"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Hasanın çocuklarının ıraka nakilleri

Mansür 144 yılında hacc yapınca Muhammed b. İmran b. İbrahim b. Muhammed b. Talha ile Malik b. Enesi Hasanın çocuklarına gönderdi. Onlar bu sırada hapishanede idiler. Mansür Hasanın çocuklarından Abdullahın oğulları Muhan.med ile İbrahimi kendisine vermelerini istiyordu. Muhammed b. İmran ile Malik b. Enes yanlarına girdiler. Bu sırada Abdullah namaz kılıyordu. Mektubu tebliğ ettiler. Abdullahın kardeşi Hasan b. Hasan; «Başımıza gelenler o uğursuz kadının iki oğlu yüzündendir. Allaha ana cisun ki, bu olanlar bizim görüşümüz yüzünden olmadığı gibi bizden bir grubun görüşü yüzünden de değildir. Ancak bizim bu konuda belirli bir düşüncemiz var.» dediler. Bunun üzerine kardeşi İbrahim ona: «Neden kardeşini oğulları için ve kardeşinin oğlunu da annesi için üzüyorsun?» dedi. Abdullah namazı bitirince mektubu ona verdiler. O da: «Hayır, vallahi ben size bir kelime ile bile cevap vermem, eğer bana izin verilmesini uygun görürse,onunla görüşün bu izni versin.» dedi. Muhammed b. İmran ile Enes b. Malik geri döndüler ve durumu Mansüra tebliğ ettiler. Mansür: «O beni büyülemek istiyor; hayır, vallahi, iki oğlunu getirmedikçe onu gözüm görmesin.» dedi. Abdullah Mansür fikrinden vaz geçinceye kadar hiç bir kimseye bir şey demedi. Mansür daha sonra yoluna devam etti, hacc yapıp dönünce Medineye girmeyerek er-Rebezeye yöneldi. Riyah da yanına geldi. Onu Medineye gönderdi ve Hasanın çocukları ile onların ana tarafından kar deşleri Muhammed b. Amr b. Osmanı getirmesi için emir verdi. Riyah Medineye geri geldi, Hasanın çocukları ile Muhammed b. Amrı yakalayarak onları er-Rebezeye götürdü. Bunlar ayaklarından ve boyunlarından bağlanmışlardı ve Riyah bunları şiltesiz semer üzerine bindirmişti. Medineden çıkardığında Cafer b, Muhammed bir perdenin arkasında duruyordu. Riyahı ve götürdüklerini görüyor, fakat onlar kendisini görmüyorlardı. Burada ağlamağa başladı, göz yaşları sakalını ıslatmıştı. Al laha dua etti ve: «And olsun, Allah bundan sonra haremeynini korumaz.» dedi. Bunlar giderlerken Abdullahın oğulları Muhammed ile İbrahim, arabi kılığında babalarına gelip isyan için izin istediler. Babaları: «Acele etmeyin.» dedi ve: «Ebü Cafer sizin şerefli bir şekilde yaşamamanıza muktedir olsa bile şerefli olarak ölmenize mani olamayacaktır.» diye ekledi. Hasanın çocukları er-Rebezeye varınca Muhammed b. Abdullah elOsmani üzerinde bir gömlek ve ince bir izar (belden aşağı giyilen elbise) ile Manstırun yanına getirildi. Önünde durunca Mansür: «Demek sen ha ey deyyüs.» dedi. Muhammed: «Süphanellah! Sen beni küçükken söylediklerinin dışında başka türlü tanırdın.» diye karşılık verdi. Mansür bunun üzerine: «Kızın İbrahim b. Abdullah b. Hasanın hanımı olmasına rağmen kimden hamile kaldı? Sen beni aldatmayacağına, düşmanıma yardım etmeyeceğine söz vermiştin, daha sonra ise gördüğün gibi kocası ortada olmadığı halde kızın