Hişam bin Abdülmelik bu yıl içerisinde Ubeydullah bin Habhabı Afrika ve Endülüse vali tayin etmiş ve oraya gitmesini emretmiştir.
Ubeydullah Mısır Valisi idi. Mısıra oğlunu vekil bırakarak Afrikaya hareket etti. Endülüse Ukbe bin Haccacı amil tayin etti, Habib bin Ebi Ubeyde bin Ukbe bin Nafii ise savaşçı olarak Mağrib (Fas)e gönderdi.
Habib Sus ve Sudan topraklarına kadar ilerledi. Karşısına çıkan herkese üstünlük sağladı. Pek çok ganimet ve kadın esir ele geçirdi. Mağribliler Habibden müthiş bir korkuya kapıldılar. Kadın esirler arasında tek göğüslü iki berberi cariyeye tesadüf etti.
Habib bu gazvelerden salimen döndü. Surdaniye Adasına 117 yılında denizden bir ordu gönderdi, bu donanına bazı fetihler yaptı ve ganimetierle geri döndü. Daha sonra 122 yılında Sicilya Adasına (Sikilliye) bir ordu sevketti. Oğlu Abdurrahman bin Habibi de bu ordu ile gönderdi. Sicilyaya varınca oğlu Abdurrahmanı süvarilerin başına geçirdi. Abdurrahman karşısına çıkan herkesi hezimete uğratarak misli görülmemiş zaferler kazandı. Abdurrahman Sicilyanın büyük şehirlerinden Serkusa şehrine kadar ilerledi. Bunları hezimete uğratıp kuşatma altına aldı ve cizye vermeleri şartıyla sulh yaparak babasının yanına döndü. Habib Sicilyanın tamamına hakim oluncaya kadar burada kalmağa karar verdi, fakat ibn Habhabın kendisini Afrikaya çağıran mektubunu aldı.
Bunun sebebi şudur:
Ubeydullah bin Habhab Tancaya oğlu ismaili flmil olarak tayin etmiş, beraberinde de Ömer bin Abdullah el-Muradiyi göndermişti. ismail kötü bir politika izlemiş ve Berberi Müslümanlardan, bunların Müslümanlar için fey durumunda olduklarını zannederek, mallarının beşte birini almak istemiştir. Bu, kendisinden önce hiç kimsenin yapmadığı bir şeydi. Berberiler Habib bin Ubeydenin bir orduyla Sicilyaya geldiğini öğrenince Habhab ile yaptıkları anlaşmayı bozmuşlar ve kafiriyle Müslümamyla bütün Berberiler bir araya gelmişlerdi. Fitne iyice büyümüştü. Tancada bulunan Berberiler Meysere Sakka Medguriyi kendilerine önder yapmışlardı. (Meysere Sufri Harici idi). Bunlar Tanca üzerine yürümüşler, Ömer bin Abdullah bunlara engelolmak istemişse de Ömeri öldürmüşler ve Tancayı istila etmişlerdi. Meysereye halife olarak beyat etmişler, sayıları kalabalıklaşmış ve Tanca havalisinde bir hayli kuvvet kazanmışlardı.
Bu esnada Afrikada bir grup türemiş ve Haricilerin görüşlerini açıklamağa başlamışlardı. ibn Habhab Sicilyada bulunan Habibi Meysere Sakka ile savaşması için çağırmıştı, çünkü Meysere tehlike arzetmeğe başlamıştı. Bunun üzerine Habib Afrikaya dönmüş, ibn Habhab, Halid bin Habibi bir ordu ile Meysere üzerine göndermişti. Habib gelince Onu da Halidin peşinden gönderdi.
Halid ve Meysere Tanca yakınlarında karşı karşıya geldiler. Benzeri duyulmamış bir savaş yaptılar. Meysere Tancaya çekildi. Berberiler bu hareketini beğenmeyerek hilafetine beyat ettikleri halde Onu öldürüp Halid bin Humeyd Zenatiye beyat ettiler.
Halid bin Humeyd Berberilerden müteşekkilordusuyla Halid bin Habibin Araplardan ve Hişamın askerlerinden müteşekkilordusunun karşısına çıktı. Çok çetin geçen savaşta Araplar mukavemet gösterdiler. Ancak Halid bin Humeydin pusuda bekleyen askerleri de aniden hücuma geçince hezimete uğramaktan kurtulamadılar. Halid bin Habib Berberilere yenilmeyi gururuna yediremeyerek savaşa devam etti, fakat sonunda hepsi katledildi.
