Bu yıl ed-Dahhak bin Kays eş-Şeybani hükümeti ele geçirmek için ayaklandı ve Küfeye girdi.
Bunun sebebi şudur:
Velld katledildiğinde içlerinde Dahhakın da bulunduğu el-Cezire halkından iki yüz kişilik kuvvetiyle Said bin Behdel eş-Şeybani denilen Harevri Cezirede ayaklandı. Bu adam Velldin katledilmesi ve Mervanın da Şam işleri ile uğraşmasını fırsat bilerek Kefermsa toprağında isyan etti. Bundan farklı düşünen Bistam el-Beyhesi de Rabia Kabilesinden ötekilerin sayısı kadar bir kuvvetle ayaklandı. Birbirlerinin üzerine yürüdüler. Yaklaştıkları zaman Said bin Behdel, el-Hayberiyi -ki bu kendisinin komutanlarından birisidir- yüz elli atlı ile gönderdi. Bu da habersiz ve gaflet içindeyken onlara geldi; on dört adam hariç, Bistam ve yanında bulunanların hepsini öldürdüler. Sonra Said bin Behdel buradaki ihtilaf haberi kendisine ulaşınca Iraka gitti, ancak yolda öldü. Yerine Dahhak bin Kays seçildi. Hariciler Ona beyat ettiler. Önce Musul toprağına geldi, sonra da Şehrezüra gitti. Başına Haricilerden Sufriyye toplandı, nihayet dört bin kişi oldular.
Yezid bin Velld öldü. Iraktaki valisi Abdullah bin Ömer bin Abdülaziz idi, Hirede de Mervan vardı. Sonraları Mervan Nadr bin Said el-Hareşiye -ki bu ibn Ömerin komutanlarından birisiydi- Irak Valiliğine geçmesini yazdı, ibn Ömer valiliği Ona teslim etmedi. Nadr Küfeye döndü, ibn Ömer de Hirede kaldı. Bunlar birbirleriyle dört ay savaştılar. Mervan Nadra ibnül-Gazil ile yardım etti. Mudar Kabilesine mensup olanlar Mervanın tarafından oldukları için Nadrın yanında yer aldılar, çünkü Mervan Velldin kanının bedelini talep etmişti. Velldin anası da Mudarın Kaysiyye kulundandı. Yemen halkı da aralarında kan bağı bulunduğu için ibn Ömer ile beraberdiler, aynı zamanda Velidin katledilmesinde de bunlar Yezid ile iş birliği yapmışlardı. Çünkü bir vakitler Velid Halid el-Kasriyi Yusufa teslim etmiş, O da Onu öldürmüştü.
Dahhak Nadr ile ibn Ömerin anlaşamadıklarını işitince 127 yılında lraka yönelerek üzerlerine yürüdü. Bunun üzerine ibn Ömer Nadra şöyle bir haber yolladı: “Bu adam (Dabhak) benden ve senden başkasını (ortadan kaldırmayı) dilemiyor. Haydi gel, birleşelim de Ona karşı bir anlaşma yapalım.” Nihayet Küfede birleştiler. Her biri kendi adamlarıyla namaz kılıyordu. Recep ayında Dahhak gelip Nuhayleye indi, istirahat etti indiğinin ertesi günü olan perşembe günü askerleriyle muharebe etmek için sözleşti ve onlardan söz aldı. Sonra çok şiddetli bir şekilde savaştılar. ibn Ömerin ordusunu yardılar, kardeşi Asımı ve Ubeydullahın kardeşi Cafer bin Abbas el-Kindiyi öldürdüler. ibn Ömer siperlerine girdi, Hariciler geceye kadar onları gözetleyerek kaldılar, sonra çekildiler. Cuma günü yine savaştılar, ibn Ömerin askeri perişan ve mağlup olup siperlerine girdi. Cumartesi günü sabahleyin ibn Ömerin taraftarları peş peşe Vasıt tarafına gelmeğe başladılar. ibn Ömer ve ordusu harp ve darbı çok şiddetli olan bir topluluk (Harkller) görmüşlerdi. Vasıta ulaşanlar arasında Nadr bin Said el-Hareşi, Halidin kardeşi ismail bin Abdullah el-Kasri, Mansur bin Cumhur ve Esbağ bin Züale ve bunlardan başka eşraf da vardı. ibn Ömer yanında bulunan askerleriyle birlikte orada kaldı, ayrılmadı; bunun üzerine askerleri ona şöyle dediler: “insanlar kaçtı, niçin duruyorsun?” iki gün orada kaldı, kaçanlardan başka kimseyi görmedi. işte bu sırada Vasıta geldi. Dalıhak Küfeyi istila etti ve oraya girdi. Ubeydullah bin el-Abbas elKindi camndan emin olmadığı için Dabhak ile beraber oldu ve beyat ederek askerinin arasına katıldı. Ebu Ata es-Sindi Onun için şöyle bir şiir söyledi:
Ubeydullaha söyle: “Eğer Cafer sağ olsaydı, sen öldürüldüğün halde O meyil mi gösterirdi?
