göre her kardeşin ayrı ayrı ocak kurdukları pek görülmemiştir.
Yine sayın Teberğolu, Seyyid Mehmet Abdal Dedenin 17. veya 18. kuşaktan Muhammedin torunu olduğunu yazıyor ki, bu hiç doğru değil. Çünkü yukarıda yayınladığımız Hacı Bektaş Veli ve Hasan Gazi ortak soyağacında Hacı Bektaş Veli ve Hasan Gazi, Aliden başlayarak 23. kuşağı oluşturuyorlar. Seyyid Mehmet Abdal, Hasan Gazinin oğlu ise; Muhammedin 25. kuşak torunu olur.
Yine bir hata da şu konuda yapılıyor; Seyyid Mehmet Abdallar, hem bir ocak sahibi oluyorlar, hem de Malatyada bulunan Şeyh Hasan Dede Ocağının talipleri oluyorlar. (Bu ocağın adı da yanlış anılıyor. Şeyh Hasan Köyündeki ocağın asıl adı Şeyh Ahmet Dede Ocağıdır).
Hacı Bektaş veli ile aynı soydan gelen, Hacım Sultan Ocağı, Kızıl Deli Ocağı, Abdal Musa Ocağı doğrudan Hacı Bektaş Veli Ocağına bağlı iken; bir başka kardeş tarafından kurulan Seyyid Mehmet Abdal Ocağı neden Şeyh Ahmet Dede Ocağına bağlı olsun.?
Şeyh Ahmet Dede Ocağı mensupları, Ahmet Yesevi soyundan geldiğini söylemektedir. (Bilindiği gibi Ahmet Yesevi, Muhammed ve Alinin ortak soyundan gelmiyor. O Alinin Hanife adlı eşinden doğan Muhammed Hanifinin soyundan gelmektedir. Bunun için Seyyid olarak anılmıyor. Ancak Alinin evlatları oldukları için Aleviler arasında Seyyidler kadar saygı değerler).
Bir başka çelişkide Seyyid Mehmet Abdalın Karaçuk Dağlarında bir cevher taşı getirmesidir.
Karaçuk dağları, Seyhun Irmağınin kuzeydoğusunda bulunuyor ve Hoya en az 1.000 km uzaktır. Üstelik o bölge daha 1150 li yıllarda Moğol Karahıtaylıların eline geçmişti. Cengiz Hanın orduları da 1215 yılından sonra Karahıtaylıları yıkarak bu bölgeyi ele geçirmişlerdi.
Hünkar Hacı Bektaş Veli, Seyyid Mehmet Abdalın Karaçuk Dağlarından getirdiği taşı Çankırı tarafına fırlatmış olamaz. İşin inanç tarafı da olsa bu söylence doğru olamaz. Çünkü bu tarihlerde Seyyid Mehmet Abdal veya onun babasının Karaçuk Dağları civarına gitmeleri doğru değil.
Bu ocak mensubu Mustafa Güvenç Dede diyor ki; “Biz, imam Musa Kazımın oğlu Seyyid Hasanın soyundan geliyorua.”
Eğer bu iddia doğru ise, Seyyid Mehmet Abdalın, Hasan Gazinin oğlu olması mümkün değil. Çünkü; yukarıda yayınladığımız, Hasan Gazi ve Hacı Bektaş Velinin ortak soyu, imam Takinin oğlu Seyyid Musa Aractan geliyorlar. Seyyid Musa Aracın oğlu Seyyid Muhammed, Nişabur Dergahınin ilk piridir.
Yine söylencelere dayanan iddialara göre Mehmet Abdalların Malatya Şah Hasan Köyünden piri Şeyh Ahmet Dede, 1839 yılında talipleri olan Seyyid Mehmet Abdallları o yörede bulunan Hacı Ali Turabı Veli Ocağına bağlamış.
Teberoğlunun Mehmet Abdal evlatlarından Hafız İsmail Güvenç ve Nail Şahinden aktardığı söylencelere göre; Şeyh Hasan Köyünden Avrateli Köyüne gelen pirleri, Malatyalı Şeyh Ahmet Dede, burada hastalanır. Cer ki: “Ey talipler! Bende oğlum gibi burada Hakka yürüyeceğim. Benden sonra sizleri görüp, gözetecek emmizadelerim gelmiyebilirler. Bu bölgede sizlere yakın hangi ocak varsa; oraya gidip sizi emanet edeyim.” Talipleri: “Burada bizlere en yakın Mart Köyünde imam Muhammed Bakır neslinden Seyyid Hacı Ali Turab-ı Veli evlatları var. Uygun bulursanız onlara emanet edebilirsiniz.”
Nail Şahinin anlattığına göre Şabanözünün Mart Köyüne gelen Malatyalı Seyyid Ahmet Dede, Hacı Murad-ı Veli Piri Seyyid Mustafa Efendiye demişki: “Emmizadelerimden herhangi biri elinde soyağaçları ile gelip alıncaya dek: görüp, gözetilmek üzere Mehmet Abdal Dedenin evlatlarını sizlere emaneten bırakıyorum.”
Sonra dönüp Avratlı Köyünde üç gün sonra vefat etmiş. Orada daha önce ölen oğlu Hüseyinin yanına gömülmüş.
Bu söylencelere göre, Seyyid Mehmet Abdal soyu, Malatyanın Şeyh Ahmet Dede Ocağının talipleridirler.
Talip: Bir Seyyid ocağına bağlı olan Aleviye denir. Başka bir deyişle Seyyid olmayan ocak bağlılarına denir.
Bir ocak mensubu Seyyidler, başka bir Mürşit Ocağına bağlı olabilir ancak, bir Seyyid, başka bir Seyyidin talibi olamaz. Kısacası Alevi geleneklerinde Seyyid, Talip olamaz.
Mehmet Abdallar, eğer gerçekten Şeyh Ahmet Dedenin “Talipleri” isseler, yani gerçekten “Talip”iseler; o takdirde “Seyyid” değiller.
Malatyadaki Şeyh Ahmet Dede Ocağı, Seyyid Mehmet Abdalların Mürşit Ocağıdır.
Seyyid Ahmet Dede Ocağı mensupları kendilerine; éAhmet Yesevi soyundan geliyorua” deselerde, eldeki belgeler, onların 12 imam soyundan gelen “Seyyidler” olduğunu kanıtlamaktadır.
Teberoğlunun aktardığına göre, Seyyid Mehmet Abdalın soyu, 1937 yılında bir kız kaçırma olayından dolayı çıkan düşmanlık nedeniyle Avrateli Köyünden ayrılarak, bir bölümü Çubuk ilçesinin Karaköyüne; bir bölümü deAltındağ ilçesinin Karaköyüne göç etmişler.
Seyyid Mehmet Abdal, Hacı Bektaş Velinin çağdaşı olduğuna göre, Aliden itibaren 22. veya 23. kuşak oluyor. Ondan sonraki 15 kuşak bilinmiyor. Bu soya ait son kuşaklardan bir bölümünün soy ağacı için: (Veli Saltık-Alevi ocakları Kitabına) bakınız.