"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Șia, Șiilik, Alevilik kavramları ve manaları

Şia, kavramı ve manası…
Șia toplumu ile Șii örgütünü, bir görmek veya algılamak doğru değildir. Çünkü bunlar, farklı kavramlar olmakla birlikte farklı manalar içermektedirler.
Şiilik, Ehli Beyt Şia toplumu içerisinde ortaya çıkmıș inanç kökenli olmakla birlikte özünde siyasi bir harekettir veyahutta zaman içerisinde siyasi bir hareket yapısına dönüșmüștür.
Șia ise, Muhammed Mustafa ve Ehli Beytinin dolayısıyla Șahı Merdan Ali ile Fatma Ana evlatlarının yolunu takip eden, yolunu süren yol evlatlarıdırlar.
Şia kelimesinin sözlük anlamı…
Șia kelimesi Alevilerde, Șiilerde ve bazı toplumlarda sıkca kullanılan bir sözcük olmasıyla birlikte bu sözcük; Arapca “Șiya” kelimesinden türemiș olup taraftar, yandaș, desteklemek, uymak, yardımcı olmak ve ilkelere bağlı kalmak gibi manalara gelmektedir.
Yani bir eylemi veya bir işi gerçekleştirmek üzere bir kimsenin etrafında toplanmış zümre ve topluluk anlamlarına gelen “Șia” kelimesinin Kuran-ı Kerim ve hadislerde de “fırka, bölük, yardımcı ve taraftar “ anlamlarında kullanıldığı görülür. Söylenim șekli ise, Șia-tu Ali yani Alinin taraftarları, yandașları anlamındadır.
Șia ile ilgili bu tanım, Kerbelada İmam Hüseyin ve Ehli Beyt katliamı sonrasına kardar devam etmiștir. Kerbela katliamından sonra durum değișmiștir. Șahı Merdan Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin ile birlikte 72 Ehli Beytini katleden Emevi, Abbasi ve Kureyș hanedanlarına karșı; Ehli Beytin intikamını almak ve haklarını aramakla birlikte adaletin sağlaması adına Ehli Beytin saflarında toplanan, onlara taraftar olanları ifade eden bir sıfat olmuștur.
Süreç içerisinde Șia taraftarları içerisinde, çeșitli neden ve sebeplerden olușan tarikatları, siyasi-ideoloji örgütleri yanı sıra diğer așırı grupları da çatısı altında barındıran șemsiye görevini üstlenmiștir.
Șia, kelimesinin manası ise
Hz.Muhammed Mustafanın peygamberliğine, Peygamberlik devrinden sonra Șahı Merdan Alinin velayetine ve Velayet devrinden sonra da On Iki Imamın imametine kalben inanan, Muhammed Mustafadan sonra dini önderliğin Șahı Merdan Ali ve evlatlarının hakkı olduğunu dolayısıyla Șahı Merdan Ali ve evlatlarına yapılan haksızlıkları kabul etmeyip haklının taraftarı, destekleyicisi, yardımcısı, yandașı olma anlamına gelmektedir.
Diğer bir anlamda Muhammed Mustafa ve Ehli Beytinin dolayısıyla Șahı Merdan Ali ile Fatma Ana evlatlarının yolunu takip eden, yolunu süren yol evlatlarıdır.
Hz.Muhammed Mustafa zamanında, sadece bir tek Islam Șiası varken ancak Muhammed Mustafanın Hakka yürümesinden sonra, iki grup Șia ortaya çıkmıștır.
Birinci Șia; Emevi Arap gelenek göreneklerini islam adı altında yașatmaya gayret etmiș olan Emevi Hanedanları Ebu Bekir, Ömer bin Hattab, Osman bin Affan ve sonrasında Ebu Süfyan bin Harb bin Ümeyye, Muaviye bin Ebu Sufyan, Yezid ibn Muaviye taraftarlarıdır ve
Ikinci Șia ise; Emevi hanedanları tarafından yok edilmeye maruz bırakılan, Muhammed Mustafa ve Șahı Merdan Ali islamını, canı pahasına sahiplenmiș On Iki İmam yolunun taraftarlarıdırlar.
Șiilik, kavramı ve manası
Öncelikle görülen odur ki çoğu insanlar, Șia toplumunu ile Șii örgütünü bir görmektedirler veya bir olduğunu algılamaktadırlar ki, bu tamamen yanlıș bir algılamadır.
Oysaki Șia; Muhammed Mustafanın peygamberliğine, Peygamberlik devrinden sonra Șahı Merdan Alinin velayetine ve Velayet devrinden sonra da On Iki Imamın imametine kalben inanan, Muhammed Mustafadan sonra dini önderliğin Șahı Merdan Ali ve evlatlarının hakkı olduğuna dolayısıyla Șahı Merdan Ali ve evlatlarına yapılan haksızlıkları kabul etmeyip haklının taraftarı, destekleyicisi, yardımcısı, yandașı olma anlamına gelmektedir.
