"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Güruh-u Naci topluluğu

Ruhlar Aleminde melek olarak varlıklarını sürdüren Nesli Pak dediğimiz 73cü fırkanın yani Ehli Beyt ile peygamberlerin soyunun Ataları olan Naci ile Naciye de, Allah tarafından beşeri insan sıfatına büründürülerek zahiri aleme gönderilmişlerdir.
Dört kutsal kitaplarda kabul gören “beşer insan”ın başlangıcı; Adem ve Havva ile başlamıştır. Adem ve Havvanın Kabil ve Habil isminde iki çocuğu dünyaya gelmiştir. Habil, iyi kalpli ve Kabil ise, şeytani duygulara sahip olması Allah tarafından dışlanmıştır.
Kabilin kıskançlık içine düşmesiyle kardeşler arasında geçimsizlik başlamıştır. Bu geçimsizlik sonucu Kabil, kardeşi Habili öldürmüş ve kardeş katili olmuştur. Böylece insanlık tarihinde, ilk cinayet gerçekleşmiştir. Dolayısıyla Habil, insan tarihinde öldürülen ilk beşer insan ve Kabil ise ilk katil olmuştur.
Kabil, kardeşi Habili öldürdükten sonra Allah, Kabile lanet eylemiştir. Böylece Ademin, Havvadan gelen nesli kirlenmiştir.
Hz.Adem, Havvadan gelen neslinin kirlenmesi üzerine; Ruhlar aleminde melek olarak varlığını sürdüren Naci(Şit), Allah tarafından beşeri insan sıfatına büründürülerek yaratılır ve akabinde ruhlar aleminde varlığını sürdüren melek Naciye ise, beşer insan sıfatında yaratılarak Şit(Naci) ilk Peygamber ile evlenirler.
Şıt peygamberin diğer bir ismi ise “Naci” dir…
* Şit ismi Arapça olup, Ibranice de “Şis” olarak geçer; Allahın hediyesi, armağanı anlamına gelmektedir.
* Naci; Kamil, erdemli, ilahi ilim sahibi insan demektir.
* Naciye; Hakkın hidayetine kavuşmuş, kötülüklerden arınmış, kurtulmuş demektir.
* Güruh; Insanlık topluluğu demektir.
* Güruh-u Naci; Hakk yolunda ve hakikatten sapmamış, Allahın razı-hoşnut olduğu toplum demektir.
Güruhu Naciye özümü kattım,
Insan sıfatında çok geldim gittim,
Bülbül olup firdevs bağında öttüm,
Bir zaman gül için dara düş oldum.
Aşık Sıtkı Baba
Hz.Şıt peygambere Allah tarafından 50 suhuf yani 50 sayfalı küçük kitap gönderilmiştir.
Hz.Şit peygamberden sonra gelen peygamberler Şit peygamberin soyundan geldiklerini söylemişlerdir. Dolayısıyla Şıt yani Naci soyundan gelenlere “Güruh-u Naci topluluğu” denmiştir. Sonuç itibariyle; Allahın hükmüne uymayıp kötülük yapanların yani şer anası Havva, ve ikrarından dönmeyenlerin yani iyi insanların anası Naciye ise, “ikrar” anası diye adlandırılmışlardır.
Alevi inancında Allahın ilmine, sırrına ulaşmak Dört Kapı Kırk Makamla mümkündür. Insanın ham ervahlıktan erdemlik makamına ulaşabilmesi için, Ruhen ve bedenen kötü alışkanlıklardan uzaklaşması, ilim ile olgunlaşıp kemale ulaşmaktır. Ruhen, edep erkanla ve ilahi ilme yani Allahın ilmine ulaşanlar Kamili Insan, Erdemli Insan, Velayet Makamına dolayısıyla Hakk ile beraber olma halidir. Bunun diğer bir ismide Batın Alem, Ruhlar Alemi yani kırklar alemidir.
Kırklar, batın alemi karşılığı kullanılan, Velayet Makamı yani Ermişlik Mertebesidir. Bu öte dünyada, zaman dışı bir evrende geçmekte olan bir olayın zahire yansımasıdır.
Kırklar, Şahı Merdan Ali ile beraber Kırklar meclisinde toplanan, Arif-i billah mertebesine yani Allah gizemine, sırrına ulaşmış ulu kişilerdir. Şahı Merdan Ali, bu velayet yani ermişlik makamının başıdır. Bu nedenle Şahı Merdan Aliye “Velayet Şah-ı, Velayet rehberi, Velayet sultanı” gibi unvanlar verilmiştir.
Biz kırklarız, taptığımız Alidir,
Kırkımızın her biri çömert velidir,
Şahı Merdan cümlemizden uludur,
Medet Allah, ya Muhammed, ya Ali.
Kırklar meclisi, Alevi gizemciliğinin yani tasavvufunun özünü oluşturur. Kamillik aşaması yani ilim ve irfanı simgeleyen bu ermişlik makamında yani Sırr-ı Hakikat kapısında her can eşittir. Bu makamda ırk, din, dil, renk, mevki, mertebe, cinsiyet farklılığı gözetilmez. Arınmış, gönlü temiz insanların ulaşabileceği bu son durakta, Hallac-ı Mnasurun da ifade ettiği gibi; “senlik benlik” yoktur, “biz” varız, hep biriz.
Kırklarda vuku bulan sır ve bu sırrın sonucu “cem”leşme ibadeti ile noktalanan Ilahi Muhabbet ile Ilahi Ilmin paylaşımıdır. Ilahi bilginin insanın kendisinde olduğuna, bütün oluşumun merkezinde ise, Insan-ı Kamil olduğu inancıdır ve Kırklar Meclisinde verilen de bu mesajdır.
Biz üç bacıydık güruhu neciydik,
Kırklar meydanında süpürgeciydik,
Süpürgeci Selman kör olsun Mervan,
Zuhur ede mehdi sahibi zaman.
Kırklar, “hepimiz bir gönül, bir canız; Birimiz kırkız, kırkımız biriz” demeleri işte bundandır. Kırklar meclisi, ölmeden önce ölmenin yani nefsini yenmenin ve Hakk ile Hakk olmanın, ikilikten kurtulup birliğe varmanın mertebesidir yani Güruh-u Naci topluluğudur.