"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Bağdat şehrinin kuruluşu

Bu yılda Mansür Bağdat şehrinin inşasına başladı. Bunun sebebi şuydu: Haşimiler Küfe civarında yerleşme merkezi kurmuşlardı. Ravendiye orada isyan edince oranın halkı bundan ve Küfeye yakın olmaktan rahatsız oldular, çünkü halk güvenlikten yoksundu ve orduyu ifsat etmişlerdi. Mansür ordusuyla beraber yerleşebileceği bir yer aramağa çıktı. Cercerayaya indi, sonra Musula çıktı, dağları kontrol etti. Askerlerinden birisi gözündeki remed hastalığından dolayı uğradıkları şehirlerden birinde kalmıştı. Gözünü tedavi eden doktor Mansürun niçin bu sefere çıktığını sordu. Asker sebebi söyleyince: «Bizde bulunan bir kitapta şöyle yazıyor dedi: Miklas adındaki bir adam Dicle ile “Zevra” denilen yer arasında bir şehir kuracak. O şehrin bir kısmını inşa edince Hicazda bir kargaşa meydana gelecek, şehrin inşasına ara verip o kargaşayı düzeltecek, sonra Basrada daha büyük bir kargaşa çıkacak, bu iki kargaşayı da bastıracak, sonra dönüp şehrin inşaasını tamamlayacak. Uzun bir ömür sürecek ve saltanat onun çocuklarına geçecek.» Bu asker hemen Mansürun peşinden yetişti ve söylenilenleri anlattı. Mansür: «Bana çocukken “Miklas” denirmiş.» dedi. “Huld” diye bilinen köşkünün hizasındaki manastıra gitti. Manastırın papazını, Bağdatın arazisinin, Muharrimin, Bustanun-Nefsin ve Atikanın sahiplerini çağırttı. Arazilerinin soğuk, sıcak, yağmur, çamur, sivrisinek ve haşarat durumları hakkında bilgi aldı. Hepsi de sordukları soruları cevaplandırdılar. Bağdatın arazisini tercih etti ve sonra sahibini çağırıp istişare etti. Arazi sahibi şöyle dedi: «Ey Müminlerin emiri! Bu yerlerden hangisini tercih edeceğini soruyorsun. Benim fikrime göre dört nokta arasına yerleşmelisin. Batıdaki iki nokta Katrabbül ve Badürya, doğudaki iki nokta ise Bük nehri ve Kelvazidir. Bu takdirde hurma ağaçlarının arasında ve suya yakın bir yerde olursun. Bir taraf kuraklaşır da mamurluğu gecikirse diğer taraflar mamur olur. Ey Müminlerin emiri! Sen Sarratdasın, erzak Şam ve Rakkadan ve batıdaki Mısır civarından gemilerle Fırattan gelir. Çin, Hind, Basra, Vasıt, Diyarbekr, Rüm, Müsul ve diğer şehirlerden gelecek erzak da Dicle nehri yoluyla gelir. Armenia ve ona bitişik olan yerlerden, hatta ta Zaba kadar olan. yerlerden de erzak gelir. Aynı zamanda etrafın nehirlerle çevrili olduğundan düşmanların sana köprü olmaksızın yaklaşamazlar. Köprüleri kestiğin veya yıktığın an düşman sana ulaşamaz. Dicle, Fırat ve Sarrat bu şehrin etrafında hendek vazifesi görürler; Basra, Küfe, Vasıt, Musul ve Sevad ın tam ortasında bulunur; karaya, denize ve dağa yakın olursun.» Bu sözler üzerine Mansürun buraya yerleşme fikri pekişti. Başka bir rivayete göre Mansür bir rahip gördü, çağırıp: «Kitaplarınızda burada bir şehir kurulacağı yazılı mı?» diye sordu. Rahip: «Evet, o şehri “Miklas” lakablı birisi kuracak.» diye karşılık verdi. Mansür: «Bana çocukluğumda “Miklas” denirdi.» deyince de rahip: «O zaman adı geçen kişi sensin.» dedi. Mansür 145 yılında şehrin inşasına başladı. Şama, Cebele, Küfeye, Vasıta ve Basraya emirnameler yazarak sanatkar ve işçiler istedi. Faziletli, dürüst, güvenilir kişiler ve mühendislerin seçilip gönderilmesini istedi. Bu isteği üzerine gönderilen kişiler arasında Haccac b. Ertat ve Ebü Hanife de vardı. Şehrin planı çizildi, temelleri atıldı, kerpiçler döküldü, tuğlalar pişirildi. Önce kül ile şehrin planı çizildi. Plana göre şehre kapılarından, kemerlerinden, meydanlarından ve duvarlarından girdi. Sonra külden çizilen plan çizgilerinin üzerine pamuk tohumu dökülerek tutuşturulmasını istedi. Böylece tatbiki olarak şehrin planını seyretti. Daha sonra bu plana göre temellerin kazılmasını emretti. Şehri dört bölüme ayırıp her bölümün başına bir başkan görevlendirdi. Ebu Hanifeyi kerpiç ve tuğla hazırlanmasını kontrolle görevlendirdi. Daha “önce Ebu Hanifeye kadılık ve mezalim mahkemesi reisliği teklif etmiş, o da kabul etmemişti, bunun üzerine de Munsür kendi adına bir görev almadıkça onu bırakmayacağına dair yemin etmişti. Bağdatın inşası esnasında kerpiç ve tuğla hazırlanması, taş yontulması işlerine nezaret edebileceğini söyledi. Ebu Hanife bu görevle görevlendirilen ilk kişidir. Mansür surun temelinin genişliğinin elli zira,. tepesinin genişliğinin ise yirmi zira olmasını emretti. Sur inşasında yontulmuş taş ve ağaç kullanıldı. İlk taşı temele kendi eliyle koydu ve «Bismillah, hamd Allaha mahsustur, yer yüzü Allahındır, onu kullarından dilediğine verir, sonuçta kazanan takva sahibi kişilerdir.» cümlelerini söyledikten sonra «Haydi Allahın bereketiyle inşaata başlayın.» dedi. Surun yüksekliği adam boyu olunca Muhammed b. Abdullahın ayaklandığı haberi geldi. İnşaata ara verip Küfeye gitti, Muhammed ve kardeşi İbrahimle savaşıp onları etkisiz hale getirdikten sonra dönjip Bağdat şehrinin inşaasını tamamladı. Adamlarına araziler dağıttı. Mansür şehrin kuruluşu için gerekli olan ağaç, kereste ve diğer bütün malzemeyi hazırlamış, Küfeye giderken malzemelere göz kulak olmak üzere azatlısı Eslemi görevlendirmişti. Esleme, Mansürun ordusunun İbrahime yenildiği şeklinde haber gelince malzemeleri yaktırdı. Mansür bunu duyunca onu kınayan bir mektup gönderdi, Eslem malzemelerin İbrahimin eline geçmemesi için böyle yaptığını söyleyince bir şey demedi. Bağdatın nasıl yapıldığını inşaallah 146 yılı olaylarından bahsederken anlatacağız