Haris bin Süreycin Kermani tarafından öldürüldüğünü daha önce belirtmiştik. Onu öldürünce Merv kurtulmuş ve Nasr uzaklaşmıştı. Nasr Ona karşı Salim bin Ahvezi birliği ve atlılarıyla birlikte gönderdi. Yahya bin Nuaym eş-Şeybaninin Rabia Kabilesinden bin kişinin başında, Muhammed el-Müsennanın Ezd Kabilesinden yedi yüz atlıyla beraber, ibnül-Hasan bin Şeyhin bin gencin başında, el-Cermi es-Saadinin Yemenlilerden bin kişinin başında olduğunu gördü. Salim, Muhammed bin el-Müsennaya: “Ey Muhammed! (Kermamyi kastederek) Şu tuzcuya (veya gemiciye) söyle, karşımıza çıksın.” dedi. Buna karşı Muhammed: “Ey gündelikçi kadının oğlu! Bu sözleri Ebu Aliye mi söylüyorsun?” dedi. Şiddetli bir şekilde çarpıştılar. Salim bin Ahvez yenildi, adamlarından yüzden fazlası, Kermamnin adamlarından ise yirmi kadarı öldü.
Nasr ve adamları yenik olarak dönünce ismet bin Abdullah Nasra şöyle dedi: “Ey Nasr! Arapları rezil ettin, yapacağını yaptın, yine de paçaları sıva (hazır ol).” Sonra ismet bir birlikle çıktı ve Salimin yerinde durarak şöyle seslendi: “Ey Muhammed bin el-Müsenna! Biliyorsun ki küçük balık büyük balığı yutamaz.” Muhammed de Ona: “Ey kahpenin dölü! Erkeksen kaçma.” şeklinde karşılık verdi. Ardından Saadiyi kumandan tayin edip Yemenlilerle birlikte gönderdi, şiddetli bir şekilde savaştılar. Sonunda ismet bozguna uğrayıp Nasrın yanına geri döndü. Adamlarından dört yüz tanesi öldürülmüştü.
Nasr sonra Onu adamlarıyla birlikte Malik bin Amr et-Teymiyi gönderdi. Malik: “Ey Müsennanın oğlu! Meydana çık.” diye seslendi. Meydana çıkınca omuz köküne bir kılıç darbesi vurdu, fakat tesir etmedi. Muhammed de bir değnekle Onun başını yardı. Savaş kızıştı. Kıyasıya bir savaştan sonra Nasrın adamları yenildi ve onlardan yedi yüzü öldü. Kermamnin adamlarından ise iki yüz kişi öldü. Handekayna çıkıncaya kadar bütün güçleriyle savaştılar.
Ebu Müslim iki grubun birbirine var gücüyle saldırdığını ve yardım gelmeyeceğini anlayınca Şeybana bir mektup yazdı. Mektubu götürecek kişiye: “Mudarlıların topraklarından git, çünkü onlar sendeki mektubu elinden alıp içindekileri okuyacaklardır.” diye emir verdi. Mektupta şöyle yazıyordu: “Ben Yemenlilerde vefa ve hayır olmadığını gördüm. Onlara kesinlikle güvenme ve emin olma. Allahın sana Yemenlilerde istediğin şeyi göstermesini dilerim. Eğer hayatta kalırsam onlarda saç ve tırnak bırakmayacağım.” Başka bir elçiyi de Mudarlılar hakkında buna benzer ifadeleri ihtiva eden bir mektupla gönderdi. Elçiye Yemenlilerin topraklarından geçmesini emretti. Böylece iki grubunda sempatisini kazanmak istiyordu. Daha sonra Nasr bin Seyyara ve Ker. mamye şöyle yazdı: “imam bana sizi tavsiye etti. Onun dediklerinden dışarı çıkmam.” Bundan sonra Küverde açıktan propaganda yapılmasını emretti. NeSaada ilk siyah giyen kişiler Üseyd bin Abdullah el-Huzai, Mukatil bin Hakim ve ibn Gazvan idi. “Ey Muhammed, ey Mansur!” diye bağırdılar. Ebıverdliler, Merv-i Ruzlular ve Merv köylüleri de siyahlar giydiler.
Ebu Müslim, Kermaru ve Nasrın hendeklerinin arasına kadar ilerledi.
