Bu yılda, daha önce bahsi geçen Muhammedin kardeşi İbrahim b. Abdullah b. Hasan b. Ali b. Ebi Talib ayaklandı. Ayaklanmasından önce çok sıkı bir şekilde aranıyordu. Cariyelerinden birinin anlattığına göre beş sene müddetle hiç bir yerde uzun süre kalmadı. Faris, Kirman, Cebel, Hicaz, Yemen ve Şam arasında sürekli yer değiştirdi, sonra Musula geldi. Musula geldiğinde Mansür kendisini arıyordu. i İbrahim kendisi şöyle anlatıyor: «Beni Musulda o kadar sıkı bir şekilde arıyorlardı ki Mansürun sofrasına oturmak zorunda kaldım. Oradan çıktığımda aramaktan vazgeçmişlerdi.» Askerlerin içinde şiiler vardı, bunlar İbrahime mektup yazarak Mansüra karşı ayaklanmak üzere davet ettiler. Mansür Bağdatın planlarını yapmakla meşgulken İbrahim Mansürun ordugahına çıkageldi. Mansürun bir aynası vardı, ona bakınca dostunu düşmanından ayırt ederdi. Aynasına baktı ve: «Ey Müseyyeb! İbrahimin, ordumun içinde olduğunu görüyorum. Yer yüzünde bana ondan daha fazla düşman olan birisi yoktur, bak bakalım hangi adam?» dedi. : Sonra Mansür eski Sarrat köprüsünün yeniden inşa edilmesini emretti. İbrahim orada halkın arasındaydı, Mansürla göz göze geldiler. İnsanların arasına gizlendi, Kamiye sığındı, o da İbrahimi odasında sakladı. Mansür arama faaliyetini daha da hızlandırdı, her yere gözcüler koydu ve İbrahim saklandığı yerden ayrılamadı. Arkadaşı Süfyan b. Hayyan el-Kummi ona: «Durumu görüyorsun, tehlikeyi göze alarak kurtulmalıyız.» dedi. İbrahim: «Bu konuda istediğini yap.» diye karşılık verdi. Süfyan Rabie geldi ve Mansürun huzuruna girmek için izin istedi. İçeri aldılar, Mansür onu görünce ağır sözler söyledi, o da: «Ey Müminlerin emiri! Söylediklerine layığım, af dileyerek sana geldim, sana iyi haberlerim var. Sana İbrahim b. Abdullahı getireceğim. Onları imtihan ettim, hiç birinde hayır yok. Bana ve yanımdaki köleye bir geçiş izni yaz, posta bineğine bindirsinler, yanıma da bir grup asker ver.» dedi. Mansür ona geçiş izni ile askerler ve bin dinar da para verdi. Süfyan: «Buna ihtiyacım yok.» diyerek içinden sadece üç yüz dinar aldı, yanındaki askerlerle birlikte İbrahimin bulunduğu eve geldi. İbrahimin üzerinde bir yün cübbe ve gençlerin giydiği türden bir kaftan vardı. Ona bir takım emirler vermeğe başladı, sonra posta bineği ile gitti. Başka bir rivayete göre, posta bineğine binmemiştir. Medaine vardılar. Köprüde görevli olan kişi onları geçirmedi, bunun üzerine geçiş iznini gösterdi. Köprüyü geçince görevli: «Bu köle falan değil, İbrahim b. Abdullahtır; güle güle gidin.» dedi ve onları yakalamadı. Bir gemiye binip Basraya gittiler. Askerlerle beraber iki kapısı olan bir eve geldi. Askerleri kapının önüne dikti ve «Buradan ayrılmayın.» dedi, sonra öbür kapıdan kaçtı. Böylece askerleri başından savdı. Basra. emiri Süfyan b. Muaviye durumu haber alınca adam gönderip Kummiyi arattırdı, fakat