hamile. İşte bu yüzden hem hanizsin (yeminini bozduğun için keffarete borçlu oldun) hem de deyyüssun. And olsuri seni recmedeceğim.» dedi. Muhammed onun bu sözlerine de: «Eğer seni düşündüğüm gibi aldattıysam hanizim. Kızım konusundaki iftirana gelince; Allah ona Resulallahın veladeti sebebiyle ikramda bulunmuştur. Benim zannıma göre bilinmeyen bir zamanda kocası ile münasebette bulunmuştur.» diyerek karşılık verdi. Mansür onun bu sözlerine çok kızdı ve izarınin parçalanmasını emretti, (Hikaye edildiğine göre, elbisesi yırtılınca Muhammedin avret yeri açıldı.) Ardından yüz elli sopa vurulmasını emretti. Bunların hepsi .Mansürun iftirası yüzünden oldu. Muhammed bu sopaların hiç birisine aldırmadı, ancak sopalardan birisi yüzüne isabet edince: «Yazıklar olsun, sana! Yüzüme vurma, çünkü yüze vurmayı Resulallah yasaklamıştır.» dedi. Bunun üzerine Mansür iyice kızdı ve cellada: «Başına vur.» dedi. Cellad Muhammedin başına otuz sopa vurdu. Bunlardan birisi bir gözüne isabet citi, gözü akmağa başladı. Muhammed daha sonra dayak yediği yerden çıkarıldı. Dövülmekten dolayı bir zenci gibi her yanı kararmıştı. Muhammed fizik bakımından çok güzel bir kişi idi. Bu yüzden kendisine “ed-Dibac” (İpek kumaş) denilmişti. Muhammed buradan çıplak olarak çıkarılınca bir azatlısı üzerine atılıp: «Ridamı üzerine atabilir miyim?» dedi. Muhammed: «En hayırlı şeyi yapmış olursun.» diye cevap verdi ve: «And olsun ki, izarımın (elbisemin) ince olması bana dövülmekten daha ağır geldi.» diye ekledi. Mansürun Muhammedi yakalamasının sebebi şudur: Riyah Mansüra; «Ey Müminlerin emiri! Horasan ehli senin taraftarın, Iraklılar ise Ebu Talip ailesinin taraftarları; Şamlılara gelince, and olsun ki, onların yanındaki bütün Aliler kalfirdir.» dedi. Muhammed b. Abdullah el-Osmani: «Eğer Şamlıları davet ederse hepsi ona itaat eder.» dedi. Bu sözler Mansürun kalbinde yer etti. Bu yüzden Mansürun emri üzerine Muhammed onlarla birlikte yakalandı. Mansür, Muhammed hakkında daha önce iyi kanaate sahipti, Daha sonra Ebu Avn, Mansüra: «Horasan ahalisi beni bilmemezlikten geliyorlar, Muhammed b. Abdullahın davranışları ise onların hoşuna gidiyor.» dedi. Bunun üzerine Mansürun emri ile Muhammed b. Abdullah öldürüldü. Mansür, Muhammedin başını Horasana gönderdi, onunla birlikte başın Muhammed b. Abdullaha ait olduğuna ve annesinin Resulallahın kızı Fatıma olduğuna yemin eden kişiler de gönderdi. Muhammed öldürülünce, kardeşi Abdullah b. Hasan: «Biz Allahınız ve elbette Ona döneceğiz, biz iktidarında her ne kadar ona güvendiysek de, o bizim sultanımızı öldürdü.» dedi. Daha sonra Mansür bunları yakalayarak er-Rebezeden götürdü. Yanlarına katır üzerinde uğradığında Abdullah b. Hasan kendisine; «Ey Ebü Cafer! Biz esirlerinize Bedir Savaşında bu şekilde davranmadık.» dedi. Bunun üzerire Mansür ona hakaret etti ve ağır sözler söyledikten sonra oradan ayrılıp gitti. Bunlar Küfeye gelince Abdullah yanındakilere: «Bu şehirde bu şakiye mani olacak