Bu yılda Horasandaki bütün Arap kabileleri Ebu Müslimle savaşmak üzere aralarında anlaşma yaptılar. Yine bu yılda Ebu Müslim karargahını Sefizencten Mahuvana nakletti.
Bunun sebebi şuydu:
Ebu Müslim propagandasını açığa çıkarınca halk süratle Ona katıldılar. Mervliler de geliyor, Nasr onlara engelolmuyordu. Kermani ve Şeyban da Ebu Müslimin faaliyetlerine karşı değillerdi, çünkü o Mervanın halifelik makamından uzaklaştırılması gerektiğini savunuyordu. Ebu Müslim kapıcıları ve bekçileri olmayan bir çadırda oturuyordu. Halkın gözünde büyümüştü, onun için: “Haşimilerden hilim, vakar ve sekinet sahibi bir adam ortaya çıktı.” diyorlardı. Mervin abid, zahid ve fıkıh tahsiliyle meşgulolan gençlerinden bir grup Ebu Müslime gelerek soyunu sordular. Ebu Müslim: “Benim faydam ve iyiliğim sizin için nesebimden daha hayırlıdır.” diye cevap verdi. Fıkıhla ilgili bazı sorular sordular, “iyilikle emredip kötülükten sakındırmanız sizin için bunlardan daha iyidir. Biz sizin sorularınızdan ziyade yardımlarınıza muhtacız, bizi mazur görün.” dedi. Gelenler: “Biz senin soyunu bilmiyoruz, ancak çok yakın bir zamanda öldürüleceğini tahmin ediyoruz. Ölümle senin arana ancak bu iki emir girebilir.” dediler. Ebu Müslim: “inşallah her ikisini de öldüreceğim.” diye karşılık verdi. Nasra gidip bunları haber verdiler, “Allah sizin hayrınızı versin, nerede olduğunu bildiği şeyi arayan adam gibisiniz.” dedi. Ayrıca Şeybana da gelip durumu anlattılar. Nasr Şeybana haber gönderdi ve:
“Biz birbirimizi üzüyoruz. Beni rahat bırak, Onunla savaşayım. istersen bana katıl, Onunla harp edip öldürelim veya buradan uzaklaştıralım, sonra seninle aramızdaki meselemizi hallederiz.” dedi. Şeyban bu teklifi kabul etmeğe niyetlenmişti. Ebu Müslim bunu haber aldı ve Ali bin el-Kermaniye şöyle bir mektup yazdı: “Baban öldürüldü, intikamını alamadın. Biliyorum ki Şeybanla aynı görüşte değilsin, intikam için savaşıyorsun. Şeybanın Nasrla anlaşmasına engel ol.” Bunun üzerine Ali Şeybanın yanına gitti ve Nasrla <ınlaşma fikrinden vazgeçirdi. Bunun üzerine de: Nasr, Şeybana: "Sen aldanıyorsun. Bu dava büyüyüp genişleyecek, o kadar ki her büyük beni küçük görecek." diye haber gönderdi.
Bir şiir söyleyerek Rabialıları ve Yemenlileri Ebu Müslimle savaşmak üzere birliğe çağırdı.
"Mervdeki Rabzalılara ve Yemenlilere bildirin, öfkelenmenin
fayda vermediği an gelmeden öfkelensinler.
Ne diye aranızda harbi sürdürüp duruyorsunuz; gözünüz sanki Hicazlıları görmÜyor.
Dinsiz ve soysuz kişilerin gelip bir araya toplanmasından meydana gelen bir düşman etrafınızı sarmıştır.
Sizin gibi Arap değillerdir onlar; neseplerine bakılırsa mevali de değillerdir.
"Onların dinlerinin aslı nedir?" diye sorulursa bunun cevabı şudur: "Onların dini Arabı helake sürüklemektir. " Öyle bir topluluk ki söylediklerini ne Peygamberden işittim, ne de Kuranda var.
Bu esnada Ebu Müslim, Nadr bin Nuaym ed-Dabbiyi Herata gönderdi.
Heratta isa bin Akil bin Makil el-Leysi vali idi, Onu şehirden sürüp çıkardı. ibn Aklı hezimete uğramış olarak Nasrın yanına döndü, böylece Nadr Heratı ele geçirdi.
Yahya bin Nuaym bin Hübeyre eş-Şeybani, ibnül-Kermamye ve Şeybana şöyle dedi: "Ya siz Mudarlılardan önce helak olursunuz veya onlar sizden önce helak olurlar. Tercihinizi yapm." Bunlar: "Bu nasıl olacak?" diye sordular. Cevap olarak: "Bu adam ortaya çıkalı henüz iki ay oldu. Sizin ordunuz kadar ordu topladı." dedi. "Ne yapmamızı tavsiye ediyorsun?" diye sorduklarında ise: "Nasr ile sulh anlaşması yapm; bu durumda onlar Nasr ile savaşır ve sizi rahat bırakır, o zaman olanlar Mudarlılara olur. Eğer Nasr ile siz anlaşmazsanız, onlar anlaşırlar ve size harp açarlar. Bir saat de olsa Mudardan erken davranırsanız gözünüz aydın olacaktır." diye cevap verdi.
