"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Velid bin yezid bin abdülmelikin öldürülmesi

Bu yılın Cemaziyülahir ayında Velld bin Yezid bin Abdülmelik -buna en-Nakıs denilir- öldürüldü.
Öldürülme sebebi şudur: Velld halife olduktan sonra da oyun oynamayı, zevk ve sefa peşinde koşmayı, içki içmeyi, ava gitmeyi, fasıklarla arkadaşlığı giderek artırdı. Bu durumu halkın ve askerlerin ağırına gitti, halk yaptıklarını yadırgadı. Bunlardan daha büyüğü ise amcasının oğulları Hişam ve Velide takındığı tavır olmuştur. Velid, Süleyman bin Hişamı yakalatıp yüz sopa vurduttu, saç ve sakalını da kestirdi. Daha sonra da Şam diyarındaki Ammana sürdü ve Velid öldürülünceye kadar hapiste kaldı. Hişamın oğlu Velid ailesinden bir cariyeyi yakalatıp getirtti. Osman bin Velid bu cariyeyi geri vermesini istedi, fakat bunu reddetti. “Cariyeyi vermediğin takdirde askerlerinin etrafında süvariler çoğalır,” diye Onu tehdit etti. Bu arada Efkam, Yezid bin Hişamı hapsetti, Ravh bin Velid ile de karısını ayırttı. Ayrıca Velidin çocuklarından birçoğunu da hapsetti. Hişam ve Velidin çocukları Onu küfürle ve babasının çocuklarının annelerini aldatmakla suçladılar. Yine bunlar: “O Emeviler için yüz çeşit grup edindi.” dediler.
Bunlar içinde en şiddetlisi de Yezid bin Velid idi. Yezid ibadetlerini açıktan yaptığı ve mütevazı olduğu için halk sözlerine itimat ediyordu. Said bin Beyhes bin Suhayb, yaşları küçük olduğu için Yezidin çocuklarından Hakem ile Osmana beyat hususunda Yezide engelolmağa çalışmıştı. Bunun üzerine Yezid Onu hapsettirdi ve ölünceye kadar hapiste kaldı.
Daha sonra da Halid bin Abdullah el-Kasriden çocukları için beyat istedi. Halid buna çok kızdı. Kendisine: “Emirül-Müminine muhalefet etme.” denilince; “Arkasında namaz kılamayacağım ve şahadetini kabul edemeyeceğim kişilere nasıl beyat edeyim.” dedi. Oradakiler: “Pekiyi, fasık olan Velidin şahadetini nasıl kabul ediyorsun?” diye sordular. “Halife yanımda yok, bu söylenilenler bazı kişilerin uydurma haberleri.” şeklinde karşılık verdi. Yemenliler ve Kudaa Kabilesi Halide kızdılar. Kudaalılar ve Yemenliler Şam ordusunun çoğunluğunu teşkil ediyorlardı. Hureys, Şebib bin Ebi Malik elGassani, Mansur bin Cumhur el-Kelbi, amcasının oğlu Hibal bin Amr, Yakup bin Abdurrahman, Humeyd bin Mansur el-Lahmi, Asbag bin Züale, Tufeyl bin Harise es-Sirrı ve Ziyad, Halid bin Abdullah el-Kasriye gelip beyate davet ettiler, fakat Halid onların bu isteğini kabul etmedi.
Velid hacca gitmek istedi. Halid Onun yolda öldürülmesinden korktu ve bu yüzden gitmesine engeloldu. Velid sebebini sorunca da Halid bildiklerini kendisine anlattı. Bunun üzerine Velid, Halidi hapsetti ve Iraka ait malları kendisinden istedi. Daha sonra da Yusuf bin Ömerin Iraktan gelmesini ve beraberinde de mallarını getirmesi isteğinde bulundu. Ayrıca Yusufun azledilerek yerine Abdülmelik bin Muhammed bin Haccac bin Yusufun vali olmasını diledi. Yusuf Iraktan o güne kadar benzeri görülmemiş mal getirdi. Hassan en-Nebti ile karşılaştığında, Hassan Ona Velidin Abdülmelik bin Muhammedi Iraka vali tayin etmek istediğini söyledi ve Velidin vezirlerine rüşvet vermesini işaret etti. Yusuf rüşvet için beş yüz bin ayırdı, ayrıca Hassan: “Abdülmelikin ağzından bir köşkün dışında başka bir şey istemediğini ihtiva eden bir mektup yaz. Velidin huzuruna bu mektup mühürlü olarak gir ve Halidi satın al.” dedi. Yusufbunların aynısını yaptı. Velid kendisine tekrar Iraka dönmesini emretti ve Yusuf Velidden Halidi elli milyona satın aldı. Halidi Velidden alan Yusuf Onu şiltesiz tahtırevan üzerinde Iraka götürdü.
Yemenli bir şair Velid in ağzından Yemenlileri kınayan bir şiir yazdı.

