"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Şah Hatayinin hayatı

Aleviliği, gerek içerik olarak gerekse edebi olarak en iyi ifade eden yedi ulu Ozan‘dan biri de Şah Hatayidir. Alevi cem ibadetlerinde en çok Şah Hatayi nefesleri okunur ve ibadetin omurgası olan Miraçlama yine Şah Hatayi eseri olan miraçlamayla yerine getirilir.
Safavi tekkesi şeyhlerinden Şeyh Cüneyidin torunu olan Şah Hatayi asıl adıyla Şah Ismail, 1487 yılında Iran Erdebilde doğmuștur.
Şah Hatayi dinsel, siyasal, gizemciliğiyle, ozan ve șairliğiyle önemli bir kişiliğe sahip şiirlerini „Hatayi“ mahlasıyla yazmış ve söylemiştir.
Şah Hatayinin babası Şeyh Haydar, annesi ise Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasanın kızı Alemşah Halime Begüm Sultandır.
Şeyh Haydar, Şirvan şahı Ferruh Yeşar ile savaşırken öldürülmüștür. Babası Şey Haydarın ölümünden (1488) sonra, dayısı tarafından iki kardeşiyle birlikte düşmanlarından kaçırılarak Şiraza gönderilmiștir.
Şah Hatayi, bir yaşında iken babası Şeyh Haydarın öldürülmesiyle beraber tarikatın başına önce Ağabeyi Sultan Ali daha sonra da kendisi geçmiştir. Akkoyunlularca 4 yıl Istahr kalesinde hapiste tutulmuş, kurtulunca Lahicana sığınmıştır. Sırasıyla Şirvanşahlale ve Akkoyunluları ortadan kaldırarak 1502 yılında 14 yaşında tahta oturmuştur.
Şah Hatayi üç yıl içinde Aran, Şirvan, Doğu Anadolu, Azerbeycan, Irak, Kirman, Fars ve Horasanı ele geçirerek Ortadoğuda Safavi devletini kurmuştur. Daha küçük yaşta her yönde çevresini eğiten bir kemalet sergilemiștir. Üzerindeki baskı ve zulüm onu, idealinden alıkoymadığı gibi, daha da motive etmiștir.
Iktidar hırsı ile, babasını ve kardeşlerini, katledecek kadar gaddar Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selimle 19 Mart 1514de yaptığı Çaldırandaki savaşı kaybetmiștir. Bu yenilgi Şah Hatayi için sonun başlangıcı olmuștur. 1524de 38 yaşında iken Azerbaycanda geçirdiği bir kanamayla Hakka yürümüştür. Cenazesi Erdebile götürülerek, dedesi Şeyh Safiyüddinin türbesi yanında toprağa verilmiştir.
Şah Hatayi, Türkçeye büyük önem vermiş ve devlet geleninde Türk kesimini egemen kılmıştır. Safevilerin dayandığı Türk kesiminin çoğunluğunu, Anadoludan Irana göç etmiş Türk boyları oluşturmuştur.
Şah Htayi, Abbasiler döneminde doruğa ulaşan Türk Mevali kimliği ile Horasan kökenli Türk Halk Islamını sentezleyen ilk hükümdardır.
Şah Hatayinin „Hatayi“ mahlasıyla Türkçe yazmıș olduğu şiirleri, halk ve divan edebiyatı arasında bir köprü oluşturmuştur.
Yazmıș olduğu çok yönlü mana içeren deyişleri, günümüzde itikat ve haz ile söylenip dinlenerek „ders“ almaya, çıkarmaya çalışılması Şah Hatayinin, ne derece derin bir gönül sahibi olduğunun kanıtıdır.
Men dervişem deye göğsün gerersin,
Hakkı zikr etmeğe dilin var mıdır?
Kendini görsene ilde ararsın,
Halin hal etmeğe halin var mıdır?
Bir gün balık gibi ağa sararlar,
Mürşidden rehberden haber sorarlar,
Tütsü yakub köşe köşe ararlar,
Men arıyım dersin balın var mıdır?
Derdli olmayanlar derde yanar mı,
Sadık derviş ikrarından döner mi?
Her bir uçan gül dalına konar mı,
Men bülbülüm dersin gülün var mıdır?
Şah Hatayi senin derdin deşilmez,
Derdi olmayanlar derde duş olmaz,
Mürşidsiz rehbersiz yollar açılmaz,
Mürşid eteğinde elin var mıdır?
Arap ve Fars edebiyatının Türkçe üzerinde hakimiyet kurduğu bir zamanda, gayet sade ve duru bir Türkçe ile deyişler yazıp Türk dilinin gelişmesinde yardımcı olması, Şah Hatayinin çok yönlü ve kabiliyetli bir önder olduğunu göstermiştir.
Maalesef, ikdidar hırsı ile babasını ve kardeşlerini katledecek kadar gaddar bir zalim hükümdar Yavuz Sultan Selim ile karşı karşıya kalması onu, Hakk Muhammed Ali ve Ehli Beyt yolunda yapacağı birçok yararlı hizmetlerden alıkoymuştur.
Șah Ismail, neden Hatayi mahlasını kullanmıștır?
A. Celalettin Ulusoy şöyle açıklamaktadır…
Hatayinin anlamı: Çiçek, çiçekle yapılan süsleme. Hint kumaşı anlamına da gelmektedir.
Çeşitli inanç sistemlerinin ayrı ayrı güzel ve kokulu bir çiçek gibi olduğunu, insanlığın mutlu olması için bu çiçeklerin ahenkli ve anlamlı olarak bir araya gelmesi gerektiğine inanan Şah
Ismailin Hatayi mahlasını bu amaçla kullandığı söylenmektedir.
Bazılarına göre ise; bitkilerden, ipek böceklerinden, koyunlardan alınan liflerin ayrı ayrı
bir değeri ve anlamı olmadığını, bunların bir sanatçı eliyle estetik biçimde Hint kumaşına döndürülmesi ile kıymet ifade edeceğini, şiirinde böylesine güzel bir sanat olduğunu anlatmak amacıyla Hatayi mahlası seçilmiştir.
Bir diğer söylenti ise; Şah Ismail, Bağdatı zaptettiğinde Kerbelayı ziyaret etmiş ve Hür Şehidin, bu faciaya sebep olanlar arasında bulunduğunu, iş işten geçtikten sonra İmam Hüseyin tarafına geçtiğini düşünerek onun mezarını açtırmış, yaralarındaki sargıları çıkarılan Hürün vücudunun her tarafından taze kan akması üzerine Hata ettim anlamına Hatayi mahlasını almıştır.