birisini biliyor musunuz?» diye sordu. Bunun üzerine kardeşinin oğulları Hasan ve Ali kılıçlı olarak geldiler ve: «Ey Resulallahın oğlu! Bize istediğin şeyi emret.» dediler. Abdullah bu iki kişiye: «Siz aleyhinize hükmettiniz, sizi bunlardan hiç bir ` şey uzak bırakamaz.» dedi, Hasan ve Ali de bunun üzerine dönüp git- . tiler. Daha sonra Mansür bunları Kufenin doğusunda İbn Hübeyrenin sarayına bıraktı, Muhammed b. İbrahim b. Hasanı getirtti. Bu şahıs çok yakışıklı idi. Ona: «Sen en küçük ed-dibacesin (ipek kumaş), değil mi?» dedi. O da: «Evet.» diye cevap verdi. Mansür bunun üzerine: «Seni hiç bir kimseyi öldürmediğim bir şekilde öldüreceğim.» dedi. Daha sonra emri üzerine Muhammed b. İbrahimin üzerine diri diri bir sütun yapıldı ve sütunun altında öldü. İbrahim b. Hasan onlardan ilk ölen kişi idi. Bundan sonra Abdullah b. Hasan öldürüldü ve öldüğü yerin yakınına gömüldü. Onun kabri tahmin edilen yerde değilse bile yakınındadır. | Bir rivayete göre Mansürun emri üzerine öldürüldüler, başka bir rivayete göre ise zehirletildiler. Bir rivayete göre de Mansür Abdullaha birini gönderip oğlu Muhammedin isyan ettiğini ve öldürüldüğünü duyurmuş, Abdullah da üzüntüden kalbi durarak ölmüştü. Doğrusunu Allah bilir. Hasanın soyundan sadece Davud b. Hasan b. Hasan b. Alinin oğulları Süleyman ile Abdullah, İbrahim b. Hasanın oğulları İshak ile İsmail, ve Cafer b. Hasan kurtuldular. Böylece Hasan Soyunün hilafet istekleri son bulmuş oldu. Bu yılda Mekkede vali olarak Seri b. Abdullah, Medinede Riyah b. Osman, Küfede İsa b. Müsa, Basrada Süfyan b. Muaviye, Mısırda Yezid b. Hatem b. Kuteybe b. Mühetleb b. Ebi Sufre vardı. Yezid b. Sabit Yezid b. Hatemi övmüş, Yezid b. Üseyd es-Sülemiyi ise şu beytinde hicvetmiştir: «Çağrılma açısından iki Yezid arasında fark vardır; bunlar Süleym kabilesine mensup Yezid ile Ağarr b. Hatemdir.» Bu hususta bir çok beyit vardır. Bu beyitlerde Yezid b. Hatem çok övülmüştür. Bu yılda Benü Amrdan Hişam b. Uzre el-Fihri ile Yusuf b. Abdurrahman el-Fihri, Tulaytulada Abdurrahman el-Emeviye karşı isyan ettiler. Abdurrahman Hişam üzerine yürüdü ve onu kuşattı. Hişam muhasaraya dayanamayınca sulhü kabul etti ve oğlu Eflahı Abdurrahmana rehin olarak verdi, Abdurrahman da Eflahı alarak Kurtubaya döndü. Daha sonra Hişam yaptığı anlaşmadan geri dönüp Abdurrahmana karşı isyan etti, bunun üzerine de Abdurrahman yeniden Hişamın üzerine geldi ve muhasara altına alarak mancınıklar dikti. Ancak surlar çok dayanıklı olduğundan bunlar tesirli olamadı. Abdurrahman sonra Hişamın oğlu Eflahı öldürdü ve başını mancınıkla attı ise de Hişami yenemedi ve Kurtubaya dönmek zorunda kaldı. Bu yılda Abdullah b. Şübrüme, zahid birisi olan Anır b. Ubeyd elMutezili, Sehl b. Hanzalanın azatlısı Büreyd b. Ebi Meryem, Zührinin arkadaşı Ukayl b. Halid el-Eyli, (Bu kişi Mısırda ansızın ölmüştür.) Muhammed b. Amr b. Ukbe b. Vakkas el-Leysi, Ebül-Hasan el-Medeni, Haşim b. Haşim b. Utbe b. Ebi Vakkas el-Medeni öldüler.