Bir rivayete göre de bu şiir Velide ait olup Halide yardımı terk ettikleri için bu şiirde Yemenlileri kınamıştı.
Sen birleşmeyi düşünerek isyan etmedin mi? irtibatı sağlayan ip kopmadı mı?

Evet, artık gözyaşların yağmur gibi insicamlı akacak.

Sen Sudi ehlini başından at; biz mal ve sayı bakımından onlardan daha üstünüz.

Biz halka zorla hakim oluruz; onlar için zillet ve azabı reva görürüz. Biz Eşarileri Kaysın gücüyle ezdik; senin bu affedilmeyecek adımına da ne oluyor?

Halid içimizde esirdir; eğer erkekseler ona mani olsalardı.

Bu önceleri onların seyyid ve ileri gelenleri idi; biz küçük düşürücü şeyleri onlara reva gördük.
Eğer onlar izzet sahibi kabilelerden olsalardı, yaptıkları işler boşuna gitmezdi.

Ayrıca onu, soyulmuş ve bizim ağır kelepçelerimizden kurtulmaya çalışan bir esir olarak bırakmazlardı.

Kindeliler ve Sekunlular af dilemediler; onların süvarileri sürekli hareket halinde olup savaştan geri kalmayacaklardır.

Biz onlara zilleti reva gördük, dağları ve ovaları da mahvettik. Fakat bazı olaylar onları sarstı ve hareketsiz hale getirdi.
Onlar ebediyyen bizim kölelerimiz olarak kalacaklar ve biz onlara zillet ve aşağılığı reva göreceğiz.
insanlara hükmetme bir taç gibi benim başıma kondu, ben böyle sabahladım.
Bu durum onların zoruna gitti, Velidi öldürmeğe çalıştılar ve kinleri de arttı. Hamza bin Bid, Velid hakkında manzum olarak şunları söyledi:

Sen kötülük bulutlarının üzerimizden sökülüp atılacağını zannederek zarara zararla karşılık verdin.
Keşke Hişam hayatta olsÇlYdı da istediğini yapsaydın, biz de umduğumuz ve arzu ettiğimiz gibi olsaydık.
Yine aynı şair şunları söyledi: Ey kötü kadının çocuğu! Sen apaçık yolu bırakıp dar ve derin yola girdin.
Bu yolda devam edip düşmanlık yaptın, kötülüğü teşvik edip dirilttin. Yap yap, sen devam et bunlara; bir gün yere düşeceksin.
Sen hiç ayılmayacak bir sarhoşsun; durumu düzelttin, fakat sonradan tekrar bozdun.

Yemenliler Yezid bin Velid bin Abdülmelike gelerek Ona beyat etmek istediler. Yezid, Amr bin Yezid el-Hakemi ile istişare etti. Amr Ona: “Halk sana bu şekilde beyat etmez. Kardeşin Abbas ile müşavere et, eğer sana beyat ederse, hiç bir kimse muhalefet etmez; fakat sana beyatı kabul etmezse, halk Ona itaat eder. Eğer sen görüşünde ısrar ediyorsan, kardeşin Abbasın sana beyat ettiğini halka duyur.” dedi. Bu sırada Şamda veba hastalığı vardı. Bu yüzden halk çöllere (badiyelere) dağılmışlardı. Abbas Kastalda, Yezid ise çölde idi. Bunların ikisinin arasında pek az bir mesafe vardı. Yezid kardeşi Abbasa gidip istişare etti. Abbas Yezidin istediği beyatı reddetti. Yezid geri döndü ve halktan gizli olarak bey at istedi. Bu hususu temin için de çevreye adamlarını gönderdi. Bunlar halkı bey at etmeye çağırdılar. Yezid sonra tekrar kardeşi Abbasla istişare için gitti ve beyat istedi, fakat Abbas Yezidi kovdu ve: “Eğer sen böyle düşmanlık yapmağa devam edersen seni bağlar, EmirülMüminine gönderirim.” dedi. Bunun üzerine Yezid Abbasın yanından çıkıp gitti. Abbas ise: “Ben Yezidin Mervanoğulları içerisinde en uğursuzu olduğunu zannediyorum.” dedi.
Bu haber Mervan bin Muhammede Armeniada ulaştı. Mervan, Said bin Abdülmelik bin Mervana halkı Yezide beyatten men etmesini ve fitneden sakındırıp korumasını emretti. Said bu işi ele alıp Abbas bin Velide mektup yazdı. Abbas Yezidi istedi ve Onu tehdit etti, fakat Yezid yaptıklarını gizledi, Abbas da bunu kabul etti. Abbas, Bişr bin Velide: “Ey Mervanoğulları! Allah sizin helakinize izin verdi.” dedi ve manzum olarak şunları söyledi:
Dağlar gibi yükselip sonra patlayan sizin fitnenizden Allaha sığınırım. Bir grup insan sizin politikanızı ateşe verdi. Sizler dinin emirlerini yapıp nehyettiklerinden sakınınız.