Mürraka (Haricilere) kendilerine karşı kini olduğu için tabi olmazdı O…… Kardeşini reddettiler, telifir ettiler babam; bundan sonra ne desin?”
Ebu Atanın bu beyti Ubeydullaha ulaşınca şöyle söyledi: “Allah seni annenin bızn ile sıksm. ” derim. Sen hiç bir akrabalığın hakkını vennedin; zelil olduğu halde nice aşırı intikam peşinde koşan vardır.
Şeybanın kardeşini elbiselerinin soyulması için terk ettin de seni de ipleri salıverilmiş, boynu yumuşak, hızlı koşan atlar kurtardı.
ibn Ömer Vasıta vardı, Haccac bin Yusufun konağına indi. Abdullah ile Nadr arasında eskiden olduğu gibi muharebe yeniden başladı, Dahhakın Nadr üzerine hücum etmek istemesi zamanına kadar devam etti. Nadr ibn Ömerden Irak Valiliğini Mervanın emri gereğince kendisine teslim etmesini istiyor, ibn Ömer de buna razı olmuyordu. Dahhak, yerine Milcan eş-Şeybaniyi vekil bırakarak Küfeden Vasıta yürüdü, el-Mizmar kapısında konakladı.
ibn Ömer ve Nadr bunu görünce aralarındaki harbi bıraktılar, Dahhak ile savaşmak için ittifak ettiler. Şaban, ramazan ve şevval ayları boyunca Dahhak ile savaşmaları durmadan devam etti. Sonra Mansür bin Cumhur ibn Ömere şöyle dedi: “Ben bunlar (Hariciler) gibisini görmedim. Niçin bunlarla savaşıp kendilerini Mervanla muharebe etmekten alıkoyuyorsun? Onlara razı olduğunu söyle, onları Mervanla baş başa bırak; çünkü onlar Mervanın üzerine gidecekler ve Ona kötülükleri çok olacaktır. Eğer Mervana karşı zafer kazanırlarsa istediğin olur ve sen de onların yanında güvencede kalırsın. Eğer Mervan bunlara galip gelirse, sen de Mervana karşı çıkıp savaşmak istersen müsterih olarak muharebe edersin.” ibn Ömer: “Acele etme, hele bir bakalım.” dedi. Mansür onlara (Haricilere) vardı ve: “Ben sulh yapmak ve Allahın kelamını -ki bu onların da hüccetidir- dinlemek istiyorum.” diye çağırdı, yanlarına girerek onlara beyat etti.
Sonra Abdullah bin Ömer bin Abdülaziz Şevval ayında yanlarına çıktı, onlarla sulh antlaşması yaptı. Beraberinde Süleyman bin Hişam bin Abdülmelik olduğu halde Dahhaka beyat etti.