Şiilik ise, Ehli Beyt Şia toplumu içerisinden inanç kökenli olmakla birlikte özünde siyasi bir harekettir veyahutta zaman içerisinde siyasi bir hareket yapısına dönüșmüștür.
Șöyleki Ilk yüzyılda șekillenmeye bașlayan Tevvabun Hareketi, Muhtar es Sakafi ile Ibn Sebenin ayaklanması Șii fikirlerinin olușmasına zemin hazırlamıștır. Dolayısıyla Tevvabun hareketi, İmam Hüseyini Kufeye davet eden ancak yanı bașlarında Yezid ordusu tarafından katledilmesine seyirci kalanların, bu davranıșlarından dolayı pișman olduklarını göstermek ve Kerbelanın intikamını almak için olușmuș bir siyasi harekettir.
Tavabbun Hareketi(Tövbe edenler), nedir ve ne değildir?
Tevvabun Hareketi, İmam Hüseyine biat edip de Yezidin ve Ibni Ziyad‘ın korkusundan harekete geçemeyip sessiz kalan ve İmam Hüseyin ile yanındakilerini yalnız bırakmış olan, çoğunluğu Kufelilerden olușmuș bir harekettir.
Dolayısıyla bu hareket, İmam Hüseyin ve Muhammed Mustafanın Ehli Beytinin intikamını almak için liderliğini Süleyman bin Surad Huzai‘nin yaptığı Kufe Șialarından bir grubun kıyam ederek “Aynul Verde” denilen yerde Ibn Ziyad‘ın ordusuyla savaşarak șehit oldukları bir kıyam hareketidir.
Tevvabun, Isminin nedeni
Kufe halkı, İmam Hüseyin‘e biat edip Yezid bin Muaviyeye karşı kıyam etmesi için İmam Hüseyini davet etmiş, ancak İmam Hüseyine yardım etmekten vazgeçmiş ve Așura kıyamında imamı yalnız bırakmışlardır. Kufe halkı, Kerbela katliamının yașanmasından sonra yaptıklarından pişman olmuş ve tövbelerinin kabul olmasının tek şartının İmam Hüseyinin intikamını almak ve bu uğurda katillerini öldürmek veya bu yolda öldürülmek olduğu düşüncesine kapılmışlardır. Bundan dolayı tarihte “Tevvabun Hareketi” olarak ünlenmişlerdir.
Hz.Muhammed Mustafanın Hakka yürümesinden sonra, Muhammed Ali șiasına; Dini ve siyasi önderliği, üstlenerek müslümanların tarihini ideolojik olarak yeniden inşa etme amacı güdülmüştür.
Dolayısıyla Muhammed Mustafadan sonra devlet başkanlığının, Allah tarafından Şahı Merdan Ali ile evladına verilmiş bir hak olduğunu kabul etmekle birlikte bu düşünce, inanç ve aynı zamanda siyasetlerinin esası olarak kabul etmişlerdir.
Șii, itikati hakkında…
Șii itikatı, Imamiyet inancına dayanmaktadır.
Șii inancına göre Imammet, sadece On Iki Imama ait bir sıfattır. Son Imam, İmam Muhammed Mehdi olduğuna ve İmam Mehdinin, halen sağ olduğuna, kıyametten önce ortaya çıkarak kötülüklerin hat safaya çıkmıș olan Dünyayı yeniden adaletle düzelteceğine inanırlar.
Aynı zamanda imamlara inanmayı, islamın șartlarından biri olarak ve İmam Cefer-i Sadıkın görüșlerini benimsediklerinden dolayı kendilerini Caferi mezhebi olarak da tanımlamaktadırlar.
Bu mezhebe göre imamet, Allah tarafından verilmiș bir makamdır. Her peygamber, dinin korunması için Allahın izni ve dinin hükümleriyle hükmedecek birini atamıștır. Dolayısıyla Muhammed, kendinden sonra Aliyi İmam olarak bildirdiklerine inanırlar.
Șiilerin itikatinin temelini tevhid, nübüvvet, imamet, Mead(diriliș) yani ahiret ve adalet ilkelerinden olușmaktadır.
Şia toplumunun en yaygın mezhebi olan Şiiliğin/Caferiliğin öğretisi…
Imamın şartları-Usuli Din (Islam dininin temel inançlarıdır. Diğer bir deyimle Usul-i din, bireyin aklını kullanarak, düşünerek akli delillerle kabul ettiği islam dinin temelleridir.);
* Tevhid: Allahın birliği,
* Adalet: Allahın adil oluşu,
Nübüvvet: Allahın tüm insanlığa dini öğretmek için mükkemel ve yanılmaz göndermiş olduğu 124 bin Peygamberleri ifade eder,
* Imamet: Allahın, Velilik makamından sonra insanlığa rehberlik edecek dini önderlik makamıdır,
Mead-Diriliş (Kıyamet, hüküm günü): Hesap sorulacağı kıyamet günü inancı.