Kurt insanlara kendinizi parçalatmayınız, çünkü kurtlar yemeğe başladıklarında doymak bilmezler.

Ellerinizle karınlarınızı yarmayınız; eğer çare aramazsanız üzülmek ve ah etmek fayda vermez.
Yezidin işleri yoluna girdiğinde hala çölde yaşıyordu. Şama doğru yola çıktı. Burası ile Şam arasında dört gecelik bir mesafe vardı. Yezid yedi kişinin arasında kılık değiştirerek yoluna devam etti, Şama bir konak uzaklıktaki Cenld denilen yerde konakladı. Biraz burada kaldıktan sonra Şama hareket etti. Şama vardıktan sonra da halkın çoğu kendisine beyat etti. Mizzeliler de Ona beyat ettiler. Şamda Abdülmelik bin Muhammed bin Haccac vardı. Yezid vebadan korktu, bu yüzden hemen Şamdan ayrıldı ve Katana denilen yerde konakladı. Şamda kendi yerine oğlunu bıraktı. Güvenlik teşkilatının başına da Ebu-Ac Kesir bin Abdullah es-Sülemiyi bıraktı, Yezid dışarı çıkmağa niyetlendi. Amile: “Yezid vergi vermeden dışarı çıktı.” denildi.
Yezid bir cuma gecesi akşamdan sonra adamlarını gönderdi. Bunlar bahçe kapılarının yanına gizlendiler, yatsı ezanı okununca camiye girdiler ve namaz kıldılar. Camide bekçiler vardı, bunlar halkı dışarı çıkarmakla görevlendirilmişlerdi. Namazdan sonra bekçiler halkı dışarı çıkardılar, fakat Yezid in adamları ağırdan aldılar, içeride sadece Yezid in adamları ile bekçileri kalmışlardı. Bunlar bekçileri kıskıvrak yakaladılar. Yezid bin Anbese, Yezid bin Velide gelerek durumu bildirdi ve elinden tutarak: “Ey Emirül-Müminin ayağa kalk! Allahın yardımı ve inayeti ile tebşir et.” dedi. Yezid ayağa kalktı ve on iki kişinin arasında yola çıktı. Bunlar yolda kendi taraftarlarından kırk kişi ile karşılaştılar. Bunlara yollarına devam ederken takriben iki yüz kişi daha iltihak etti. Bunlar mescide girdiler. Caminin dış kapısına vurdular ve kendilerinin Velidin elçileri olduklarını söylediler. Bunlara bir hizmetçi kapıyı açtı, onu yakaladılar ve içeri girdiler. ilkin Ebu-Acı sarhoş olarak ele geçirdiler, daha sonra Beytülmalin muhafızlarını yakaladılar. Bu arada kendisinden korkulan herkesin üzerine adam gönderilip yakalatıldı. Muhammed bin Ubeyde Baalbekte ele geçirildi. Beni Uzre Muhammed bin Abdülmelik bin Muhammed Haccacın üzerine gönderildi. Bunlar Onu da ele geçirdiler.

