Bu yılda Endülüs halkı emirleri Ebül-Hattar el-Hüsam bin Dırarı azlettiler.
Bunun sebebi şuydu:
Ebu-Hattar Endülüse emir olarak gelince Yemenliler lehine, Mudarlılar aleyhine bir tutum gösterdi. Bir gün Kinaneden bir adam Gassandan bir kimseyle çekişip birbirlerine düşmanlık ettiler. Kinaneli Sumeyl bin Hatim bin ZilCevşen ed-Bababiden yardım istedi, bu da Onun hakkında Ebül-Hattar ile konuştu. Ebu-Hattar Ona kaba davrandı, Sumeyl de karşılık verdi. EbülHattar emretti; durduruldu, kafasına vuruldu ve bunun sonucunda sarığı eğrildi. Oradan çıkınca kendisine: “Sarığının eğrildiğini görüyoruz.” denildi. O da:
“Eğer benim kavim ve kabilem varsa onu düzelteceklerdir.” dedi.
Sumeyl Mudar eşrafındandı. Endülüse Bele ile beraber dahil olunca burada şerefli ve önemli bir kişi oldu. Zikrettiğimiz bu macera başına gelince kavmini topladı, onlara olan biteni anlattı. “Biz sana tabiyiz.” demeleri üzerine: “Ben Ebul-Hattarı Endülüsten çıkarmak istiyorum.” dedi. Arkadaşlarından birisi: “Yap, dilediğin kimseden yardım iste, ancak Ebu Ata elKaysıden yardım isteme.” dediler. (Ebu Ata Kaysın eşrafındandı, reislik için Sumeyl ile çekişir ve Ona haset ederdi.) Bir başkası da şöyle dedi: Bence doğrusu şudur ki, sen Ebu Ataya gelir, Onun desteğini sağlarsan hamiyet (kabilecilik gayreti) Onu harekete geçirir ve sana yardım eder. Eğer Onu bırakırsan Ebu-Hattar tarafına meyleder ve senin hakkında dilediğini elde etmesi için senin aleyhine Ona yardım eder. Yine doğrusu şudur ki, senin Muadd şöyle dursun, Yemen halkından bile yardım istemen gerekir.
Sumeyl bunu yaptı ve o gece Ebu Ataya gitti -Ebu Ata istece şehrinde oturuyordu-, varınca Ebu Ata Onunla konuşur konuşmaz hemen kalktı, silahını kuşanıp atına bindi ve şöyle dedi: “Hemen kalk, dilediğin yere… Ben de seninle beraberim.” Ailesi efradı ve dostlarına da Sumeyle tabi olmalarını söyledi. Meruya gittiler, Sevabe bin Selametül-Haddani burada bulunuyordu, kavmi arasında hatırı sayılır bir kimseydi. Önceden Ebu-Hattar Onu işbiliye ve başka yerlere vali yapmış sonra azletmişti O da bu yüzden Ebu-Hattarın aleyhine bozgunculuk yapmıştı. Sumeyl Onu yardımına çağırdı ve EbulHattarı çıkardıklarında emir olacağını vaat etti. Bunun üzerine O da yardım etmeyi kabul etti ve kavmini çağırdı. Kavmi de Ona uydu ve bundan sonra Şüduneye gittiler.
Ebu-Hattar yerine birini vekil bırakarak Kurtubadan onların üzerine yürüdü. Bu senenin Recep ayında karşılaştılar ve birbirleriyle savaştılar. Önce iki taraf sebat etti, sonra Ebul-Hattar yenildi ve askerleri öldürüldü. EbulHattar da esir edildi. Kurtubada Ümeyye bin Abdülmelik bin Katan da vardı. Bu, Kurtubadan Ebul-Hattarın vekilini çıkardı ve bunların burada bulduğu mallarını yağma etti.
Ebul-Hattar yenilince Sevabe bin Selame ve Sumeyl Kurtubaya yürüyüp burasını ele geçirdiler, Sevabe emirliği elde etti. Sonra Abdurrahman bin Hassan el-Kelbi Ona karşı ayaklandı. Ebu-Hattarı hapisten çıkararak Yemenlilerden asker istedi ve etrafına pek çok kimse toplandı. Bunlarla Kurtubaya doğru geldi. Sevabe, yanında bulunan Mudarlılar, Yemenliler ve Sumeyl ile birlikte ona karşı çıktı. iki ordu savaşmağa başlayınca Mudardan bir adam şöyle seslendi: “Ey Yemenliler topluluğu! Size ne oluyor ki, Ebul-Hattar için harp etmeyi istiyorsunuz? Halbuki emiri sizden yaptık, O da Sevabedir ve Yemenlidir. Eğer emir bizden olsaydı, bizimle savaşmakta siz mazeretli olurdunuz. Biz bunu ancak kan dökmekten sıkılıp bunaldığımız için ve umumun selametini istediğimiz için söylüyoruz.” insanlar onun bu sözünü işitince:
“Vallahi doğru söyledi, emir bizdendir. Bizim bu halimiz nedir ki, kendi kavmimizle savaşıyoruz.” dediler. Bundan sonra savaşmayı bıraktılar ve dağıldılar. Ebu-Hattar kaçtı, Baceye vardı. Sevabe de Kurtubaya döndü. Buradaki (birbirleriyle savaşmadan dağılan) orduya Askerül-afiye (selamet ordusu)denilir.