Bu yıl Abdullah bin Muaviye bin Abdullah bin Cafer Parisi ve şehirlerini ele geçirdi. Onun Küfede ortaya çıkıp yenildiğini, daha sonra Küfeden ayrılıp Medaine doğru gittiğini daha önce belirtmiştik.
Oraya varınca Küfelilerden ve diğer bazı kişilerden katılanlar oldu.
Dağlara çıktılar; Hulvan, Kümis, Isbahan ve Reyi işgal ettiler. Küfeli kölelerden bazıları da Onun grubuna katıldı ve Isbahana yerleştiler.
Benü Yeşkürün azatlısı Muharib bin Musa Pariste nüfuzlu ve saygıdeğer bir kişiydi. istahrdaki emirlik sarayına geldi ve oradaki ibn Ömerin amilini kovdu. Halk Abdullah bin Muaviyeye beyat etti. Muharib Kermana gitti ve orayı yağmaladı. Şamlı bazı kumandanlar da Muharibe katıldılar. ibn Ömerin Şirazdaki amili Müslim bin Müseyyebe saldırdı ve 28 yılında onu öldürdü, Muharib sonra Isbahana gitti ve orada yerleşmiş bulunan Abdullah bin Muaviyeyi istahra sürdü, kendisi oraya yerleşti. Aralarında Haşimller bulunan bir grup Onun yanına geldiler. Amiller gönderdi ve vergi topladı. Yanında Mansür bin Cumhur ve Süleyman bin Hişam bin Abdülmelik vardı. Daha önce geçtiği gibi Şeyban bin Abdülaziz el-Harici de Onun yanına geldi. Ebu Cafer Mansür ve Ali bin Abdullah bin Abbasın iki oğlu Abdullah ve isa da Ona katıldılar.
ibn Hübeyre Iraka gelince Nübate bin Hanzala el-Kilabiyi Abdullah bin Muaviyeye gönderdi. Ehvazın amili Davud bin Hatemin Hübeyre tarafından görevinden alınıp yerine Nübatenin geçirildiği haberi Süleyman bin Habibe ulaşınca Kerh-i Dinarda yerleşti ve Nübate ile Ehvazın bağlantısını kesip Onunla savaştı. Davud öldürüldü. Süleyman Ehvazdan Sabura kaçtı. Orası Kürtlerin işgali altındaydı. Süleyman savaşmak suretiyle onları SabUrdan sürüp çıkardı, sonra ibn Muaviyeye bir mektup yazarak kendisine beyat ettiğini bildirdi.
Muharib bin Musa el-Yeşkürinin daha sonra ibn Muaviye ile arası açıldı.
Ondan ayrıldı, bir ordu toplayarak SabUra geldi. Abdullahın kardeşi Yezid bin Muaviye ile savaştılar. Muharib yenildi, Kermana geldi ve Eşas bin Muhammedin gelip kendisine katılmasına kadar orada kaldı. Sonra araları açıldı, ibnül-Eşas Onu ve on dört oğlunu öldürdü. ibn Dubare, Davud bin Yezid bin Ömer bin Hübeyre ile birlikte istahra gelinceye kadar Abdullah bin Muaviye orada kaldı. ibn Hübeyre Man bin Zaideyi de gönderdi. Man onlarla Merv-i Şazanda çarpıştı. Man şöyle bir şiir söylüyordu:
Kavmin reisi hilekar ve aldatıcı değildir; ölümden kaçtı, fakat ölümün kucağına düştü.
ibn Muaviye yenildi, ancak Man Ona dokunmadı. Savaşta Ebu Leheboğullarından biri öldürüldü, zaten Merv-i Şazanda Haşimilerden birinin öldürüleceği söyleniyordu. Birçok esir aldılar, ibn Dubare onların çoğunu öldürdü. Mansur bin Cumhur Sinde, Abdurrahman bin Yezid Ummana, Amr bin Sehl bin Abdülaziz bin Mervan Mısıra kaçtılar. Esirlerin geri kalanı ibn Hübeyreye gönderildi, O da onları serbest bıraktı. ibn Muaviye oradan Horasana geçti. Man bin Zaide, Mansur bin Cumhurun peşine düştü, fakat bulamadan geri döndü.
ibn Muaviyenin yanında içlerinde Haricilerin de bulunduğu büyük bir topluluk vardı, onlardan kırk kişi esir edildi. Aralarında Abdullah bin Ali bin Abdullah bin Abbas da vardı. ibn Dubare ağır sözler söyledikten sonra:
“Emirül-Müminine karşı olduğunu bildiğin halde ibn Muaviyenin yanına niçin geldin?” diye sordu. O da: “Borcum vardı, onu ödemek için geldim.” diye cevap verdi. Harb bin Katan el-Hilali: “O benim kız kardeşimin oğludur.” diyerek hakkında şefaatçi oldu.
Abdullah bin Ali, Abdullah bin Muaviyeyi ayıpladı, adamlarını livatacılıkla suçladı. ibn Dubare Onu ibn Muaviyenin durumunu haber vermek için ibn Hübeyreye gönderdi, kendisi Abdullah bin Muaviyeyi aramak için Şiraza gitti ve Onu orada kıstırdı. Abdullah bin Muaviye, kardeşleri Hasan ve Yezidi de yanına alarak adamlarının bir kısmıyla birlikte oradan kaçtı, Kermanda bir geçide girdi. Ebu Müslime katılmak için Horasana gitmek istiyordu, çünkü O Peygamberin soyundan olanlara yardımcı olmağa davet ediyordu.
Herat yakınlarına geldi. Orada Malik bin Heysem el-Huzai görevliydi.
ibn Muaviyeye haber göndererek yanına gelip gelemeyeceğini sordu. “Sizin Muhammedin ailesine katılmağa davet ettiğinizi duydum ve geldim.” dedi. Malik: “Soyunu söyle, seni tanıyalım.” diye haber gönderdi. Nesebini söyleyince: “Abdullah ve Cafer ResUlunahın ailesinin isimlerindendir, fakat onların isimleri arasında Muaviye ismi olduğunu bilmiyoruz.” dedi. Buna karşı şöyle bir izahatta bulundu: “Dedem, Muaviyenin yanında görevliydi.. Babam doğunca Muaviye dedemden oğluna kendi ismini vermesini istemiş, O da bu isteğini yerine getirince, Muaviye yüz dirhem mükafat vermiş.” Bu açıklama üzerine Malik şöyle dedi: “Pis bir ismi az bir para karşılığında satın almışsınızdır. Ebu Müslimin davasında senin her hangi bir hakkın olduğu kanaatinde değilim.” Bu arada durumu Ebu Müslime bildirdi, yanındakilerle beraber yakalanıp hapsedilmesini emretti. Daha sonra Ebu Müslimden, Muaviyenin iki oğlu Yezid ve Hasanın serbest bırakılıp Abdullah bin Muaviyenin öldürülmesini emreden bir mektup aldı. Onu boğarak öldürdüler. Namazı kılındı ve defnedildi. Kabri Herattadır, meşhurdur ve ziyaret edilmektedir. Allah rahmet eylesin.