bulamadılar. İbrahim daha önce Ehvaza gitmiş ve Hasan b. Hubeybin yanına saklanmıştı. Muhammed b. Husayn de onu arıyordu. Bir gün: «Müminlerin emiri bir mektup yazdı. Müneccimlerinin bildirdiğine göre İbrahim Ehvazda iki nehir arasında bir yerde imiş. Aradım, fakat bulamadım. Yarın şehirde aramağa karar verdim. Belki Müminlerin emiri iki nehrin arası demekle Düceyl ve Mesrukan nehirleri arasını kasdetmiştir.» dedi. Hasan b. Hubeyb, İbrahimin yanına gelip bunları anlattı, İbrahimi şehrin dışına çıkarttı. Muhammed ise, o gün İbrahimi aramadı. Akşam olunca Hasan İbrahimin yanına gitti ve onu şehre getirdi. İkisi de birer merkebe binmişlerdi. Son yatsı vakti İbnul-Husaynın atlılarının öncüleriyle karşılaştılar. İbrahim merkebinden inip küçük abdest bozuyormuş gibi yaptı. İbnul-Husayn Hasan b. Habibe nereden geldiğini sordu, ailesinin yanından geldiğini söyledi; bunun üzerine onları terkedip yoluna devam etti. Hasan döndü, tekrar İbrahimi bineğine bindirdi ve evine sakladı. İbrahim ona: «İdrarımdan kan geldi.» dedi. Hasan: «Hakikaten küçük abdest bozduğu yere gidip baktım, söylediği doğruydu.» demektedir. Sonra İbrahim Basraya gitti. Oraya, kardeşi Muhammedin Medinede ayaklanmasından sonra, yani 145 yılında gittiği de söylenir. Başka bir rivayete göre 143 yılında Basraya gitmiştir. Oraya gelmesine yardımcı olan Kirahtı. (Bazı rivayetlere göre ise Yahya b. Ziyad b. Hayyan en-Nabtidir.) Onu Benü Leys mahallesindeki evine yerleştirdi. (Ebü | Fervenin evinde kaldığı şeklinde rivayetler de vardır.) Halkı kardeşine beyat etmeğe çağırdı. İlk beyat edenler Nümeyle b. Mürre el-Abşemi, Afvullah b. Süfyan, Abdülvahid b. Ziyad, Amr b. Seleme el-Huceymi, Abdullah b. Yahya b. Husayn er-Rakaşi idi. Halkı davet ettiler ve Muğire b. el-Fezi gibi kişiler davete icabet ettiler. İsa b. Yünus, Muaz, Abbad b. Avvam, İshak b. Yusuf el-Ezrak, Muaviye b. Hüşeym b. Beşir ile fakih ve alimlerden büyük bir grup da daveti kabul ettiler. Bunların sayısı dört bini buldu ve şöhreti yayıldı. Ona: «Basranın ortasında bir yere taşınsan da insanlar daha rahat bir şekilde yanına gelseler.» dediler. Bunun üzerine Benü Süleymin azatlısı Ebu Mervanın Makberetü Benü Yeşkürdeki evine taşındı. Süfyan b. Muaviye de kendisine yardımcı oluyordu. Kardeşi Muhammed ayaklanınca ona da mektup yazıp ayaklanmasını emretti. Bunun üzerine çok endişelendi. Bazı arkadaşları şöyle diyerek moral verdiler: «Yeteri kadar adam topladın, ancak geceleyin gider, zindanın kapısını kırarsın, sabahleyin daha da büyük bir insan topluluğu toplamış olursun.» dediler. Bunun üzerine morali düzeldi. Mansür Küfenin dış mahallelerindeydi. Bunu daha önce belirtmiştik. Yanında az miktarda asker vardı. Üç kumandanını Basradaki Süfyan b. Muaviyeye, İbrahime karşı yardım etmek üzere gönderdi. İbrahim ayaklanmağa niyetlenince Süfyana haber gönderip durumu