Bu iki gruptan çekindi, Kermaruye haber gönderip destekleyeceğini bildirdi. Kermani bunu kabul edince Ebu Müslim Onun tarafına katıldı. Bu durum Nasr bin Seyyarın çok ağırına gitti ve Kermamye haber göndererek: “Yazık sana! Aldanına, ben sana ve adamlarına Ondan bir zarar gelmesinden korkuyorum. Merve gir, aramızda bir sulh imzalayalım.” dedi. Nasr bu şekilde Onunla Ebu Müslimin arasını açmak istiyordu. Kermani ikametgahına gitti, Ebu Müslim ise ordunun arasındaydı. Daha sonra Kermani yüz atlı ile meydanda durdu, Nasra: “Aramızdaki anlaşmayı yazalım.” diye haber gönderdi. Nasr bir hile düşündü, üç yüz atlı ile Haris bin Süreyci meydana gönderdi. Orada uzun müddet karşı karşıya kaldılar, sonra Kermamnin böğrüne bir mızrak vuruldu, bineğinden yere düştü. Adamları Onu korumağa çalıştılar, fakat güç yetiremeyecekleri kadar büyük bir ordu ile karşı karşıya geldiler. Nasr bin Seyyar Kermaruyi öldürdü ve cesedi ile birlikte yanına bir de balık astırdı.
Daha sonra Kermamnin oğlu Ali büyük bir ordu topladı, Ebu Müslim de Ona katıldı. Nasr bin Seyyarla savaştılar ve Onu valilik ikametgahından çıkardılar. Nasr, Mervdeki evlerden birine girdi. Ardından Ebu Müslim Merve gitti, Ali bin el-Kermaru de yanına geldi ve kendisi ile beraber olduğunu bildirdi. idareciliği Ona verdi; “Emret, ne istersen yapacağım.” dedi. Ebu Müslim: “Ben sana emir verinceye kadar olduğun gibi kaL.” dedi. Ebu Müslim, Kermani ile Nasrın hendekleri arasında konaklayınca Nasr Onun kuvvetinin büyüklüğünü görmüş, Mervan bin Muhammede de bunu söyleyip ibrahim bin Muhammed adına davette bulunduğunu bildirmişti. Şu beyitleri yazdı:
Külün içinde ateş koru görüyorum ve onların alevlenmesinden korkuyorum.
Çünkü ateş iki çubukla tutuşturulur, harbin başlangıcı ise sözdür. Hayret ediyorum, Emeviler uyuyorlar mı, yoksa uyanıklar mı?
Mervan, Nasra: “Bir olaya şahit olan orada olmayanların göremediklerini görür. O taraflardaki çıban başlarını kes.” diye haber gönderdi. Nasr: “Arkadaşınız yardım edemeyeceğini bildirdi.” dedi ve Yezıd bin Amr bin Hübeyreye şu beyitleri yazarak yardım istedi: Yezide sözün en hayırlısını ulaştır; doğru söylüyorum, yalanda hayır olmadığına kesinlikle inanmaktayım.
Horasanda bir yumurta gördüm, eğer ondan yavru çıkarsa çok şaşılır. iki yıllık bir yavru ama, büyüdü; henüz uçmadı, fakat tüylendi.
Allahın süvarileriyle harp ateşini alevlendirenleri durduramaz mısın?
Yezid: “Kısa kes, yanımda adam yok.” diye cevap verdi.
Mervan Nasrın mektubunu okudu. Onun mektubu ile Ebu Müslimin ibrahime gönderdiği elçi aynı anda yerlerine ulaştılar. Elçi ibrahimin yanından cevabi mektupla döndü. ibrahim bu mektupta Nasr ve Kermani hakkında eline geçen fırsatları kaçırdığı için Ebu Müslime lanet ediyor, Onu suçluyor ve Horasanda Arapça konuşan herkesi öldürmesini emrediyordu. Ebu Müslim mektubu okuyunca Belkadaki valisine Humeyme üzerine yürümesini, ibrahim bin Muhammedi yakalayarak sımsıkı bağlayıp kendisine göndermesini emretti. Vali denileni yaptı, ibrahim ele geçirildi ve Mervan Onu hapsettirdi.