Camide çok silah vardı, bunları da ele geçirdiler. Sabah olunca Mizzeliler geldiler ve topluluğa katıldılar. Daha sonra Sekasik geldi. Arkasından Dariyyeliler ile Yakılb bin Muhammed bin Hani el-Absi geldi. Dume ve Harestadan isa bin Şebib et-Tağlebi geldi. Mürran, Erze ve Satradan Humeyd bin Habib en-Nahai geldi. Curşlular, Hadiseliler ve Deyr-i Zekkalılar da geldiler. Beni Uzre ve Selamandan bir cemaatla Ribi bin Haşim el-Harsi geldi. Cuhey ne de taraftarlarıyla birlikte gelenler arasındaydı. Bundan sonra Yezid bin Velid bin Abdülmelik, Abdurrahman bin Masadı iki yüz atlıyla Abdülmelik bin Muhammed bin Haccac bin Yusufu sarayından yakalayıp getirmesi için gönderdi. Bunlar Abdülmelike eman vererek yakaladılar. Abdurrahmana her biri otuz bin dinar olan iki çeşit haraç geliri teklif edildi. Kendisine: “Bunlardan birisini aL.” denildi. Abdurrahman: “Araplar benden Hilafet işine ilk ihanet edendir. şeklinde bahsetmesinler.” dedi ve bu teklifi reddetti. Yezid daha sonra Velid bin Yezid bin Abdülmelikin üzerine Abdülaziz bin Haccac bin Abdülmelik komutasında bir ordu hazırlayıp gönderdi.
Yezid Şamda ortaya çıkınca Velidin azatlısı kendisine giderek Ammana bağlı Ağdefte durumu haber verdi. Velid bunu iyice döverek hapsetti, Ebu Muhammed Abdullah bin Yezid bin Muaviyeyi Şama gönderdi. Ebu Muhammed bir süre gittikten sonra durdu. Yezid bin Velid Ona Abdurrahman bin Musadı gönderdi. Ebu Muhammed, Abdurrahmandan gerekli bilgiyi aldıktan sonra Yezide beyat etti.
Ebu Muhammedin Yezide beyat ettiği haberi Velide ulaşınca Yezid bin Halid bin Yezid bin Muaviye, Velide: “Hımsa kadar git ve orada kal; çünkü orası sarp ve muhkem yerdir. Yezidin üzerine de süvariler gönder. Bunlar ya ölürler veya esir edilirler. Abdullah bin Anbese bin Said bin As ise: “Bir halifeye savaşmadan askerlerini ve kadınlarını terk etmek yakışmaz. Allah Müminlerin emirini güçlendirir ve Ona yardım eder.” dedi. Yezid bin Halid: “Biz hanımlarından endişe etmeyiz, çünkü gelen Abdülaziz hanımların amcasıdır.” dedi.

Velid Anbesenin görüşünü benimsedi ve Bahddeki Numan bin Beşirin sarayına kadar geldi. Velid ile birlikte Dahhak bin Kaysın çocuklarından kırk kişi de buraya geldi. Bunlar Velide: “Bizim silahımız yok; eğer sen silah kullanınamızı emredersen, bize silah ver.” dediler. Ancak Velid onlara hiç bir şey vermedi.
Abdülaziz Velid ile karşı karşıya geldi. Bu arada Abbas bin Velid bin Abdülmelik Velide mektup yazarak: “Sana yardıma geliyorum.” dedi. Velid, yanındakilere: “Bir koltuk çıkarınız.” dedi. Çıkardılar, üzerinde oturarak Abbası bekledi. Abdülaziz ile Mansur bin Cumhur Velid ile savaştılar. Abdülaziz, Ziyad bin Husayn el-Kelbiyi Velide göndererek Onu Allahın Kitabına ve Resulallahın Sünnetine davet etti. Velidin adamları bu haberi getiren elçiyi öldürdüler. Aralarında çok şiddetli savaş oldu. Velid Cabiyede ele geçirdiği Mervan bin Hakemin sancağını çıkardı.
Abbasın Velide yardıma geldiği haberi Abdülazize ulaşınca Mansur bin Cumhuru Onun geldiği güzergaha gönderdi. Mansur Abbası zorla yakalayarak Abdülazize getirdi. Abdülaziz Abbasa: “Kardeşin Yezide beyat et.” dedi. Abbas beyat etti ve orada kaldı. Bayrak dikerek: “Bu, Abbasın, bayrağıdır, Yezide beyat etti.” dediler. Abbas ise: “Biz Allaha döneceğiz. Olanlar şeytanın hilelerinden bir hiledir, Mervanoğulları mahvoldu.” dedi. Halk Velid tarafını bırakarak Abdülaziz ve Abbas tarafına geçtiler. Velid Abdülazize bir haber göndererek, harpten vazgeçmesi şartıyla kendisine elli bin dinarla Hımsı vereceğini ve ayrıca kendisine yönelecek her türlü şeylere karşı göğüs gereceğini söyledi. Abdülaziz bunu kabul etmedi. Velld iki zırh giydi, kendisine iki atını (es-Sindi ve er-Raye) getirdiler. Çok şiddetli savaş oldu. Bu arada biri “Allahın düşmanını (Velldi) Lut Kavminin öldürülüşü gibi katI ediniz; onu taşla öldürünüz.” diye bağırdı. Velld bu sözleri duyunca saraya girip kapısını kapattı ve şunları söyledi: Bana Selmayı, şarabı, cariyeyi ve bir de bardağı bırakınız; bunlar bana malolarak yeter.
Hayatım kumların arasından seçilip çıkınca Selmanın boynuna sarıldım, bunun yerine de başka bir şey istemiyorum.
Mülkünüzü alınız, eğer benim bağlı yaşamama sebep alacaksa Allah mülkünüzü daim etmesin.