bildirdi, sonra da kumandanları yanında topladı ve 145 yılı ramazan ayının başında ayaklandı. Ordunun bineklerini ganimet aldıktan sonra camide halka sabah namazı kıldırdı ve emirlik binasına yöneldi. Süfyan bir grup adamla birlikte oraya sığınmıştı. Binayı muhasara etti. Süfyan eman diledi, İbrahim de ona eman verdi ve binaya girdi. Altına bir hasır serdiler, bu sırada rüzgar esti ve o oturmadan hasırı ters çevirdi. Çevresindekiler bunu uğursuzluk alameti saydılar. İbrahim: «Biz uğursuzluğu kabul etmeyiz.» dedi ve ters dönmüş vaziyetiyle hasırın üzerine oturdu. Kumandanları hapsetti, aynı şekilde Süfyan b. Muaviye yi de kasrında hapsetti ve Mansürun onun mahpus olduğunu bilmesi için basit bir prangayla bağlattı. İbrahimin ayaklandığı haberi Süleyman b. Alinin iki oğlu Cafer ve Muhammede ulaşınca altı yüz kişiyle üzerine yürüdüler. İbrahim onlara karşı Muda b. Kasım el-Cezeriyi elli kişi ile birlikte gönderdi. Cafer ve Muhammed yenildiler. İbrahimin adamları: «Yenilen takip edilmez, yaralılar öldürülmez.» diye seslendiler. İbrahim Zeynep bintü Süleyman b. Ali b. Abdullah b. Abbasın kapısına gitti. (Abbasilerden Zeynebiyyün oraya nispet edilirler.) Orada eman verdi ve kimseye dokunulmayacağını söyledi. Basralılar saf halinde gelip toplandılar. Beytülmalde iki milyon dirhem buldu, bununla epeyce güç kazanmış oldu. Adamlarının her birine ellişer dirhem tahsisat verdi. Basrada düzen sağlanınca Mugireyi Ehvaza gönderdi. Mugire iki yüz kişiyle Ehvaza vardı. Mansürun oradaki amili Muhammed b. el-Husayndı. O da dört bin kişiyle Mugirenin karşısına çıktı. Karşılaştılar, yapılan savaşta İbnul-Husayn yenildi, Mugire Ehvaza girdi. (Başka bir rivayete göre İbrahim Amr b. Şeddadı da Farise gönderdi. Orada Ali b. Abdullah b. Abbasın iki oğlu İsmail ve Abdüssamed vardı. Amrın yaklaştığını İstahrda haber aldılar, Darabcirde sığındılar, böylece Faris Amrın eline geçti. İbrahim, Mervan b. Said el-İcliyi de on yedi bin kişiyle Vasıta gönderdi. Mansürun oradaki temsilcisi Harun b. Humeyd el-İyadi idi. İcli şehri ele geçirdi. Mansür onunla savaşmak üzere amir b. İsmail el-Müsliyi beş bin kişi ile gönderdi. (Yirmi bin kişiyle gönderdiği şeklinde rivayet de vardır.) Bir müddet savaştıktan sonra analşma yaptılar ve İbrahim ile Mansür arasındaki mücadeleyi hangisinin kazanacağı belli oluncaya kadar beklemeğe karar verdiler. İbrahim öldürülünce Mervan b. Said kaçtı ve ölünceye kadar saklanarak yaşadı. İbrahim Basradan çevreye amiller ve kumandanlar göndermeğe devam ederken Ramazan bayramına üç gün kala kardeşi Muhammedin ölüm haberini aldı. Ramazan bayramında halkın içine çıktığında çok üzüntülüydü. Kardeşi Muhammedin öldüğünü bildirdi, böylece Mansürla savaşma arzuları daha da kuvvetlendi. Ertesi sabah İbrahim ordunun başına geçti, Basrada Numeyleyi ve oğlu Hasanı yerine bırakarak yola çıktı.