"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Ya din, ya siyaset, ya da ideoloji

Bedava geçinmeyi, laf ile kendini var etmeyi becerenler ve bazende oluşan boşluklardan yaralanıp Alevi kurumlarının başına bela olmuş siyasi ve ideolojik beyinler, Alevi inancının esaslarını saptırıp kendi menfaatleri doğrultusunda bir zemin hazırlamaya çalışmaktadırlar. Aleviliği, kendi çıkarlarına basamak yapan zihniyeti kınıyoruz ve lanetliyoruz.
Dini siyasi, ideolojik olarak görmek, inanca ve inanan insanlara yapılabilecek en büyük ihanettir. Alevi inanç esaslarına göre, düşkünlüktür ve suçtur. Çünkü din, sadece kul ile Allah arasındadır. O bölgeye, kimsenin müdahale etme hakkına sahip değildir.
Alevi kurumlarının başındakiler siyasi, ideolojik beklentilerini ve bu sinsi akıl kurnazlığını bir yana bırakmalılar. Bırakmayanları, kurumların başından uzaklaştırmak ve kurum üyelerinin görevi olmalıdır. Dolayısıyla ya din, ya siyaset ya da ideoloji. Alevi kurumlarının başında bu gibi kişilerin bulunması, Alevi toplumunun kurumlardan uzak kalmasının başından gelen ilk nedenlerden biridir. Bu durum da insanların, başka kurumlara yönelmesini beraberinden getirmektedir. Buna örnek olarak ölülerimizin konumudur. Bunların amaçlarından biri de Alevileri asimile edenlere destek olmak, Alevileri tarumar etmek ve böylece kendi amellerine kolayca ulaşmayı hedeflemektedirler. Yolun Hı(n)zırlarına, Yezidlerine lanet olsun.
Şahid olduğumuz diğer bir gerçek de Alevi kurumlarının başındakilerin siyasi partilerden aldıkları bir teklife arkasına bakmamak sizin “Yol cümleden uludur” diyenler o anda ne hikmetse menfaatlerini yolun üzerinde tutuyorlar. Hatta ve hatta parti başkanlarının gözüne girmek için yalakalığa bile soyunuyorlar. Ve şahsi menfaatleri uğruna; para-pul, ganimet elde etmek için Alevi inancıyla hiç bir organik bağı olmayan mezheplerle memnuniyetle itifağa gidebiliyorlar. Bu gibi kişilere bir tek sözümüz vardır o da, Allah sizi islah etsin.
Ibadet haneler
* Ruhen, manen arınma yeridir,
* Kendini bulma yeridir,
* Ilim irşad yeridir,
* Dini ritüel ve uygulamaların yeridir.
Fakat…
* Siyaset yeri değildir,
* Ideoloji yeri değildir,
* Dedi kodu yeri değildir,
* Küfür-hakaret yeri değildir,
* Menfaat sağlama yeri değildir.
Alevi kurumlarda açıkça Kürt milliyetçiliği, zerdüştlük, ideolojik politikalar yapılmaktadır. Ve kendi siyasi menfaatlerine, çıkarlarına Aleviliği basamak olarak kullanmaktadırlar. „Araplarla bir ilgimiz yok“ deyip Aleviliği saptırma ve özünü boşaltma gayretinden de uzak durmamışlardır. Dahası utanmdan Evrensel olan Alevi inancını, Arap kabilelerine yamalamaya kalkmalarıdır. El insaf!!!
Bu gibi kişilerin bilerek veya bilmeyerek Muhammed Mustafayı, Araplara yamalamakla beraber Arap ırkını, milliyetçiliğini yüceltme görevini de üstlenmişlerdir.
Hz.Muhammed Mustafanın Arap olduğunu iddia edenler, ya peygamberlik soyseceresine bakmak istemiyorlar ya da işlerine gelmiyor. Gerçekten de Muhammed Mustafa Arap mı yoksa nesli pak olan Güruh-u Naci soyundamıdır???
Hz.Muhammed Mustafa, Arapların içerisinde olmasına karşın aslı ve meshebi Arap değildir. O bölgede bulunan Ismail peygamber ve çocukları Cürhumlu Kabilesi içerisinde yaşadıklarından dolayı Arap dilini o şekilde öğrenmişlerdir ve Muhammed Mustafanın Abdül Mütalibe kadar yani çocuklarına kadar ve çocuklarından bir kaç tanesi hariç diğerleri Muhammed Mustafanın “Hanif dini”ne mensupturlar. Yani Ibrahim peygamberin dininden dirler. Arapların dini ise, putperestlikdir. Görünen köye klavuz istemez.
Dinde “Hanif” manası; Allahın birliğine inanan ve Ibrahimin dininden olanların vasfı. Bazı akıl fukaraları Muhammed Mustafa ve Ehli Beytini götürüp zorla Araplara yamalamaları art niyettin de ötesinde bir ahlaktır.
Peki neden insanlarımız bu gerçeği görmek istemiyorlar, neden bu gerçeklere göz yumuyorlar? Bunun yeğane sebebi bilinçsizlik, genel bilgi zayıflığına bağlıyoruz. Dinin milliyetçilikle hiç bir alakası olmadığı gibi „IRK“ kimliği de yoktur. Dolayısıyla din, Evrenseldir, insan aleminin tümünü kucaklar. Alevi inancının temelinde de insan sevgisi vardır, her dine-mezhebe-inanca sayğı duyar ve hoş görüyle bakar. Dil, din, ırk, renk farkı gözetmez. Bunların bilinmesine rağmen, Kürt Alevisi, Türk Alevisi, Arap Alevisi, vs. diye büyük bir yanılgı içerisine girilmektedirler. Işte böl parçala kullan anlayışı; Siyasi, ideoloji, milliyetçilerin marifeti, çabası ve gayretidir. Insanlık namına, bu ziniyete sahip mahlukları kınıyor ve lanetliyoruz.
Muhammed Ali yolu, insanlık yoludur. Kendisine insanım diyen her kişi, aynı zamanda da bir Alevidir ve Aleviyim diyen bir kişi, aynı zamanda da iyi bir insan olmaya adaydır. Burda dikkat edilmesi gereken insan değerlerine ne kadar sahip çıkıyoruz, ne kadar sahiplenip kendimize uyguluyoruz ve kendimizde yaşatıyoruz sorusudur. Çünkü Alevilerin, dini sevgi ve kabesi ise, Kamil-i Insandır. Sevginin olmadığı bir yerde ınsanlık olmaz, insanlığın olmadığı bir yerde de sevgi olmaz.
Alevi inancı; Milliyetçiliği, ırkçılığı, kula kulluğu, din tücarlığını, insanların iyi niyetini kötüye kullanmayı red eder, kabullenmez, içine almaz, içinde barındırmaz ve red etmektedir.
Evlad-ı Resul olanlar doğrudan yana, haksıza karşı durmak zorundadırlar. Buyruk da ideal Pir, tasvir edilirken bu noktalar vurgulanmıştır.
„… Amma ki pir olan ve rehber olan okur yazar ola.Ve pir oldur ki, hem kamil ola, hem dört kapı nedir ve ne olduğunu bile“. Bu nokta da şunu da belirtelim ki, Evlad-ı Resul çocukları da yola karşı büyük yanlışlıklar, hatalar, kusurlar ve hatta hainliğe varan davranışlar içine girmişlerdir. Dileğimiz bu kişilerin, bir an önce kendilerine gelmelerini ve hatalarından arınmalarını diliyoruz. Her insanın bir siyasi görüşü, bir Dünya görüşü elbette vardır fakat Alevi inancı bunların üzerindedir.