Benim dizginlerimi kafile gitmeden serbest bırakınız. Benim zayıf düşerek ölmemi istemeyiniz.
Abdülaziz sarayı kuşattı. Velld kapıya yaklaşarak: “içinizde haya ve şeref sahibi birisi yok mu onunla konuşacağım.” dedi. Yezid bin Anbese esSekseki: “Benimle konuş.” dedi. Velld: “Ey Sekseklerin kardeşi! Ben sizin hediyelerinizi vermedim mi, sizden sıkıntılarınızı gidermedim mi, sizin fakirlerinize infakta bulunmadım mı, kötürümlerinize hizmet etmedim mi?” dedi. Yezid bin Anbese: “Biz seninle kendimiz için savaşmıyoruz. Seninle Allahın haramlarını çiğnediğin, şarap içtiğin, üvey kardeşlerinin anneleri ile evlenerek Allahın emirlerini hafife aldığın için savaşıyoruz.” dedi. Velld: “Yeter Seksekin kardeşi, ömrüme yemin olsun ki çok konuştun ve aşırı gittin, Allahın helal kıldığı şeylerde senin zikrettiklerinin çoğu vardır.” dedi. Velld daha sonra da odaya döndü ve eline Kuran-ı Kerim alıp okudu. Arkasından da:

“Bugün Osmanın şehit edildiği gündür.” dedi.
Orada bulunanlar bunun üzerine duvara tırmandılar. Bunlar içerisinde duvarın üzerine ilk çıkan Yezid bin Anbese idi. ibn Anbese atlayarak Velldin yanına indi. Niyeti Velldi hapsedip hakkında ne yapılacağı hususunda arkadaşlarıyla müşavere yapmaktı. Ancak ibn Anbesenin arkasından on kişi daha duvardan atlayarak Velldin yanına geldiler. Bunlar içinde Mansur bin Cumhur ve Abdüsselam el-Lahmi de vardı. Abdüsselam Velldin başına, Sindi bin Ziyad bin Ebi Kebşe de yüzüne vurdu. Bunlar Velldin başını kesip Yezide getirdiler.

Velldin başı geldiğinde Yezid yemek yiyordu. Hemen secdeye kapandı.
Yezid bin Anbese kendisine Velldin söylediklerini anlattı. Velldin son sözleri şöyle idi: “Allah sizin bozuk işlerinizi düzeltmesin, dağınık işlerinizi bir araya getirmesin, bir araya gelemeyesiniz.”
“Yezid, Velidin başının dikilmesini emretti. Beni Mürrenin azatlılarından Yezid bin Ferre: “Haricilerin başı dikilir, Velid ise senin amcanın oğlu ve halifedir. Eğer sen Onun başını dikersen halkın Velide acıması ve ailesinin de sana kızmasından endişe ederim.” dedi. Yezid Onu dinlemedi, Velidin başını bir mızrağa takarak Şam sokaklarında dolaştırdı, bilahare de kardeşi Süleyman bin Yezide bu başın verilmesini emretti. Süleyman baş ın şekline bakınca: “Onu uzaklaştırın. Şahadet ederim ki, Velid alkolik, deli ve fasıktı; Yezid benim fasıktan yana olmamı istiyor.” dedi. Süleyman daha önceleri Velid için çalışanlardandı.

Malik bin Ebus-Semh el-Muganni ile Amr el-Vadi el-Muganni de Velid ile birlikte hareket ediyordu. Velid taraftarları kendisini terk edip muhasara altına alınınca Malik Amra: “Bizi götür.” dedi. Amr: “Bu vefalılık olmaz, biz savaşmadığımız için başımıza bir şey gelmez.” dedi. Malik de cevaben: “Allaha and olsun ki, eğer onlar beni ve seni ellerine geçirirlerse, bizden önce hiç bir kimseyi öldürmezler, ikimizi öldürdükten sonra da Velidin başını ikimizin başının arasına koyarak halka: <