Islamın şartları (Füru-u Din: Usul-u dinin mukabilinde yer alan, Islamın ameli hükümleri anlamına gelen fıkhi ve kelami bir terimdir. Sözcük manası ise, çaba göstermek.):
* Namaz: Günde beş kez yerine getirilen şekli ibadet,
* Oruç: Ramazan ayında oruç (Tanrıya ibadet etmek ereğiyle belli bir süre için yeme, içme, cinsel ilişki ve benzeri dünya zevklerinden kendini alıkoyma) tutmak.
* Hac: Mekkede, Kabe bölgesinde hac ibadetinin gereklerini yerine getirmek. Imamların kabirlerini ziyaret etmekte öngörülmektedir.
* Zekat: Fakirlere dağıtılmak üzere belirli gelir grubuna sahip insanların gelirinden yapılan yardım.
* Hums: Gelir ve ganimet mallarının beşte birini belirlenen yerlere vermek, mesela fakirlere ve Seyyidlerin fakirlerine vermek.
* Cihad: Allah adına mücadele, savaş etmek. Cihad, iki türlüdür. Birincisi insanın yaşamının her aşamasında iyiyi yerine getirmek adına nefsiyle yaptığı cihad. Buna büyük cihad denir. İkincisi ise küçük cihad denilen kişinin dışında olan kötülüklerle mücadelesidir.
* Emr-i Bil Maruf: Iyiliği emretmek.
* Nehyi Anil Münker: Kötülükten sakındırmak.
* Tevella: Ehli Beyti ve onları takipçilerini sevmek.
Teberra: Ehli Beyt düşmanlarına, düşman olmak yani tüm ilişkiyi kesmektir.
Alevilik, kavramı ve manası…
Alevilik; Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşımak. Büyük bir itikat ve inançla; Allaha, Muhammed Mustafa‘ya, Şahı Merdan Aliye, Muhammed Mustafa‘nın iki kutsal emaneti olan Kuran-ı Kerim ve Ehli Beytine, Aleviliğin edebiyatı ve felsefesi olan islamiyetin özü; Özde yapılmak istenen değişikliklere evet demeyen, doğruları esas alıp, mazlumla bir olup, zalime karşı koyan, Hakkın emirlerine gönülden sadık kalan, her türlü karanlık ve bağnaz düşünceye-düzene karşı koyan, Kırklar Meclisinde, “büyüğümüzde bir küçüğümüzde bir” tezi ile, bir nazarda görülen insanı, inanç merkezine oturtup, insan hakları temelinin atıldığı Kırklar Meclisi, bugünkü Dünya insan hakları cemiyetine de ışık olmuş bu güzel düşünceye sahip çıkarak, Allahın cemalinden yaratıp kutsal kıldığı insanı, kırklar ceminde, bu kutsallık daha da pekiştirilip, Dört Kapı Kırk Makam ile Kamil-i Insan şeklini veren felsefeyle tevalla ve teberra ikrarına-ilkelerine bağlı kalmaktan geçer.
Şahı Merdan Alinin adeletinden ayrılmayan, Temelinde insan sevgisi bulunan, Her dine, mezhebe, inanca sayğı duyan ve hoş görüyle bakan, Dil, din, ırk, renk farkı gözetmeyen, Eline beline diline sahip olma ilkelerini şart koşan ve bunu musahiplik kurumu ile gerçekleştiren, Gelmek isteyen inançlı insanları çatısı altına alarak manevi ihtiyaçlarını gideren, Insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yarğılamalarını sağlayan, Eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan Evrensel inanç sistemidir.
Şeriatın bağnaz kurallarına bağlı olmayan ve onu red eden, Islam dinini kendine göre, Sünni ve Şii inancının dışında yorumlayan; Aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, Meyvesi sevgi hamuruyla yoğrulmuş , Insan-i Kamil yani erdemli insan yaratmayı öngören, Korkuyu aşıp sevgiyle Allaha yönelen, Enel Hakk ile insanın özünde tanrıyı gören, Yaradan ile yaradılan ikiliğinden Varlık birliğine (Vahdet-i vucuta) varan, Ahlaklığı yaşamının temeline koyan, insanı yücelten, Hamurunda, hem ilahiliğin hem de irfaniliğin mayası bulunan, Kişinin ahlak ve karekterli yaşam ilkelerini belirleyen, Dini, biçim ve şekil olarak değil, inanç olarak algılayan, Dini, bağımsız bir irade gücü ve batıni özelliğiyle evrimleştiren, Akıl ile mantık bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Ceminden alınan ilhamla yürüten Canların Evrensel inanç sistemidir.