Arapların yiğitleri ve süvarileri katledildiği için bu savaşa Gazve-tulEşraf denilmiştir.
Bu savaşla ülkenin durumu değişmiştir. Endülüs halkı bu olayı öğrenince ayaklanarak emirleri Ukbe bin Haccacı azledip Abdülmelik bin Katanı vali yapmışlardır.
Böylece ibn Habbabın işleri iyice karıştı. Bu haberler Hişam bin Abdülmelike ulaşınca: “Araplara reva görülen bu hareketin intikamını alacağım, oraya bir ordu göndereceğim ki, bir ucu oraya ulaşacak, bir ucu burada kalacak.” diyerek ibn Habbaba mektup gönderip yanına çağırdı. ibn Habbab 123 yılında Hişamın yanına döndü. Hişam, ibn Habbabın yerine Külsum bin lyaz el-Kuşeyriyi tayin ederek büyük bir orduyla oraya gönderdi. KÜısumun yolu üzerindeki ülkelere de haber göndererek ordusuna katılmalarını emretti.
Külsum Afrikaya vardı. Öncü kuvvetlerin başında Bele bin Bişr bulunuyordu. Kayrevana gelince Belc Kayrevan ehline kötü muamele yaparak askerleri onların menzillerinde konaklattırmak istedi. Kayrevan halkı Tilimsanda bulunan Habib bin Ebi Ubeydeye haber göndererek Bele ve KÜısumu şikayet ettiler. Habib KÜısuma tehditvari bir mektup yazarak: “Bele şöyle şöyle yapmış. Ülkeyi hemen terk et; yoksa atlarımızın yularlarını sana döndürürüz.” dedi.
Külsum özür dileyerek yine öncü kuvvetlerin başında Bele bin Bişr olduğu halde Habibe doğru hareket etti. Habibi küçümseyerek Ona sövmüş ve aralarında cereyan eden tartışmadan sonra Berberilerle savaşmak üzere anlaşmışlardı.
Berberiler Tancadan onlara doğru ilerlediler. Habib: “Yayalar yayalarla, süvariler süvarilerle savaşsın.” diye direktif verdiği halde bunu kabul etmediler. Külsum süvarilerini öne sürdü. Yaya olan Berberi askerleri bunları katledip hezimete uğrattılar. Bu olay KÜısumun ordusunu biraz zayıf düşürdü. Yeniden savaşa tutuştular. Berberi süvarileri açıldılar, piyadeler yerlerinde sebat ettiler. Külsum bin lyaz, Habib bin Ebi Ubeyde ve ileri gelen Araplar katledildiler. Bunun üzerine Araplar hezimete uğrayarak dağıldılar. Şam ehli Bele bin Bişr ve Abdurrahman bin Habib bin Ebi Ubeyde ile Endülüse gittiler. Bir kısmı da Kayrevana döndü.
Bu savaşla Araplar iyice zayıf düşünce Kabus şehrinde Ukkaşe bin EyyOb Fezari isminde bir adam ortaya çıktı. Bu Sufri HaricileIin görüşüne mensup idi. Kayrevandan bir ordu bu şahıs üzerine yürüdü, fakat yenilerek geri döndüler. Başka bir ordu gelip Ukkaşeyi hezimete uğrattı. Ukkaşenin adamlarından çoğu öldürüldü, kendisi de Reml ülkelerine sığındı.
Külsumun katledildiği haberi Hişama gelince Afrikaya emir olarak Hanzala bin Safvan el-Kelbiyi gönderdi. Hanzala 124 senesinin rebiyülahir ayında Afrikaya vardı. Kayrevanda biraz oyalanmıştı ki, Harici Ukkaşe başına topladığı Berberilerle büyük bir ordu teşkil edip Hanzala üzerine yürüdü. Hezimete uğrayıp dağılacakları sırada intikamını almak için Berberileri yeniden topluyordu. Yine bir sufri olan Abdulvahid bin Yezid el-Hevari de çok sayıda askeriyle Ukkaşeye yardım ediyordu. Kayrevana iki ayrı yönden saldırmak için ikiye ayrıldılar. Ukkaşe Kayrevana yaklaşınca Hanzala hemen karşısına çıktı ve Onu hezimete uğrattı. Bu savaşta Berberilerden sayılamayacak kadar çok insan katledilmiştir.
