Şahı Merdan Ali ile Arının maksadı, hedefi ve anlamı birdir.
Şahı Merdan Ali, insanlık alemi için önemli olan ilmi, bilgiyi, irfanı korumak ve insanların bu manevi değerlerle donanmasını sağlamaktır.
Arı da sağlıklı olan balı üretmek, korumak ve yaratıkların faydalanmalarını sağlamaktır. Özü itibariyle her iki sırrın amacı önemli, faydalı olan manevi değerlerin ehil olmayan yani cehaletin cahillerinden korumak, sahiplenmek ve kötülüğe peşkeş çekilmesini önlemek amacı söz konusudur.
Bu konunun doğruluğu hakkında, Şahı Merdan Ali; „Ilim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı“ gerçeğidir.
Dolayısıyla Muhammed Mustafa; „Iki sırra, akıl ermez. Birincisi, Alinin sırrı ve ikincisi, Arının sırrıdır“ buyurmuş olmasıdır.
Hilmi dede baba, Şahı Merdan Alinin insan üstü faziletlerini şöyle dile getirmiştir.
Aynayı tuttum yüzüme,
Ali göründü gözüme
Nazar kıldım ben özüme,
Ali göründü gözüme.
Ali evvel Ali ahir,
Ali batın Ali zahir,
Ali tayyip Ali tahir,
Ali göründü gözüme.
Ali candır Ali canan,
Ali dindir Ali iman,
Ali rahim Ali rahman,
Ali göründü gözüme.
Hilmi gadayi bir kemter,
Görür gözüm dilim söyler,
Her nereye kılsam nazar,
Ali göründü gözüme.
Şahı Merdan Ali Sırrı ve Arının sırrı ortak noktası zahiri bakış, algı ve mantığın manasına varamadığı gizemci-Tasavvufcu fazilet ve yeteneklerdir.
Tasavvuf-gizemcilikteki faziletler yani üstün kabilete sahip olması Onun zahir ve batın ilmine, irfanına sahip olmasıdır. Diğer bir deyimle insanların sırrına eremediği İlahi kudretin ilmine, sırrına erişmiş olmasıdır.
Arının sırrı ise, yetenek ve becerisidir…
* Ürettiği balın özenle üretmesi ve şifalı olması.
* Her çiçeğe konmaması, belli çiçeklere konması ve bunu fark etmesi,
* Aynı çiçek, ikinci kez ziyaret edilmemesi gibi aklın eremediği mucize sırlara sahiptir.
“Sır,” insan aklının yeterince açıklık getiremediği gizemdir.
Bu gizeme varabilmek için önce, gizem ilminin alfabesini bilmek gerekir.
Erenlerin şiirlerinde, menkıbelerinde, vs. okuduğumuz ve anladığımız kadarıyla Ilmi Ledun sırrına varan ulu kişinin, yanlız Şahı Merdan Ali olmuştur. Zaten Ilmi Ledun, Allaha mahsus olan ilimdir.
Şahı Merdan Alinin sırr-ı hakkında, 19. Yy. Yaşamış olan Aşık Esrarinin yorumu
Alinin sırrına ereyim dersen,
Mürşid-i kamile varın erenler.
Gönül kabesine gireyim dersen,
Ol bahri ummana dalın erenler.
Elesti bezminde odur varolan,
Haklı hakikatta bize yarolan,
Bütün kainatta gizli sır olan,
Bu ilmin sırrına erin erenler.
Esrari bu yolun kemter kuludur,
Yükü ilim irfan gevher doludur,
Ali yolu insanlığın yoludur,
Gönülden gönüle girin erenler.
Şahı Merdan Alinin zahir ve batın-i boyutunu anlamak için, ilim ummanına dalmak gerekir. Tarihler boyunca pek çok ünlü yazarlar, ünlü araştırmacılar derler ki: “Eğer denizler mürekkep, bütün ağaçlar kalem olsa, Adem oğulları yazıcı olsalar, Cin tayfası da hesap tutsalar; Ya Ali, senin faziletlerini yazmakla tamalayamazlar.
Hz.Muhammed Msutafa; Ali, bütün peygamberlerle sır olarak gelmiştir, fakat benimle aşikar olarak geldi” buyurmuştur.
Ya Muhammed!
Sıkıntıya düştüğünde, zorda kaldığında Aliyi çağır ki,
Onu sana yardımcı olarak bulasın.
O, olağan üstü hallerin sahibi ve Hakkın kudret sırrıdır.
Tüm sıkıntı ve güçlüklere karşı, ondan medet dile!
Dile ki yardım göresin, mürüvvet bulasın.
Üzüntülerden, felaketlerden kurtulmak için,
Ehli Beyt ve Evlad-ı Hüseyin Aşkına, Ona sığınmalıdır.
O Ali ki üstün niteliklere, faziletlere sahiptir.
Ali; Peygamberliğin nuru, veliliğin sırrı, cemal ile
kemalin malikidir. Allah adına Ona çağır.
Çünkü hiç bir kimse, Ali ve hiç bir kılıç, Zülfikar olamaz.
Ya Şahı Merdan Ali, Allahın rahmeti hürmetine gönlümüzü nurun ile,
ruhumuzu ilmin ile aydınlatıp Allaha ulaştır.
Ya Cenab-ı Hakk!
Muhammed Ali hürmetine, bize yardım eyle.
Allah Allah, kabul ve makbul ola.
Dolayısıyla Şahı Merdan Aliyi sevenler; Ehli Beyti sinesine sararak onların tüm erdemlerini de yaşamlarına geçirerek binlerce yıllık köklü inanç ve kültürel birikimleriyle islamiyetin Ehli Beyt yorumlarıyla derin bir şekilde bütünleşmişlerdir.