Bunun üzerine Şeyban Nasra anlaşma teklifinde bulundu, O da buna olumlu cevap verdi ve Salim bin Ahvezle bir andlaşma metni gönderdi. Salim Şeybanın yanına vardığında orada ibnüI-Kermani ve Yahya bin Nuaym vardı. ibnüI-Kirmaniye: "Ey şaşi! Mudar Kabilesinin helakinin senin elinde olması ne kadar da münasip." dedi ve bir sene müddetle bir anlaşma metni imzaladılar.
Ebu Müslim bunu haber alınca Şeybana şöyle yazdı: "Biz aylardır sizinle savaşmıyoruz; sen de bizimle üç ay savaşma, anlaşma yap." ibnül-Kermani şöyle cevap verdi: "Ben Nasrla anlaşma yapmadım, Şeyban yaptı. Babamı öldürdüğü için benim Ondan alınacak intikamım vardır, bu yüzden Onunla savaşmaktan vazgeçmem." Daha sonra da savaşı başlattı. Şeyban ise, "Verilen sözden dönmek helal değildir." diyerek yardım etmedi.
ibnül-Kermani Ebu Müslime haber göndererek yardım istedi. Bu arada Ebu Müslim Mahuvana gitti. Sefızecte kırk iki gün kalmıştı. Mahuvana gelince orada da bir hendek kazdırdı. Hendeğin iki girişi vardı. Karargahını oraya kurdu. Güvenlik teşkilatının başına Ebu Nasr Malik bin el-Heysemi, muhafız birliğinin başına Ebu ishak Halid bin Osmanı, ordu divamna Ebu Salih Kamil bin Muzafferi, yazışmalar görevine Elsem bin Sübeyhi, kadılığa Kasım bin Müşaci en-Nakibi tayin etti. Kasım namazı kıldınyar, ikindi namazlarından sonra kısas cezalarını uyguluyor, Haşimilerin faziletlerini, Emevilerin kusurlarını dile getiren konuşmalar yapıyordu.
Ebu Müslim Mahuvana yerleşince ibnül-Kermaniye: "Nasra karşı seninle beraberim." diye haber gönderdi. ibnül-Kermani, Ebu Müslimle görüşmek istediğini bildirdi. Bunun üzerine Ebu Müslim yanına gitti ve orada iki gün kaldıktan sonra Mahuvana döndü. Bu esnada 130 yılı Muharrem ayının beşinci günüydü.
Ebu Müslimin ilk görev verdiği amil Davud bin Kerrardı. Köleleri geri gönderdi, Şeval denilen köyde de bir hendek kazdırdı, hendeğin sorumluluğunu Davud bin Kerrara verdi. Kölelerden büyük bir grup toplamnca onları Ebiverddeki Musa bin Kaaba gönderdi. Kamil bin Muzaffere ordudaki şahısların isimlerini, babalarının adlarını ve hangi şehirden olduklarını bir deftere kaydetmesini emretti. Bu işlem tamamlandığında askerlerin sayısının yedi bin olduğu görüldü.
Mudar, Rabia ve Yemen kabileleri Ebu Müslime karşı birlikte savaşmak üzere anlaştılar.
Ebu Müslim meseleyi haber alınca ne yapacağı konusunda istişare yaptı, çünkü Mahuvan suyun alt tarafındaydı. Nasrın suyu kesip kendilerini susuz bırakmasından korkuyordu. Bu yüzden Aline taşındı. Mahuvandaki ikameti dört ay sürmüştü. Alinde de bir hendek kazdırdı.
Nasr bin Seyyar ordusunu iyaz Nehri kıyısında yerleştirdi. Asım bin Amrı Belaşcird e, Ebu z- Zeyyali de Tüsana gönderdi. Ebü z- Zeyyal in ordusu Tüsan halkına eziyet ve işkence yaptı. Halkın çoğunluğu Ebü Müslimle beraber hendekteydi. Ebü Müslim oraya bir askeri kuvvet gönderdi. Bu birlik Ebüz-Zeyyali yendi ve adamlarından otuz kişiyi esir aldı. Ebü Müslim onlara yeni elbiseler giydirdi, yaralarını tedavi ettirdi ve serbest bıraktı.
Ebü Müslim Aline yerleşince Muhriz bin ibrahim başkanlığında bir birliği Cirencde bir hendek kazmak, taraftarları bir araya toplayarak Nasrın Merv-i Rüz, Belh ve Horasanla irtibatını kesmek için gönderdi. Muhriz bin adam topladı ve Nasrın adı geçen şehirlerden ikmal yapmasına engeloldu.