Hanzala, Abdülvahidin Kayrevanı ele geçirmesinden korkarak hemen Kayrevana dönınüş, sayıları kırk bini bulan bir ordu ile üzerlerine yürümüştür. Abdülvahide yaklaştıkları sırada atlarına yedirecek arpa bulamamışlar ve buğday yedirmişlerdi. Ertesi gün AbdÜıvahidle karşılaştılar ve hezimete uğrayarak Kayrevana geri döndüler. Hayvanları da buğday yüzünden telef oldu.
Kayrevana döndüklerinde yirmi bin atın telef olduğunu gördüler. Abdülvahid Kayrevana üç mil uzaklıktaki Esnam denilen yere gelip konakladı. yanında üç yüz bin savaşçı vardı. Hanzala Kayrevanda bulunan herkesi toplayıp hepsine silah ve mal dağıttı. Abdülvahid Haricilerle birlikte yaklaşınca Hanzala Kayrevandan çıkıp üzerlerine yürüdü. Kayrevanda alimler cihada teşvik ediyor ve HaricileIin kadınları esir, çocukları köle edeceğini, erkekleri de katledeceklerini hatırlatıyorlardı. Halk kıhçlarının kınlarını kırarak Hariciler üzerine yürüdü. Kadınları bile onları savaşa teşvik ediyor, cesaret veriyordu. Sonra hep birden Haricilere hücum ettiler. Her iki taraf da son gücüne kadar direniyordu. Sonunda Allah Haricileri hezimete uğratıp Araplara zaferi müyesser kıldı. Berberilerin çoğu katledildi, diğerlerini de Celulaya kadar öldüre öldüre takip ettiler. AbdÜıvahidin başı Hanzalaya getirilinceye kadar kimse Onun katledildiğini bilmiyordu. Başını görünce hepsi Allah için secdeye kapandılar.
Denildiğine göre Mağrib (Fas)de böylesine bir katliam olmamıştır.
Hanzala ölülerin sayılmasını emretmiş, insanlar saymaktan aciz kalmışlar, ancak kamışla sayabilmişlerdir. öıü sayısı yüz seksen bin idi.
Başka bir yerde, Ullişe taraftarlarıyla yakalanmış ve Hanzalaya getirilmişti. Hanzala, Ukkaşeyi de katletti, sonra Hişam bin Abdülmelike yazarak fethi müjdeledi.
Leys bin Saad şöyle diyordu:
Şimdi Bedr Gazvesinden sonra Arabın Esnamda yaptığı gazveden daha şiddetlisi yoktur.
Bu yıl içerisinde Muaviye bin Hişam Saife-i Yüsra ile Süleyman bin Hişam ise Saife-i Yümna ile savaşmış ve Anadolu içlerine kadar seriyyeler göndermiştir.
Bu yıl hacc emirliğini halid bin Abdülmelik yapmıştır.
Mekke, Medine ve Taif Amili Muhammed bin Hişam bin ismail el-Mahzumi, Armenia ve Azarbeycan Valisi Mervan bin Muhammed idi.
Hasan bin Ali bin Ebi Talibin kızı Fatıma, Hüseyinin kızı Sükeyne bu yılda ölmüşlerdir.
Bu yılda ölen önemli şahsiyetler şunlardır:
Abdurrahman bin Hürmüz el-Arec (iskenderiyede), ibn Ebi Müleyke (ismi Abdullah bin Ubeydullah bin Ebi Müleykedir), Ebu Red el-Utaridi, Ebu Şakir Mesleme bin Hişam bin Abdülmelik, Meymun bin Mihran el-Fakih (bir rivayete göre 118 yılında), Nafi (mevla ibn Ömer, bir rivayete göre 120 yılında), Ebu Bela Muhammed bin Amr bin Hazm (120, 126 ve 130da öldüğü rivayetleri de vardır), Saad bin Ebi Vakkasın kızı Ayşe, Said bin Yesar, Katade bin Diame el-Basri (kördü, 60 yılında doğmuştur).